Bu terör başka terör!

Son zamanlarda havalar güzelleşti, masalar sokaklara döküldü, kapalı mekanlara tıkılmaktan kurtulduk derken...Sokakta oturmak, yürümek dayanılması imkansız bir işkence olmuş!

Haberin Devamı

Mendilci çocuk tacizi durdurulamaz boyutta, piyangocular biletlerini satmaya kararlı, çalgıcı grubu ise sana zorla “meyhane ortamları” yaratmakta...
Bakın söylüyorum, hiçbir sene sokaklardaki taciz bu boyuta ulaşmamıştı.
Konuyla ilgili Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan’ı da bilgilendirmiş olalım bu vesileyle; bakınız terör ne boyutta: Geçen gün Tünel civarında, 3 arkadaşımla oturduğum masaya tam 6 kez selpakçı, 2 kez dilenci, 2 kere çalgıcı ve 4 kere ısrarcı piyangocu uğradı.
Toplama yapalım mı? Masamız, iki saat içinde tam 14 kez taciz edildi! Trafikteki cam silicileri, dilencileri ve selpakçıları da ekleyecek olursan sokağa tek çıkışın bedeli aşağı yukarı YıRMı kez taciz edilmek demek oluyor...
Taciz edilen bizler bir kenara, ellerine mendil tutuşturulmuş çocuklar birer yetişkin olduklarında nasıl arıza adamlara dönüşecekler merak ederim.
Kağıt mendil satıcılığı kılıfına sokulmuş dilencilik müessesesine daha ana kucağında giriş yapıyor bu çocuklar.
Tam “toplumun kanayan yarası” dediğimiz türde olaylar bunlar...
Asmalımescit civarında gezen 10-11 yaşlarında tekerlekli sandalyeli bir çocuk var mesela, geceleri de geziyor civarda, kim bırakıyor çocuğu oralara, nasıl bir vicdansızlıktır bu?
Bir seneden fazla zaman oldu dolaşır bu çocuk, bunu engelleyecek, etrafı denetleyecek kimse yok mu Allah aşkına?
Ha, bir de çalgıcılar var tabii, sayıları bu sezon patlama yapmış, her köşe başından darbuka-keman-klarnetli bir üçlü önünüze fırlıyor.
Alın size en uç örnek, Caddebostan sahilinde yürüyüş yapanları (adam rakı-balıkta değil, KOşUDA, insaf!) ve kendilerinden “fasıl” talebinde bulunması pek mümkün görünmeyen ergen grupları da taciz ediyorlar.
(Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’le geçen hafta bir yemekte bir araya geldik, sabah erken saatlerde bu civarda spor yaptığını anlattı, ancak o saatlerde mendilci-dilenci ve çalgıcı terörü başlamamış oluyor, bu vesileyle kendisine de haber yollamış bulunayım)...
“Kanayan yara” mendilci-dilenci terörü de ayrı konu Kadıköy’de...
Mesela mendil almadın mı? Çocuklar masa dağıtıyor, insanların yüzüne tükürüyor, hatta bir tanesinin benim başımdan bir şişe suyu boca etmişliği vardır, o derece.
Örneklerim -yaşadığım şehir olduğu için- ıstanbul’dan ama Türkiye’nin dört bir yanında sokakta dolaşan-dolaştırılan çocuk sayısı her sene katlanarak artıyor.
Sorun çocuklarda değil, onlara talimat veren “büyüklerinde” tabii...
Ne yapılır, nasıl kökleri kazınır bilmem ama artık bu işe bir çözüm şart!

Haberin Devamı

“Alaylı şoför”ler diyarı

Haberin Devamı

Evvelki akşam Okan Bayülgen, Muhabbet Kralı’nı trafik konusuna ayırdı, umarım izlemiş “trafik eğitimi” konusunda ne kadar vahim durumda olduğumuzu görmüşsünüzdür...
Ben de bu konuda defalarca yazdım ve sanırım bu konuda nefesim kesilene kadar yazmaya devam edeceğim...
Neden trafikte deliriyoruz, nedir acelemiz, nedir bu cambazlık halleri...
Önümüzde gidecek yer yokken arkadan selektör yapanlar, yolda gördüğü yayanın “çekilsin” diye üstüne sürenler...
Hem yayalara hem de arabalara yol vermemek için harcanan büyük enerji...
Takip mesafesi bırakmamak, sinyal vermeden savrularak sağa-sola sapmak, yolun ortasında babasının malı gibi durmak...
Araçların çarpışması pahasına da olsa frene basmamak, “önce ben geçeceğim” demek... Tüm bunların açıklamasını aldım o gece.
Türkiye’de “kursa devam edecek misiniz?” diye bir soru varmış meğer. “Otomobili ve trafik kurallarını öğrenmesen de olur”muş, “arabaya binebiliyor olmak” yeterliymiş, bu işin standardı yokmuş, apartman dairesini kiraladın mı kurs açabilirmişsin meğer...
“Manavdan mı aldın sen ehliyeti be adam” cümlesi gerçekleşmiş meğer...
Hâl böyle olunca yaya dediğimiz canlı türü de (ki medeni ülkelerde trafiğin ana objesi yayadır) yaşamak için “hayvanlar alemi” kurallarına göre davranmak mecburiyetinde kalmış...
Durumlar böyle fena, ancak yine de sana şunu söyleyeceğim sevgili trafik canavarı Habitus okuru: Epey süredir -tezcanlı şoförleri delirtmek pahasına da olsa- herkese yol veren, sakin kullanan ve kurallara uyan bir şoföre dönüştüm.
Ben hareketi başlattım, bence siz de peşimden gelin.
Madem bu işin eğitimi verilmiyor, “alaylı şoför” olunsun bari...

Yazarın Tüm Yazıları