Bu kalkınma modeli tarih tabiat tanımaz!

Neden her sabah yeni bir doğa katliamı, yeni bir tarihi eser tahribatı ile uyanıyoruz? Gezi'den Validebağ'a, Ege zeytinliklerinden Karadeniz derelerine uzanan bu tahribat kaçınılmaz mı?

Haberin Devamı

Giderek artan tarih ve doğa tahribatının kaynağında ranta dayalı kalkınma modelimiz var! Bu modelde tarihi ve doğayı tahrip etmeden kalkınmak mümkün değil! Verilerle açıklayayım.

Hukuksal güvence olmayınca tapu tek yatırım aracı!
Önceki bir yazımda detaylıca gösterdiğim gibi bir ülkede kişi başı milli gelir arttıkça o ülkede ev sahipliği talebi azalıyor. Peki neden zengin ülkeler parayı başka yere yatırırken fakir ülkeler varını yoğunu betona gömüyor? Bu sorunun cevabı hukuk sisteminde! Aşağıdaki grafikte de göründüğü üzere bir ülkede hukukun üstünlüğü arttıkça o ülkede ev sahipliği oranı azalıyor! Hukukun üstün olduğu ülkelerde yurttaşlar birikimlerini tapu güvencesine hapsetmek zorunda değil çünkü bu ülkelerde devlet keyfi uygulamalarla ekonomik alana müdahale etmiyor. Hukuk üstünlüğünün yerleşmediği ülkelerde ise tapu parayı güvence altına almanın yolu inşaata yatırım.

Haberin Devamı

Figür 1: Hukukun Üstünlüğü ve Ev Sahipliği

Hukukun üstünlüğü yoksa rant ekonomisi vardır!

Hiçbir gelişmiş demokraside imar planları bizdeki sıklıkla değişmiyorsa bunun nedeni oradaki politikacıların rantı sevmemesi değil, bunun asıl nedeni oradaki hukuk sisteminin politik müdahaleye izin vermemesi. Gelişen her kent bir rant yaratır ama oturmuş bir hukuk sisteminde bu rantı politikacılar kendi çıkarlarına göre dağıtamaz. Bu rant bağımsız kurullar tarafından kamu yararına kullanılır.

Herkes inşaat işine giriyor!

Ranta dayalı kalkınma modelinde yatırımcılar için inşaat kaçınılmaz bir sektör. Bir zamanlar teknolojide global marka olma iddiası taşıyan şirketlerimizin bile artık açtıkları AVM’lerle anılması boşuna değil. Yeni kurulan şirketler içinde inşaat faaliyeti yapanların açık ara birinci olması aynı duruma işaret. Aşağıdaki tabloda yeni kurulan şirketlerin faaliyet alanına baktığımızda kurulan 900 Anonim Şirketin 137’si inşaat odaklı olduğunu görüyoruz! Elektrik enerjisi üretimi inşaatın dışındaki diğer sektör.

Haberin Devamı

Bu tabloya bakıp katma değeri yüksek ürünlere dayalı bir ekonomisinin henüz bizim kıyılara gelmediğini söyleyebiliriz. Bizden bir WhatsAPP çıkmasına daha var anlaşılan. Yeni kurulan şirketlerin niteliği önümüzdeki dönemde daha çok park, daha çok tarihi eser ve daha çok derenin tahrip edileeğini gösteriyor.

2015 seçimleri önemli bir fırsat!

Hukuk üstünlüğünün tartışmalı olduğu Türkiye’de tapu güvence, inşaat ise temel rant alanı! Böyle bir pazarda yatırımcılar inşaatın cazibesine hayır diyemez. Bir yetkili imzayla milyarların kazanıldığı bir sektör varken aklı başında girişimci başka sektörlerde risk almaz! Bizi doğayı ve tarihi hiçe sayarak büyümeye mahkum eden model böyle ortaya çıkıyor.

Haberin Devamı

Türkiye’nin ranta dayalı kalkınma modeli kah Gezi Parkı’nı AVM yaparken, kah Validebağ Korusu’nu imara açarken karşımıza çıkıyor. Bu model Ege’de zeytinlikleri, Karadeniz’de dereleri tahrip ederken karşımıza çıkıyor. Bu kalkınma modelini değiştirmeden yaşadığımız sorunlarla başetmek mümkün değil.

Önümüzdeki seçimde hem iktidardan hem muhalefetten yeni bir kalkınma modeli talep etnek zorundayız. Aksi halde ne üzerine titreyeceğimiz tarihi zenginlik, ne de korumak için mücadele edeceğimiz tabiat parçası kalacak.

@SelcukRSirin

Yazarın Tüm Yazıları