Bruce’u dinliyorum her gün ölüm haberleri eşliğinde

Kimsenin oralı olduğu yok. Herkes şimdi Bruce’un iki şarkısını birlikte dinliyor. Bir rock şarkıcısı ülkesinde başkaldırıyor.

Peşinde milyonlarca Amerikalı, Asyalı, Afrikalı, Avrupalı. Bruce’u dinliyorum, her gün ölüm haberleri eşliğinde. "Amerikan Korkusu" ve "Bu artık bizim ülkemiz değil".

Bardağı taşıran, okuduğu son haber. Sahneye o hızla çıkıyor. Kendi bestesi "Amerika’da doğmak" şarkısından, Amerika’da doğmanın mutluluğundan aynı hızla uzaklaşıyor. Aynı hızla, "Bu artık bizim ülkemiz değil" şarkısını besteliyor. Amerika’nın geldiği dramı vurgulamak üzere.

Bruce Springsteen, daha 7 yaşında, Rock Kralı Elvis Presley’i izlerken, kararını veriyor. Çare yok, o da Elvis gibi rock şarkıcısı olacak. O da dünyayı sarsacak. 13 yaşında ilk gitarına kavuştuğunda, gitarının telleri sokaklardaki protesto müziğiyle buluşuyor: Amerika’daki Vietnam ayaklanması.

Castiles, onun 16 yaşındaki ilk orkestrası. Dönemin ilk ve tek zenci müzik grubu. Kendisi zenci değil, ama ruhundaki başkaldırı savaş karşıtlığıyla ve zencilerin hak isteme protestolarıyla buluşuyor.

"It’s gonna be a long walk home" bestesiyle, eve gidişin uzun bir yol olduğunu, genç yaşta fark ediyor. Evin, yani ülkenin kendi insanına kucak açması gereken özlemini anlatırken.

OTOBÜS ŞOFÖRÜNÜN OĞLU

Günlük yevmiyeyle çalışan babası, bir otobüs şoförü. Amerikan orta sınıfını çok iyi anlamasını, her konuya sınıfsal açıdan bakmasını, belki de bu otobüs şoförünün oğlu olmasına borçlu. Dünyanın her yerinde ramp ışıkları onu aydınlatırken, alkışlar çılgınca ona tempo tutarken, o borcuna hiçbir zaman ihanet etmiyor.

İşte, şu anda New Jersey’deki Asbury Park’ta sahneye çıkarken, Amerikan halkına borcunu bir kez daha ödüyor. "Bu artık bizim ülkemiz değil."

Okuduğu son haber, Amerika’nın İran’a saldırma hazırlıklarıyla ilgili. Habere göre, Beyaz Saray’ın son keşfi, "İran 125 bin terörist yetiştiriyor, o zaman İran’a saldırmak gerek".

Tüm dünya gibi, Springsteen’in de, Irak Savaşı zaten burasına gelmiş, bunun üstüne şimdi bir de İran’a saldırı planları.

Geride bıraktığı 250’ye yakın bestesi var. 15 Grammy ve bir de Oscar ödülü kazandı. Sol kulağında üç, sağda tek küpesi, 58 yaşındaki Springsteen sahneye çıktığında, son bestelerinden biriyle tok bir vuruş yapıyor. "The wise men were all fools" şarkısıyla, akıllı geçinen adamların sersemliğini onların yüzüne çarpıyor. Kendi halkına, duyduklarına ve gördüklerine inanma, diye haykırıyor.

YÖNÜMÜZÜ KAYBETMİŞ DURUMDAYIZ

Amerikan rüyası artık çok geride. Amerikan idealleri, insan hakları bildirgeleri anlamında. Onun yerini, işkenceler, yalanlar, telefon dinlemeleri alıyor. Günümüzün McCarthy soysuzluğu. Bruce protestosunu bu şarkılarla seslendiriyor.

"American fear", Amerikan korkusunu dile getirirken, podyum artık yerinden duramaz hale geliyor. Korku, Amerika’yı saran yeni dalga.

Asbury Park’ta iki hafta önce verdiği konser müthiş yankı uyandırıyor. En büyük Amerikan gazeteleri, en çok izlenen TV programları Bruce’un konserini yayınlıyor. Onunla röportajlar birbirini izliyor.

Gelecek yıl başkanlık seçimi yaklaşırken, başkan adayları bu fırsatı kaçırmıyor. Demokrat aday adaylarından Barack Obama, Bruce konserinden hareketle, "Yönümüzü kaybetmiş durumdayız" derken, Başkan Bush’un Cumhuriyetçi Partisi’nden başkanlık aday adayı Fred Thompson, "Tarihte her ülke zaman zaman güneş batımı yaşayabilir" sözüyle, Bush’un suçlarını örtme çabasında.

Kimsenin oralı olduğu yok. Herkes şimdi Bruce’un iki şarkısını birlikte dinliyor. "Amerikan Korkusu" ve "Bu artık bizim ülkemiz değil".

Bir rock şarkıcısı ülkesinde başkaldırıyor. Peşinde milyonlarca Amerikalı, Asyalı, Afrikalı, Avrupalı.

Bruce’u dinliyorum, her gün ölüm haberleri eşliğinde.
Yazarın Tüm Yazıları