Boş fıçılar ve düello!

GENÇLİK yıllarımda ülkemden de, ulusumuzdan da gurur duyardım...Şimdi gururun yerini derin bir üzüntü aldı...

Yıllar hızla geçiyor ama biz yerimizde sayıyoruz...

Hatta tam tersine gidiyoruz... Herkes ileriye, biz geriye geriye...

Övündüğümüz şeylerin tamamı artık tarih oldu... Bugün övünecek neyimiz kaldı?

Bilime, insanlığa, uygarlığa ne kattık? Yıllarca sadece övündük durduk!

Ülkemizin, insanlarımızın, yönetici durumundaki siyasilerimizin haline bakıp da hüzün duymamak mümkün mü?

Bol bol vaatlerde bulunuyorlar ama çok vaat eden hiçbirini yapamaz ki...

* * *

Avrupa Birliği’ne girme hevesiyle bir hayli taviz verdik. Fakat bunlar yetmedi, daha da istiyorlar... Avrupalıların aç iştahları bir türlü doymak bilmiyor.

Aba altından sopa göstererek daha neler istiyorlar?

Türk askeri Kıbrıs’ta işgalcidir, derhal çekilmelidir.

Türkiye, Ermeni soykırımını kabul etmelidir.

Abdullah Öcalan yeniden yargılanmalı ve cezası kaldırılmalıdır.

Fener Rum Patrikhanesi ekümenik olmalıdır.

Avrupa Birliği üyesi olan Kıbrıslı Rumlara Türkiye’nin limanları açılmalıdır.

Dicle ve Fırat sularının yönetimi uluslararası bir komisyona terk edilmelidir.

Güneydoğu’da Diyarbakır merkezli bir Kürt Federasyonu kurulmalıdır.

Alevilere azınlık statüsü verilmelidir... Ve daha neler neler!

Dile getirilen bu istekleri dikkate alıp uygularsak ne olur? Türkiye parçalanır!

* * *

Biz Batılıların bu arsızlığını, "Türban sevdası" ile yatıp kalkan ve kapatılma tehlikesini atlatmak için dört elle sarıldığı AB’nin oyuncağı haline gelen iktidarın basiretsizliğini hep yazdık. Siyasi bir simge olarak kullanılan türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasının Türkiye’yi tehlikeli bir mecraya soktuğunu anlattık.

Çağdışı çevrelerden tepkiler, küfürler, tehditler geldi. Bu tepkiler insanlarımızın bir bölümünün nasıl ilkel bir demokrasi anlayışına sahip olduğunu ve henüz cahiliye dönemini yaşadığını gösterdi. Ülkemizde dalkavukluk da bir geçim yolu olmuş, soytarılık da...

Her türlü tehdide alıştık artık... Ancak bugüne kadar hiç "düello teklifi" almamıştık... Bu da oldu. 21’inci yüzyıl Türkiyesi’nde sorunların "düello" ile çözümleneceğine inanan kişilerin olması hem garip hem gülünç...

* * *

G. Yıldızbaş adında biri (gyildizbas@mynet.com) adresinden şu mesajı yollamış: (Hatalı yazdığı kelimeleri düzeltmedim.)

"Sayın Turan hiç merak etme. akılından geçenler Türkiyede olmıcak, kınayı yakamıcaksın. Şunuda bil, her şerde hayır vardır. sen bir iotsun at herif. saman kafalı. duelloya ne dersin. seninle duello etmek isterim ama sende ne gezer cesaret"

Böyle diyor bu zavallı... Boş konuşuyor... Boş fıçılardan da çok ses çıkıyor!

Türkiye’de tarih boyunca düello geleneği hiç olmadı. Avrupa ve Amerika’da ise düello, yüz yılı aşkın bir zamandır kanunlarla yasaklandı. Uygar insanlara yakışmayan ilkel bir olay çünkü...

Bu zavallı da, kurusıkı atıyor, aklı sıra kabadayılık yapıyor. Dillerinde yiğitlik olanlar çokluk korkaktır. Maalesef ülkemiz bu tiplerle doldu... Akıl pazarda satılmıyor ki...
Yazarın Tüm Yazıları