Boardwalk Empire zamanı

Yakasına kırmızı gül iliştirdiği beyaz yelek ve beyaz papyonlu bir frakla etrafı kodaman dolu masanın başına oturmuş, suratına kondurduğu pis gülümsemesiyle ayağa kalkıyor ve elindeki kadehi kaldırarak bağırıyor: “İki saatten daha az bir süre içinde, içki, Kongre’deki seçkin beyefendilerin kararıyla yasadışı ilan edilecek. Bu güzel, cahil piçlere içelim.”

Haberin Devamı

Boardwalk Empire bir dönem filmi. HBO’nun, ilk bölümünü Martin Scorsese’ye çektirdiği, bu akşam başlayacak yeni dizisi. Yeni ‘Sopranos’ olacak dizinin büyüklüğünü anlamanız için söylüyorum. Sadece ilk bölüme harcadıkları para 18 milyon dolar!..

Amerika’daki içki yasağı, 1920’den 1933’e kadar sürüyor. Dizide de 20’ler ve ülkenin kumar merkezlerinden Atlantic City’de o dönem yaşanan kanunsuzluklar anlatılıyor. Başta anlattığım sahne, hikayenin kahramanı Nucky Thompson’a ait. Kentin boğazına kadar yolsuzluğa bulaşmış yarı gangster defterdarına...
İlginç bir durum var!.. Yasak sırasında neler yaşandı?.. Büyük Buhran öncesi Amerikalıların toplumsal yaşamı ne yönde dönüştü?.. Tüm bunlar, tarihçilere göre Amerika’nın en az didiklenen soruları...
ÇOCUK GANGSTERLER
Scorsese’nin bir röportajını izledim. Gangster takıntısı olduğu için, “Bu dizide ünlü gangsterleri hiç bilmediğiniz hallerde göreceksiniz” diyordu. Al Capone, Lucky Luciano, Arnold Rothstein... Her birinin gençlik yılları var dizide.
Zaten Amerika’nın en iyi gangster filmi yönetmeni. İçki yasağını anlatırken de eminim harikalar yaratacaktır. Ancak dizi bence bir de şu açıdan ilginç:
100 BİN SPEAKEASY
O dönem, politikacılar içki yasağını toplumu ahlaken temizlemek için koyuyorlar. Var güçleriyle bastırıyorlar. Ancak bir süre sonra kontrolü tamamen yitiriyorlar. Ve 5 yıl içinde sadece New York’ta 100 bine yakın speakeasy (sadece özel müşterilerin bildiği içki içilen gizli yerler) açılıyor. Temizlik için yola çıkmışken, sonunda yarattıkları canavarla daha büyük bir toplumsal çöküntüye neden oluyorlar. Gangsterler, sokakların tek hâkimi oluyor.
İçeriden çürüme mi denir buna, durduk yere kaşınma mı siz karar verin. Ama Büyük Buhran da vurunca... Devletin süngüsü iyice düşünce tekrar eskiye dönüyorlar. Tek bir farkla... Yasaktan geriye kalan, semirmiş, artık yerleşik olmuş bir gangsterler ordusuyla...
Bir tarihçi sormuş. “Acaba Amerikalı akademisyenler içki yasağına neden yeterince eğilmiyor? Amerikan tarihinin en anlaşılmaz, utanç verici uygulamalarından  biri olduğu için mi” demiş.
İşte dizi işin biraz da bu yönüne bakmaya soyunuyor.

Haberin Devamı

Tahtakuruları

Haberin Devamı

20’ler çürüme, 30’lar temizlik yılları gangsterler için. Ancak aynı dönem, Amerikalılar başlamışken başka bir imha operasyonuna daha girişiyorlar. Tahtakurusu imhasına...
Mesele ciddi boyutlara gelince, kan emen böceklerin kökünü kurutmak için geniş bir ilaçlama harekâtı başlıyor. 40’lar, 50’ler Amerika’da sokaklardan neredeyse DDT akıyor. Önce herkes bitti sanıyor. Ancak bir süre sonra her şeyin aslında daha yeni başladığı anlaşılıyor. Geriye kalan tahtakuruları, kontrolsüzce kullanılan ilaca bağışıklık kazanmış, mutasyona uğramış halde yeniden çıkıyor.
Aylar önce New York dergisinde bununla ilgili bir yazı okudum. Tahtakurusu meselesi bugün Amerika’da öyle bir duruma geldi ki, en zenginlerin evleri bile istila altında. Özellikle New York’un Upper East Side bölgesindeki evler... Ancak sorun, milyonlarca dolarlık evlerde oturan New Yorklular, bunu bir türlü kabullenmiyorlar.
Başta reddediyorsun!.. Bende tahtakurusu olmaz, diyorsun!.. Sonra tahtakuruları evin duvarlarına kadar tırmanınca, böcek imha edicileri arıyorsun. Adamlar komşulara belli etmeden musluk tamircisi görünümüyle eve giriyorlar... Sessizce ilaçlıyorlar... Sonra tekrar sessizce musluk tamircisi görünümüyle çıkıyorlar.
Tahtakurusu yüzünden sadece kuru temizlemeye 30 bin dolar para veren milyonerler olduğunu yazmış dergi.
Kimin suçu?.. DDT’yi zamanında fazla basanlar mı?.. Durumu geç kabullenen zenginler mi?..

Haberin Devamı

Fenty niye kaybettiyse Obama da o yüzden kaybeder

-  Adrian Fenty, dört yıl önce 35 yaşındayken Washington DC’nin belediye başkanlığını kazandığında, geleceğin en parlak politikacılarından sayılıyordu.
-  Hızlı başladı. Önce suç oranını düşürdü.
-  Bir yandan eğitim gibi ağır meselelere girdi. Ülkenin en tartışmalı eğitimcisi Michelle Rhee’yi okulların başına getirdi.
-  Bir yandan da taksilere taksimetre koymak gibi küçük görünen işler yaptı.
-  Ancak bunları yaparken, çalışmasına, gençliğine, popülaritesine güvenip kimseye yüz vermedi.
-  Rhee her gün okullardan öğretmen kovarken oralı olmadı. Taksiciler taksimetre işi için görüşmek istedi, kabul etmedi.
-  Hiçbir gezisine gazeteci almadı. Birkaç istisna dışında hiçbir STK ile de temas kurmadı.
-  Nasıl olsa siyahım ve siyahların oyunu alırım, dedi. Siyah mahallelerine de uğramadı.
-  Nasıl olsa kampanyama onlar bağış yapıyor, dedi. Zengin beyazlara yanaştı.
-  Ve en sonunda... Salı günü Demokrat Parti önseçiminde... 68 yaşında, eskilerin statükosunu temsil eden birine kaybetti.
-  Sandık başında anket yaptılar. Herkes, “İyi işler yaptı ama kişiliğini sevmedim” dedi.
-  Fenty kaybetti. Büyük ihtimalle Obama da kaybedecekse işte bu yüzden kaybedecek.

Yazarın Tüm Yazıları