Bir palavra: Ulusalcılar PKK’ya yanaşıyor

- Güya iktidarı ele geçirme umutlarını tümden kaybetmiş ulusalcılar, PKK üzerine oynamaya başlamışlar.

Haberin Devamı

-  Güya iflah olmaz AK Parti karşıtları, CHP’den de bir numara çıkmayacağını anlayınca Kürt hareketine yanaşmışlar.

-  Güya her kötülüğün anası “Ergenekon”, hükümetten intikam almak için PKK’ya gaz vermekteymiş.

İddia ediyorum:

Son dönemin en büyük palavrasıdır bu...

* * *

En iyisi örnekler üzerinden gitmektir:

-  Ulusalcı tezlere yatkın Berhan Şimşek “KCK tutuklamalarına romantik bakılamaz” diyor.

-  Ulusalcı tezlere yatkın bir başka isim Canan Arıtman ise, “Bilim insanı suç işlemez diye bir kaide yok” diyerek Büşra Ersanlı’nın tutuklanmasına destek çıkıyor.

-  Dünkü Sözcü gazetesi “İşte KCK bu” diyerek KCK yapılanmasını yerden yere vuruyor, hatta hükümetin KCK ile yeterince mücadele edemediğini yazıp çiziyor.

-  Aydınlıkçılardan KCK tutuklamalarına dair tek bir itiraz bile yükselmiyor.

-  Silivri’deki Ergenekon ve Balyoz sanıkları, “Bizi içeri tıkarsanız terör işte böyle artar” diyorlar.

-  CHP içinde bazı KCK tutuklamalarına itiraz edilmesine yönelik talep, CHP yöneticilerinin tutumuyla püskürtüldü.

Örnekleri daha fazla çoğaltmaya gerek yok.

En iyisi palavrayı ortaya atanların kanıtlarını sunmalarını beklemek...

* * *

Ama bir noktayı belirtmeden geçmeyelim:

İktidar yanlılarının, AK Parti’ye yönelik her türlü muhalefeti kriminal bir havaya büründürme huyları artık iyice kabak tadı vermeye başladı.

Haberin Devamı

Suriye meselesi

ABDULLAH Öcalan’ın Şam’da ikamet ettiği günleri hatırlayalım.

O dönemde Suriye hükümeti, herkesin bildiği bu gerçeği her defasında yalanlıyordu.

Durum Türkiye açısından tahammül edilemez noktaya geldiği andan itibaren kılıçlar çekildi. Sınırdan verilen ültimatomun ardından Öcalan, Suriye’yi terk etmeye mecbur kaldı.

* * *

Bugün Türkiye ne yapıyor?

-  Suriye muhaliflerine kucak açıyor.

-  Esad karşıtları, İstanbul’da toplantı üstüne toplantı yapıyor.

-  Uluslararası medya, Esad karşıtlarıyla Türkiye’de görüşüyor.

Yani durum şu:

Şam eskiden PKK’ya örtük destek verirdi, şimdi Türkiye Suriye’nin muhaliflerine açıktan destek veriyor.

Türkiye eskiden Öcalan’a Suriye’nin sağladığı örtük desteği haklı olarak mesele ediyordu, şimdi de Suriye yönetimi, muhaliflerine Türkiye’nin verdiği açık desteği mesele ediyor. Ve biz de bu duruma fena halde bozuluyoruz.

Bir tutarsızlık yok mu bu işte?

Haberin Devamı

Herkesin sorduğu 5 soru

BİR: Soğuktan donma olaylarının yaşandığı deprem bölgesindeki vatandaşların, devlete ait sosyal tesislerde misafir edilmelerinin sağlanması için ne bekleniyor?

İKİ: Ege ve Akdeniz’deki otellerde depremzedelerin ikamet etmeleri neden sağlanamıyor?

ÜÇ: Van için toplanan yardımın haddi hesabı yok... Peki bunca yardım nereye gitti? Neden bu konuda kimse ses çıkarmıyor?

DÖRT: Ortak televizyon yayınlarında yardım sözü verenlerin yüzde kaçı sözünde durdu? Bu konuda neden bir açıklama yapılmıyor?

BEŞ: Bayram Oteli için “güvenlidir” raporunu veren sorumlu neden bir türlü bulunamıyor?

Kâbusun resmi

BİR gazete, Bebek’te popüler bir mekân işleten Ayşe Kucuroğlu ile mülakat yapmış.

Sorulardan biri şöyle:

“Kafenize dostlarınız geldiği zaman sohbet konusu ne oluyor genelde?”

Cevap:

“O aya ait bazı magazin dergilerinden, Bebek’te açılmış yeni mekânlardan, sağlıklı yemeklerden, çocuklardan bahsediliyor”.

* * *

Konusu magazin dergileri, Bebek’te yeni açılan mekânlar, çocuklar, sağlıklı yemekler olan bir muhabbete en fazla ne kadar dayanabilirim diye şöyle bir düşündüm.

Sonuç şudur:

Böylesi bir muhabbete beş dakika maruz kalsam, üç gün kendime gelemem.

Haberin Devamı

Kitap Fuarı ve İslami kesim

15-20 yıl önce İstanbul’daki Kitap Fuarı’nda manzara-i umumiye şöyleydi:

“İletişim Yayınları” en afili yeri kapar, “Remzi” bütün ihtişamıyla arzı endam eder, “İnkılâp” afra tafrasıyla yerini alır, “Can” ezer geçer, “Yapı Kredi” en kurumlu yere tezgâhını açardı.

Buna mukabil...

“Beyan” gibi, “Risale” gibi, hatta “Timaş” gibi İslami yönü bulunan birkaç yayınevi ise fuarın en kuytu köşelerinde “boynu bükükler” filmini çevirirdi.

* * *

Yıl: 2011...

Bunca egemenliğe, bunca güce, bunca paraya, bunca müteahhide, bunca imkâna, bunca kadroya karşın...

İslami yönü bulunan yayınevleri Kitap Fuarı’nda varlıklarını eskisi kadar bile hissettiremiyorlar.

Neden? Fuar yönetimi kendilerine yer mi vermiyor?

Hayır!

Bunun tek bir nedeni var:

İslami kesim güçlendikçe, İslami yayıncılık geriliyor.

Yayınevlerinin sayısı azalıyor, entelektüel faaliyetlere prim verilmiyor, yeni yazarlar yetişmiyor, kültürel hayata destek çıkılmıyor.

Yani İslami kesimin “biz neden kültürel alanda yeterince güçlenemiyoruz” diye yanmaya, yakınmaya hakkı yoktur.

Mottosu “İnşaat Ya Resülullah” olanlar, bırakın Türkiye’deki kültürel hegemonyayı yıkmayı, sarsamazlar bile...

Haberin Devamı

‘Beni unutma’ adlı filmi unutmak istiyorum

AŞK filmlerinden hiç hoşlanmam...

Hele Türklerin çektiği aşk filmlerine rastladığımda arkama bile bakmadan kaçarım.

Fakat “Takva” filminin yönetmeninin, “Beni Unutma” diye bir aşk filmi çektiğini öğrenince “mutlaka vardır bir numarası” dedim.

Ve tuttum bu filme gittim.

Hay gitmez olaydım! Kim bilir kaç filmde işlenmiş bir konu...

Her tarafından yapmacıklık akan diyaloglar...

Dökülen, tıknefes kalan oyunculuklar...

Televizyonda dizi olarak gösterilse bakan olur mu emin değilim...

O derece yani...

Duyduğuma göre filmi “çok ağlayacaksınız çok” diye pazarlıyorlarmış.

Ne ağlaması!

Filmdeki acıklı ağlatma çabası karşısında insan gülmekten kendini alamıyor.

Kısacası...

Takva’nın yönetmeninden değişik, çarpıcı, sarsıcı, derinlikli bir aşk öyküsü beklerken “Issız Adam”ın bile gerisine düşmüş bir filmle karşılaştım.

* * *

Ama benim asıl anlamadığım şu:

Takva’yı çeken yönetmen bunu nasıl çekti? Ya da bunu çeken yönetmen Takva’yı nasıl çekti?

Yazarın Tüm Yazıları