Bileşik kaplarda odalar seçimi

DELEGELERİN isimleri başkanın cebinde saklı. Delegelerle, başkan dışında kimse temas edemiyor. Çünkü kimse, kimin delege olduğunu bilmiyor. O nedenle, önümüzdeki seçimde muhalefetin şansı parlak değil.

Seçimlere az zaman var. Şimdiki yönetim çıkıyor ve "üye kayıtları yenilecektir" diyor. Ancak, kimse, kimin üye olduğunu bilmiyor. Listeler yenileniyor, eski ve yeni listeleri şu andaki yönetimden başka bilen yok.

Listeler üzerinden delege avcılığı. Ne de olsa, seçim var.

Bu, bize yabancı değil. Yerel ya da genel seçimin ayak oyunları mı, yoksa bir siyasal partinin kongre öncesinde sinsi kulis çabası mı?

Olabilir ve normaldir ama, ikisi de değil. Bu seçim odalardaki seçim.

EN BÜYÜK ÖRGÜT


Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütlerinden biri Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, kısa adı TOBB. Bütün ticaret ve sanayi odaları ile borsaların şemsiye kuruluşu. Anadolu sermayesinin temsilcisi.

Mayıs’ta TOBB genel kurulu, dolayısıyla seçim var. Genel kurul öncesinde, TOBB’u oluşturan ticaret ve sanayi odaları ile borsaların her ilde seçimleri var. Türkiye’de ne kadar ticaret ve sanayi odası varsa, ne kadar borsa varsa, bu aydan başlayarak, hepsi seçime gidiyor.

O seçimlerde onlar;

1 - Kendi yönetimlerini seçiyor.

2 - Ayrıca seçilen meslek komiteleri kendi içinden delege seçiyor, o delegeler Mayıs ayında yapılacak TOBB genel kurulunda oy kullanacak.

Buraya kadar her şey normal.

Normal olmayan, üye ve delege oyunlarının, liste ver kaçlarının oda seçimlerine sıçramış olması.

Zaman zaman siyasal iktidarları eleştiren, belki onlara yol gösteren, belki onlarla birlikte yürüyen odalar, seçim denildi mi, o siyasal partilere çok benziyor.

Burası Türkiye, ne de olsa, bileşik kaplar.

AİDAT YÜKSEK

Pek çok üye odaların topladığı aidatın yüksekliğinden yakınıyor.

Kurala göre, elde edilen brüt karın binde 5’i her yıl odalara aidat olarak ödeniyor.

Şimdi kriz var. Şimdi brüt karın binde 5’i esnafa yüksek geliyor. Altından kalkamayanlar var.

Buna karşılık, elbette hacmine göre, ama odalarda ciddi para var.

O kadar var ki, toplanan paralar bazen araba yarışlarına, bazen tatil köylerine, bazen otellere ve bazen dış gezilere harcanıyor.

Ticaret ve sanayi odalarında bir gelenek var. Siyasal iktidarlarla iyi geçinmek. Hele de, o iktidar sağ bir parti ise. O zaman o parti ve iktidarla, al takke ver külah.

Şimdi AKP ile olduğu gibi.

Odalarda ısı henüz pek yüksek değil. Seçimler yeni başlamak üzere, hele başlasın, tencere o zaman fokurdayacak.

Paris, Londra, İstanbul metroları

HANGİSİ iyi, hangisi kötü, ne gerçek, ne değil, kitleler karşısında kolayca eriyip gidebiliyor. Anlatım biçimine bağlı. Buna propaganda deniyor.

Hafta başında İstanbul’da metro açılışları yapan Tayyip Erdoğan bir ara coşuyor, o coştukça hepimiz coşuyoruz. Bir ara kendini tutamıyor:

"İstanbul’un metrosu yakında Paris ve Londra metrolarıyla yarışır hale gelecek".

Atma Recep, din kardeşiyiz. Bu kadarı da fazla.

Londra metrosunun uzunluğu 415 kilometre, Paris metrosu 212 kilometre. Londra metrosu 1863, Paris 1900 yılında ilk hattını açıyor. Bütün Londra ve Paris metro ağıyla döşeli. İkisinin de, kent içinde her yere bağlantısı var.

İstanbul metrosunun uzunluğu ise, henüz 14 kilometre. Bazı yerlerde açıkta raylı sistem var. Ama, klasik anlamda metro değil.

Paris ve Londra metrolarıyla İstanbul’u karşılaştırmak, bizim yakında aya ayak basacağımızı
söylemek gibi.
Yazarın Tüm Yazıları