Ben pide istemiyorum hani benim ekmeğim

Size tam Ramazanlık bir haberim var!

Haberin Devamı

Ankara’nın ortasında bir mahallede oturuyorum. Sabah her zaman ekmek aldığım ekmekçiye gittim.
Küçük bezeler biçiminde satılan bol kepekli ve sıfır israflı, üstelik oldukça ekonomik ekmekten istedim.
Geldi gelmedi, öte beri derken müşteri bastırınca anlaşıldı Ramazan boyunca gelmeyecekmiş!..
Niye diye sormadan daha, içeri tanıdık bir fırıncı girdi.
‘Niye olsun’ dedi, ‘ay boyunca 1.5, 2 liradan pide satmak mı, 15 kuruştan kepekli ekmek satmak mı?’
Anladım, dedim. Anladım kardeşim. Demek Tarım Bakanı’ndan ilgili kamu görevlilerine, gazetelerden TV’lere tüketiciye kepekli ekmek üzerinden verilen talkın da boşmuş.
Asl’olan her zaman ve her yerde olduğu gibi büyüğünden küçüğüne piyasanın yasalarıymış.
Şimdi söyleseniz, efendim bütün ekmeklere kepek katılıyor artık diyecekler. Doğru, olabilir...
Olabilir de benim yiyeceğim, seçtiğim ekmeği de benden almamak kaydıyla! Üstelik o da kepekli ve ucuz, dahası sıfır israflı! Kendileri demiyorlar mı şu kadar milyon tane ekmek her gün çöpe gidiyor diye. Niçin çok tüketilen bir ekmek modelini desteklemiyorlar? Daha da kötüsü Ramazan ayında vatandaşın cebinden daha çok cımbızlamak için bolca tüketilen bir ekmek çeşidini piyasadan çekmek ya da sürümünü azaltmak hangi cüzdana sığar?!..
Anlaşılıyor ki bizim bu işlerin gizine ermemiz için daha çok ekmek yememiz gerekecek!!!
Eğer bulabilirsek tabii....
Ü.S.

Haberin Devamı

Vah benim ‘Bahçelievler’im

50 yıldan bu Bahçelievler’de ikamet etmekteyiz, eskiden Ankara’nın en mutena semti olan bu mahallemiz bu güne kadar görmediğimiz bir başıboşluk içerisinde bulunmakta ve maalesef bu durumda yaşamımızı sürdürmeye çalışmaktayız. Caddelerimiz ve sokaklarımız pislik içerisinde her taraf kazılmış aylardır onarımı yapılmamıştır. En son Başkentgaz tarafından borular değiştirilmek üzere sokaklarımız kazılmış ve kaldırım taşlarımız sökülmüş vaziyette yaklaşık bir aydır aynı şekilde durmaktadır. (Eski 6 ve 9’ncu sokaklar)
Bundan bir ay öncesine kadar gece karşımıza çıkan ve çöp ile hurda toplayan çek-çek arabaları artık korkusuz bir şekilde günün her saatinde güpegündüz tek yönlü cadde ve sokaklarda karşımıza çıkmakta çöpleri sağa sola attırmakta ve trafikte aksamalara sebep olabilmektedir. Geçen gün 7. Cadde ile 6. Sokak arasında saydım ve tam 7 kez bu çek-çek arabalarına rastladım
M. UZEL

Haberin Devamı

Sedat Simavi’yi yine unuttular

Ankara’nın göbeği olan Çankaya Sedat Simavi Sokak nedense belediyelerden hep üvey evlat muamelesi görüyor. Buna son örnek Sedat Simavi’nin altındaki üç sokağın Çankaya Belediyesi tarafından asfaltlanmasını gösterebiliriz. Bu sokaklar pırıl pırıl olmasına rağmen Sedat Simavi köstebek yuvası gibi görüntüsüyle karşımızda duruyor. Çankaya Belediyesi ilgililerine bunun sebebini sorduğumuzda ise “Sedat Simavi Büyükşehir’e ait onun için buranın sorumluluğu Büyükşehirin olduğu için el sürme imkânımız yok buraya asfalt yapmaya kalktığımızda Büyükşehir Çankaya Belediyesini mahkemeye veriyor” cevabını alıyoruz. Yani Büyükşehir ile Çankaya Belediyesi arasında bir uyum olmadığından dolayı bunun sıkıntısını Sedat Simavi de oturanlar çekiyor.
Sedat Simavi sakinleri

Teşekkür

Haberin Devamı

6 Temmuz Cumartesi günü 13.00 civarında, Gordion Alışveriş Merkezi’nde rahatsızlanmam üzerine, güvenlik görevlilerinin ve sağlık yetkililerinin çok kısa bir sürede müdahalesi, yakın ilgi ve alakaları, derhal ambulans çağırarak, ambulansa kadar tekerlekli sandalye ile eşlik etmeleri ve hastaneye yönlendirmelerinden dolayı ilgili görevlilere teşekkürü bir borç bilir, ülkemizde de bu kadar profesyonel ve gurur verici alışveriş merkezleri olduğunu paylaşmak isterim.
Özgür ÖZKAN

AOÇ’yi bırak, dağınık kalsın!

Yıllarca halka ait AOÇ’yi bir talan alanı gördünüz. Başbakanlık ve yollar talanı varken, Gezi Parkı sürecinde öğrendik ki bir de Hal binası talanı başlatılmış. Ama bununla bitmiyor!
AOÇ’de Büyükşehir Belediyesi bir köy kurma planı ile geliyor. Amaç talan edilmemiş alanları da talan etmek. Tıpkı Gezi Parkı gibi Ankara’nın ciğerini bir kez daha sökmek. Ama artık dur diyoruz.
AOÇ’de ‘köy’ yapma kararı 8 Temmuz tarihinde başlayan meclis toplantısında gündeme gelecek. Biz izliyoruz. İzlemek yetmez, orada olmak, şahit olmak ve “AOÇ’yi bırak, dağınık kalsın” demek gerekiyor.
Başkent Dayanışması’nın çağrısıyla bitiriyoruz yazımızı:
“Benim adım AOÜÇ, 12 Temmuz 2013 (cuma) günü 19.00’da
Babamın evinin yanında
Ben direniyorum,
Sesimi duyanlar buluşuyor.
Sesimi duyanlar var mı?”

Yazarın Tüm Yazıları