Beğendiğim erkek tipi

BAKTIM, benim beğendiğim erkek tipinin adı konmamış daha. Benim tipim, delikten taze çıkmış Saddam'la son günlerin modası metroseksüel erkek arasında bir yerde...

Aslında bu konu üzerinde düşünmüş değildim ama aniden ‘‘metroseksüel erkek’’ diye bir kavram çıkınca ortaya benim de zevkimi sorgulayasım geldi.

‘‘Bize ne senin nasıl erkek sevdiğinden?’’ diyemezsiniz, zira ‘‘izlenme oranı’’ denen şey icat olduğundan beri hangi konuya ne derece meylettiğiniz sır olmaktan çıktı. Halimiz ‘‘Kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz’’ hali. Buradan hareketle bu yazıyı sonuna kadar okuyacağınızdan eminim.

* * *

Esas konuya girmeden önce metroseksüel erkeğin ne olduğunu hálá bilmeyenler için kısa bir açıklama yapayım. Efendim, metroseksüel erkek, yatağa girene kadar kadının her yaptığını yapan erkek oluyor. Epilasyondan tutun da hafif makyaja kadar...

Gelelim benim tipime...

Sakalından başlayalım mesela... Sakalı olmasa daha iyi olur ama varsa da öyle koyuverilmiş, çaya çorbaya bandırılmış cinsten olmamalı.

Saçlar... Bir erkeğin saç tokasıyla sadece ‘‘toka satıcısı’’ olarak ilişkisi olabilir. Bana her şeyi söyleyebilir bir erkek ancak ‘‘Saçımın lastiğini bulamıyorum, sen gördün mü?’’ diyemez. Anlayacağınız, saçı kısa olacak.

Solaryum mu? Solaryum yanığı olmak tek başına mahzurlu olmayabilir ama daima arkası çorap söküğü gibi geldiğinden... Solaryuma giren erkek krem de sürer, manikür de pedikür de yaptırır mesela... Bu sebepten ‘‘Solaryum benim ‘tip'i bozar’’ diyeyim.

Laf kremden açılmışken... Hani ‘‘çocuğun pişiğine’’, ‘‘bulaşıktan sonra kadının eline’’, ‘‘tıraştan sonra erkeğin yüzüne’’ cinsinden ‘‘ailenizin kremi’’ gibi bir şeyse tamam. Ama ‘‘kuşluk kremi’’, ‘‘ikindi kremi’’, ‘‘gözümün altı’’, ‘‘kaşımın üstü’’ şeklinde olursa ı-ıh. Eve bir kız arkadaşımı alırım daha iyi; hiç olmazsa dedikodu da yaparız.

Tırnaklar elbet dibinden kesilmiş, tertemiz olmalı. Ama bana telefonda asla, ‘‘Pedikürdeyim Pako’’ dememeli. Öyle cila falan... Katiyen. Hayır o zaman gözüne sürme de çeksin, Allah yolunu açık etsin, ne diyeyim.

* * *

Kıl durumu... Allah tarafından makul miktarda verilmiş olmalı. Ağda mı? E, ben de bıyık bırakayım bari.

Masaj yaptırabilir. ‘‘Erkek ağlamaz’’, ‘‘Erkek gülmez’’, ‘‘Erkek yorulmaz.’’ E, ‘‘Erkek gevşemez’’ demeyelim bir de.

‘‘Ver Şaban'a gitmez yabana’’ misali her bulduğunu yememeli ama haşlanmış sebze, ızgara, salata üçlüsüne ‘‘dördüncü’’ de olmamalı.

Sigara içmeli. Ben içiyorum zira. Hayır, Amerika’ya falan gidersek aramızdaki sınıf farkı problem yaratır yoksa. Her gün banyo yapmalı. Ama bir şartla! Arkadan vücut kremi sürmek yok.

Parfüm... E, kullansın artık ne yapayım. Adam kaçacak yoksa. Şöyle bir baktım da şartlarıma...

Fakat demin Saddam deyince... İnsanın mağara adamı olması an değil ama ay meselesi. Bir ay saçını sakalını kesme, tarama, tırnağını elleme, üstünü değiştirme... Mağara adamısın. Bu kadar basit yani. En kendine bakmadığını düşündüğümüz adam bile bakıyor demek aslında.

MIŞ-MUŞ

Milletvekilleri özel şoför istiyorlarmış.

Ki havaları tam olsun.

264 domuz, 10 Meksikalı'yı ezmiş.

Bu ne ayol ‘‘problem’’ gibi... Arkasından ‘‘25 Meksikalıyı kaç domuz ezer?’’ diye soru gelecek sanki.

Tayyip Erdoğan, iki oğlundan sonra kızını da evlendiriyormuş.

Düğünü kaçırırsanız üzülmeyin, arkada bir kız daha var. Ömür biter Tayyip Bey'in düğünü bitmez.
Yazarın Tüm Yazıları