Başkent amblem meydan savaşı

BAŞKENTİMİZ 1994’ten beri amblem tartışıyor. Son zamanlarda buna ‘Meydan’ tartışması da eklendi.

Amblem; Fransızca bir sözcük. Bir düşünceyi veya bir kurumu temsil eden görsel simge... Simgenin Latince karşılığı sembol. Sembolün Grekçe’deki anlamı, ‘Birlikte tartışmak, bütün haline getirmek...’ Doğrusu birlikte düşünmek ve bütünleşmek.
Kentlinin birlikte düşünüp bütünleştiği yerlere de; Arapça, Meydan diyoruz. Anlamı ise ‘geniş alan.’
Kent meydanlar kentlinin ortak düşün refleks alanlarıdır. Dahası, uzlaşı ve dayanışma boyutunda, düşündüğü, inandığı değerleri haykırdığı alan. İşte bu alanlarda bir parti ve ideolojinin görsel simgeleri değil, Ankara’nın düşünsel tarihsel kökene dayalı görsel simgesi, yani amblemi dalgalanmalıdır.
Ankara’nın düşünselliğini evrensel boyutta simgeleyen, aynı zamanda barışı, aydınlığı ve üretkenliği içeren Hitit Uygarlığı ve sanatının simgesi ‘Hitit Güneş Kursu’ amblemini kaldırıp, onun yerine gerek sanat, gerekse estetik bağlamda hiçbir şey ifade etmeyen basit bir çalışmayı, Anadolu insanın değerlerini ve kutsalını kullanarak amblem diye dayatamazsınız.
Meydanlar ve amblemler kentlerin evrensel kimliğini yansıttığı gibi coğrafyasının kimliğini de yansıtmalıdır da... Siz bir ideolojinin kimliğini yansıtan bir amblemi topluma dayatıyorsanız, bu demokratik yapıyla bağdaşmayan Hitler Almanya’sını çağrıştırır.
Kentin simgesinde (amblem) kendini gösteren ve toplumsal barış adına yapılması gereken birlikte tartışmayı, bütünleşmeyi, düşünmeyi siz nerede yapacaksınız? Meydanlarda. Meydan’ın var mı? Yok. Koca başkentimde, meydanlar Sincan ve Etimesgut benzeri gettolara kaydırıldı.
Ankara için amblem de, meydan da tartışılmalıdır. Ankaralı üzülerek belirteyim ki, her şeyden olduğu gibi bu zorunlu tartışma ortamından da uzak tutulmaktadır.
ANKARA’NIN KÖKENİ
Meydan konusunda Bülent Tanık yanında, yani SSK rant alanının kesin meydan olmasından yanayım. Amblem konusunda da ‘Hitit Güneş Kursu’nun amblem olarak kullanılmasından...
Eğer Ankara’mda bu meydan yaşama geçirilirse, bugüne dek Murat Karayalçın’ın ‘metro’ projesinden sonra Ankara’ya kazandırılacak en büyük yapıt olacaktır ‘Kızılay Barış Meydanı...’
Yeşil alanlar birer nefes alma odakları olduğu gibi, kent meydanları da, düşüncelerin nefes alma odaklarıdır.
Deniyor ki; “Gökçek amblemindeki hilal ve minareden rahatsızsınız...”. Evet rahatsızız, çünkü birileri ‘Ankara’nın tarihsel hafızası ve kökeni ile uzaktan yakından ilgisi olmayan’ benim değerlerimi ve kutsalımı ideolojisinin aracı haline getirmektedir. İşte budur beni rahatsız eden.
Şevket ÇORBACIOĞLU

Sayın Günay’a önerimdir

KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığının başarı ile hayata geçirdiği proje; ‘Müze Kart’ın ülkemize çok büyük katkısı olacağına inanıyorum.
TOBB Havacılık Sektör Meclisi eski bir danışmanı olarak; Sn. Bakan’ımıza; ‘Müze Kart’ı başta THY ile yurtdışından ülkemize özellikle carther seferlerle; turist taşıyan yerli ve yabancı özel havayolu şirketlerin uçaklarında duty-free organizasyonlarında, satılması için talimat vermelerini öneriyorum..
Hasan Fehmi BAYRAKTAR

GÜNÜN SÖZÜ


“Bir düşünce bir ateşten daha çok ileriyi ısıtabilir.”
(Long Fellow)
Yazarın Tüm Yazıları