“Bakarken içim acıyor.Yakarken hiç acımamış mıdır?”

DÜN de yazmıştım.Bir gazeteci olarak kadına şiddet haberleri vermekten utanç duyuyorum.

Haberin Devamı

Bugün daha da ileri gidiyorum.
Haberleri, fotoğrafları, görüntüleri gördükçe erkekliğimden utanıyorum.
Türkiye’de iyi şeyler olurken, birçok şey değişirken, kadına şiddet artıyor.
Kafam bazen almıyor.
Niye...
Neden...
Hafta başında Buca’da Dilek Kanyılmaz’a yapılan şiddet fotoğrafları yazı işleri masamıza geldi.
Hepimizin ağzından aynı cümle çıktı.
“Bunu yapan insan olamaz...”
Ertesi gün Hürriyet Ege, “Sen insan mısın” başlığıyla çıktı.
Gerçekten de bunu yapabilmek için insanın gözünün dönmüş olması gerekir.
Hürriyet’ten Banu Şen, Dilek Kanyılmaz’ı hastanede ziyaret etti.
Banu gazeteye döndükten sonra saatlerce kendine gelemedi.
Sonra da oturup hissettiklerini sayfaya döktü.
Banu, “Dilek’e dakikalarca bakamadım” dedi.
Ve çok çarpıcı bir cümle kullandı.
“Bakarken içim acıyor. Yakarken hiç acımamış mıdır?”
Daha 22 yaşında; hayatının baharında, yolun daha çok başında...
Biliyorum aklında minik yavrusundan başka hiçbir şey yok ve de yaşadığı o kabus gibi günlerden uzaklaşmaktan başka bir isteği...
Banu çok etkilenmiş.
Ben de...
Kafam Hürriyet Ege’de ilk gün verdiğimiz fotoğrafta ve Dilek’in yüz ifadesinde...
Erkek ya da kadın ayırmıyorum ama...
Kendi komplekslerini yenemeyen, egolarına söz geçiremeyen, içindeki canavara söz geçiremeyen herkesten nefret ediyorum.
Ve kınıyorum.
Ve bu şiddet artık bitsin diyorum.
Bitsin...

Haberin Devamı

Şimdi icraat zamanı

Karşıyaka Kongresi çok uzun yıllardır hiç bu kadar konuşulmamıştı.
Belki de hep tek adayla seçimlere gidilmesinden...
Bu sefer Azad Yeşil ve Cihan Büyükoral ayrı ayrı listeler yaptı.
Sonuçta Büyükoral başkan olarak sandıktan çıktı.
Geçen gün de yazmıştım.
Kimin başkan olacağından daha çok Karşıyaka için ne yapacağı benim için önemli...
Dün Azad Yeşil ile konuştum. Sesinde en ufak bir burukluk yoktu.
“Benim için Karşıyaka başkan adayı olmak bile önemlidir, şereftir” dedi.
Aslında bu sözü kongrede yaptığı konuşmada da söylemişti.
Daha ne desin...
Bir insanın Karşıyakalılığını, renk sevgisini daha iyi anlatan başka bir söz olabilir mi?
Azat Yeşil bu yolda kaybetmemiştir, kazanmıştır da...
Karşıyaka camiasının takdirini kazanmıştır, sevgisini kazanmıştır.
Cihan Büyükoral’a gelince...
Çok genç yaşlarda Karşıyaka’ya başkanlık yapmış Büyükoral’ın ikinci defa bu göreve isteyerek gelmesini de anlamlı buluyorum.
Karşıyaka’nın sorunları ortada; yapılacaklar belli, camianın da beklentileri ortada...
Büyükoral’ın işi kolay değil...
Çünkü camia son iki yılda olağanüstü sıkıntılı günler geçirdi.
Şampiyonluk parolasıyla başlanan ligde gol averajıyla kalabildi.
Takımın ne motivasyonu var, ne de gelecek yıl için umutları...
Şimdi her şeye sıfırdan, belki de radikal değişiklikler yaparak başlamak lazım.
Ve elbette de...
Kongre sürecinde yaşananlar, söylenenler ne olursa olsun...
Camiayı kucaklayacak girişimlerde bulunmak gerekir.
En başta da Karşıyaka’nın hamisi Selçuk Yaşar’ı ziyaret ederek bir başlangıç yapılmalı.
Şimdi icraat zamanı...

Haberin Devamı


Ben favori ayım haziran

Mevsimler gerçekten değişti galiba... Mayısın sonunda, haziranın başında, kışın yağmadığı kadar yağmur yağıyor. Ben yağmuru severim benim için sorun yok. Hatta yağmurlu, biraz da kasvetli haberlerde daha iyi yazıyorum, daha çok okuyorum, daha çok müzik dinliyorum. Ama... Yine de... Haziranda pırıl pırıl bir hava istiyorum. Çünkü haziranı çok seviyorum.


Bu bende alışkanlık oldu

Bende uzun zamandır bu alışkanlık oldu. Aynı anda üç kitap birden okuyorum. Bir kitabı başlayıp sonuna kadar bitiremiyorum. Birinden 30-40 sayfa okuyup diğerine geçiyorum. Sonra diğerine... Bir alışkanlığım daha... Altını çize çize okuyorum, yanına notlar alarak... Konsantrasyonum bozuluyor mu? Hayır bozulmuyor. Sanki birkaç dakika önce elimden bırakmış gibi kaldığım yerden devam ediyorum. Ne kadar iyi, ne kadar doğru bilemiyorum. Ama bu sayede sıkılmadığımı biliyorum.

Haberin Devamı


Kendi kendime verdiğim sözler

Her sene aynı şeyi söyleyip yapamıyorum. “Şu Kordon’un keyfini çıkaralım” diye konuşuyoruz ama bir türlü hayata geçiremiyorum. Bu sene de öyle oldu. Nisanın ortalarıyla haziranın başına kadar Kordon bir başka güzel oluyor. Geç olmayan saatte 1-2 bira içmek ya da bir kadeh kırmızı şarap içip güneşin batışını seyretmek... Olmadı, olmuyor. İşler bırakmıyor. Yapılacaklar listesi uzuyor. Verilen sözler de... Sonra da hep “Keşkeler...” Kendi kendime verdiğim sözleri tutmaya kendi kendime söz verdim. Bakalım...

Yazarın Tüm Yazıları