Ayşe'nin günlüğü

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Kavga listem nam-ı diğer intikam!

Herşey yedi adet soğan yüzünden!

YEDİ SOĞAN.

Oysa, soğanlar çok masumdu. Onların suçu yoktu. Yine de kıyamet koptu. Peki ben ne yaptım? İlk iş olarak, tabii ki yataktan kalktım. Tüm kadınlar böyle yapıyor, demek ki işe yarıyor! Bu akşam salonda yatmayı planlıyorum, çünkü ben çok kırıldım. Ama tüm kadınlar gibi ben de sadece kırılmakla kalmadım, intikam aldım. Demek istiyorum ki bir ‘‘kavga listesi’’ yaptım. Bu yedi soğan hadisesine benzer, tüm hadesileri bir bir yazmaya başladım.

Oh be biraz sakinleşiyorum sanki, şimdi bir de sigara yakıyorum.

En büyük destekçim, benim biricik kedim yanıma geldi, ‘‘Sen haklısın!’’ der gibi yüzüme bakıyor, ‘‘soğan düşmanı’’ ise içeride yatıyor.

Görür o!

Başlıyoruz:

1. yedi adet soğan

2. çamurlu ayakkabılar

3. üç dakika yetmez, devam et

4. düzgün konuş kedimle

5. telefon fihristi meselesi

6. öbür hat çalıyor kapatıyorum.

7. yorma beni

8. bir türlü bulunamayan çorap

9. bir türlü bulunamayan saç tokası

Kavga sebebi 1

Gecenin bu vakti, üslüp-müslup düşünecek halim yok.

Lap-top'u bana ‘‘soğan düşmanı’’ aldığı için de inadımdan kullanmıyorum, yani kağıt kalemle yazıyorum.

Demek istiyorum ki, misafir umduğunu değil, bulduğu yer.

Yeşil soğanlar bu günlerde pek bir bereketli ve ben onları yemeyi çok seviyorum. Üstelik kendi evimde ben misafir değilim. Bu akşam neden yedi tane birden yeşil soğan yedim! Hiçbir fikrim yok. Sanırım biraz stresliydim ama çok iyi geldi. İnsanlar soğanları yerken iyi geliyor da, bu soğanlar sonradan başlarına ne iş açacak bilmiyor.

Yani ben.

Elbette ki fırçaladım dişlerimi.

Kedi şahidim.

Hatta iki ayrı diş macunu kullandım. Biri ekoseli gibi, diğeri cam göbeği-beyaz çizgili. Sonra uzuuun uzuuun gargara da yaptım. Diş ipleri, dişlerimin arasına soktuğumda, tebeşirin kara tahtada çıkardığı sesi çıkarıyor olsa da, yani feci halde kamaşsalar da; ben ‘‘soğan düşmanı’’na yaranayım diye, o yola da başvurdum.

Yani pes, ben elimden gelen herşeyi yaptım.

Pek de sevimliydim.

Ve yatağa yattım.

Ama adı üstünde soğan bu...

Demek istiyorum ki, siz anlıyorsunuz ne demek istediğimi...

Kavga çıktı!

Ben de çok incindiğimi söyledim.

O da, ‘‘Asıl incinmesi gereken benim’’ dedi. O mümkün değil, birlikte olacağımız bir akşam asla soğan yemezmiş. Yerken düşünmeliymişim, tabii ki şimdi ne yapsam ağzımdaki o soğan tadı geçmezmiş. Bir dolu abuk şey daha söyledi. Ben de sırtımı döndüm yattım. Onu ağzımdan mahrum bıraktım. Oh olsun! Kedi de beni korumak için yatağa fırladı. Sanırım bana ulaşmak için onun üzerinden geçti. ‘‘Soğan düşmanı’’ da ‘‘Şunu çeker misin tepemden lütfen!’’ dedi.

Kavga sebebi 4

Üzgünüm, kavga sebebi ikiyi ve üçü atlamak zorundayım.

Çünkü tam da bu sözünü ettiğim.

Huzurlarınızda ‘‘düzgün konuş kedimle maddesi’’.

Çünkü bana kırıcı davranmakla kalmıyor, bir de kedime ‘‘şu’’ diyor. ‘‘Soğan düşmanı’’nın, kedimden söz ederken, ‘‘işaret zamiri’’ kullanması hiç ama hiç hoşuma gitmiyor ve ben eğer tepki göstermezsem olan bana oluyor: Kedim bana küsüyor.

Kavga sebebi 2

Sanırım içinde bulunduğum ruh halini anlıyorsunuz.

Siz beni anladıkça ben sakinleşiyorum.

Ama geçen gün hiç öyle değildim.

‘‘Soğan düşmanı’’ o gün de, ‘‘çamur düşmanı’’ kesiliverdi.

O sabah işe giderken botlarımı giyeyim dedim, aylardır da dolapta duruyor, sanırım en son Camel Trophy elemelerini izlerken giymiştim. Epey zaman olmuş. Ama bot bu! Çamurlanır. Benimkiler de biraz fazla çamurluymuş. Bütün yatak odam çamur oldu. Ve ben o sabah, çamurları süpüremeden evden çıktım. Çünkü işim vardı. Ve akşam ne oldu?

‘‘Soğan düşmanı’’ da olduğunu sonradan keşfettiğim adam aynen şöyle dedi:

- Bu parkelerin üzeri silme çamur, nereden geldi bu?

‘‘Botlarımdaaan’’ dedim.

- Peki ama niye süpürmedin?

‘‘Çünkü vaktim yoktu’’ diye ekledim.

Gözlerini kocaman kocaman açtı, hakkını yemiyeyim gerçekten şaşırmıştı, sanırım olan bitene bir türlü inanamadı ve şöyle dedi:

- Ben 35 yaşındayım, iki kere de evlendim, kadınlarla birlikte de yaşadım ama bugüne kadar başıma hiç böyle bir şey gelmedi. Yani hiçbir kadın yatak odasına, yatak odamıza çamurlu ayakkabılarıyla girmedi. Kadınlar böyle şeyler yapmaz!

Ben çamur lafından çok...

Sanırım ‘‘öteki kadınlar’’ meselesine takıldım.

Ve yine kavga çıktı.

Kavga sebebi 3

‘‘Üç dakika yetmez, devam et’’ şeklinde özetlenebilir.

Tam da durumu anlatıyor.

Çünkü eğer dişlerimi üç dakikadan daha az fırçalarsam, gerçekten adam beni uyarıyor. Çünkü deli o. Bakın ben temiz bir insanım, her sabah duş da alırım, ama ben bu adam gibisini görmedim: Steril, steril! Hasta galiba. O kadar çok yıkanıyor ki, diş fırçalaması bile bütün gece sürüyor. Yani biz de tam tersi oluyor, ben bir erkeği yatakta beklemekten sıkılıyorum.

Ama şimdi ben de hasta oldum. Banyoya bir yumurta saati koydum.Ve sürekli dişlerimi fırçalıyorum. Yedi dakika filan. Yine de bazen ‘‘üç dakika yetmez!’’ lafını duyunca kavga çıkarıyorum.

Kavga sebebi 5

Çoktan anlamış olmalısınız...

Ben düzenli bir kadın değilim.

Ve ne yazik ki, hiçbir gerekli telefon numarasını bir yere kaydetmem. Nedense gereksiz numaraları da öğrenirim. Onlar aklımda kalıyor. Ama diğerleri asla! Mesela ‘‘diş fırçalama sanatı üzerine’’ uzmanlaşmış, içeride yatan söz konusu adamın iş numarasını bir türlü öğrenemiyorum. Dörtyüzle başlayan çok zor bir numara. İçinde yediler, sekizler var. Ve karışık. O da buna çok bozuluyor. Hep diyor ki, ‘‘Bu evde bir fihrist olsa, normal evler de vardır ya, içinde taksi numaraları yazsa, şinitzelini çok sevdiğimiz şu Fisher'in numarası olsa, Çin'cinin numarasını öğrenmek için arkadaşlarını aramasan, bakkalın numarasını her Allah'ın günü Kapıcı'ya sormasan, benim numaralarımı da bir yere yazsan, biraz düzenli olsan!’’

Yine kavga çıkıyor.

Çünkü ben böyleyim.

Ben de ona diyorum ki, ‘‘Benim bir adet telefon defterim olursa, ben değişirim, oysa böyle kalmak istiyorum, ben sana bir fihrist alayım, şöyle havalı bir şey, sen yaz o numaraları!’’

Kavga sebebi 6

İşte bu beni deli eden cümle:

- Öbür hat çalıyor, kapatıyorum canım!

Bütün hatların ve arayanların canı cehenneme. O kadar da bencilim, tahammül edemiyorum böyle bir şey duymaya. Ama bir o kadar da domuzum. Söz konusu benim meşguliyetim olursa....

Yine de bir adet telefonla yedi kişiyle birden konuşulması sinirimi bozuyor.

Kavga sebebi 7

Ben kimseyi yorduğumu düşünmüyorum. Dolayısıyla bana:

- N'oluuur beni yorma dendiğinde fena oluyorum.

O da bunu biliyor ve birkaç gün beni görmek istemediği zaman ‘‘Beni yorma!’’ diyor ve beklenen kavga çıkıyor. O da biz tekrar barışıncaya kadar kafa dinliyor!

Kavga sebebi 8

Sizin evinizde de öyle midir?

Bu adamların çorapları kayboluyor.

Hem de en sevdiği çorabının eşi birden bire bulunamıyor. İkisi birden kaybolsa ya, hayır öbürü mis gibi yıkanmış tertemiz, ama diğeri yok. Ve ben zaten sabahları ne giyeceğini asla bulamayan kadınlardanım, işte o arada, ‘‘Çorbamın eşini bulamıyorum’’ diyen bir adamı duymamazlığa geliyorum. Ve en fenasından şüpheleniyorum:

Kediden.

Kavga sesebi 9

Genellikle de tahmin doğru çıkıyor.

Çünkü kedim Zafer'in en çok çoraplarını parçalamayı ve saç lastiğini çiğnemeyi seviyor. Ve o sabahları saç lastiğini bulamayınca evde kıyamet kopuyor. Bir gün anlayacak, ‘‘Dün akşam komidinin üzerine koymuştum, Allah Allah yana mı düştü acaba’’ diye merak ettiği saç lastiklerinin başına ne geldiğini...

*

Kavga listem, nam-ı diyer intikam listem burada bitiyor. Sevgilim şimdi içeride uyuyor. Ve şu anda kedim onun saç lastiği ağzında hain hain gülümsüyor. Birden suçluluk duyuyorum. Lastiği kedi oğlumun ağzından alıyorum. Ee benimki de eşşeklikti ne vardı sanki, yedi tane soğan yiyeyecek! Adamın bir de o kadar üzerine gidecek! Hem deli miyim, benim şu anda salonda işim ne? Bu kanepe de rahatsız zaten. Üstelik ben bu adamı çok seviyorum.

Kavga listesini boş verip, onun yanına ‘‘çamursuz yatak odamız’’a dönüyorum!

Yazarın Tüm Yazıları