Avrupa'nın ‘Matbaacılık Oscar’ı' Dilara Hanım'a

Avrupa'nın En İyi Basımevi yarışmasında ilk kez bir kadın matbaacı, Dilara Vefa, Avrupa birincisi oldu. 32 ülkeden 882 basımevinin, 2 binin üzerinde basılı ürünle katıldığı yarışmada, Güzel Sanatlar Matbaası'nın tanıtım kataloğu ‘‘Vizyon’’ genel kategoride Avrupa birincisi seçildi.

AVRUPA'da matbaacılık sektörünün Oscar'ı olarak nitelendirilen ‘‘Avrupa'nın En İyi Basımevi’’ yarışmasında ilk kez bir kadın matbaacı, Dilara Vefa, Avrupa birincisi oldu. 32 ülkeden 882 basımevinin, 2 binin üzerinde basılı ürünle katıldığı yarışmada, Güzel Sanatlar Matbaası'nın tanıtım kataloğu ‘‘Vizyon’’ genel kategoride Avrupa birincisi seçildi.

Matbaacılık sektöründe altın madalya kazanan ilk kadın olan Dilara Vefa, 6 Ekim'de Berlin'de diğer kıtalardan gelen rakipleriyle dünya birinciliği için yarışacak. Dünyanın en önde gelen kuşe baskı kağıdı üreticilerinden Sappi'nin 1992'den bu yana Avrupa'da altı ayrı dalda verdiği yılın basımevi ödülleri, matbaacılık sektörünün oscarı olarak adlandırılıyor.

Dilara Vefa, Viyana'da matbaacılık tahsili yapan ilk Türk olarak tanınan ve daha sonra Merkez Bankası Banknot Matbaası'nın kuruluşunda danışmanlık yapan Ali Rıza Başkan'ın torunu. Güzel Sanatlar Matbaası Yönetim Kurulu Başkanı Dilara Vefa, ‘‘Üçüncü kuşak olarak benim işim dedemden ve babamdan daha zor, onların döneminde sektörde bu kadar yoğun rekabet yoktu’’ diyor. Üçüncü kuşak yönetici olarak farklılık yaratması gerektiğine inandığını ve ödül kazanan katalog için buradan yola çıktığını söyleyen Dilara Vefa ile matbaacılık sektörünü ve hedeflerini konuştuk.

Aileniz matbaacılık sektörüne nasıl girmiş?

- Dedem Ali Rıza Baskan, Viyana'da matbaacılık yapan ilk Türk. Eğitimini tamamlayıp yurda döndükten sonra Devlet Matbaası'nda fen müdürü olarak görevlendirilmiş. Daha sonra banknot basım teknikleri eğitimi için yeniden Viyana'ya gönderilmiş. Merkez Bankası Banknot Matbaası'nın kuruluşunda danışmanlık yapmış. 1942'de ise Güzel Sanatlar Matbaası adıyla Ankara'da kendi şirketini kurmuş. Devletin ilk pul baskılarını, ilk Milli Piyango biletini dedem basmış. 1967'de dedem şirketi İstanbul'da Cağaloğlu'na, 1978'de de babam Ergun Baskan, Yenibosna'ya taşımış. Ben de liseyi bitirdiğim yaz, 6 ay santralde çalıştım. Daha sonra İngiltere'ye gittim. Evlenince Almanya'ya yerleştim. 1984'de tekrar Türkiye'ye döndüğümde şirkette muhasebe, işletme, pazarlama gibi değişik bölümlerde bir süre çalıştım. Üç yıl önce de Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı babamdan devraldım.

Üçüncü kuşak olarak sektörde zorluklar yaşıyor musunuz?

- Matbaacılık sektöründe artık teknolojik yatırımlar doyum noktasına ulaştı. Leasing şirketleriyle birlikte birçok yeni matbaa kuruldu. Artık işler babamın ve dedemin zamanındaki gibi değil, rekabet çok yoğun. Bizdeki makineler, diğerlerinde de var. Dolayısıyla ben üçüncü kuşak olarak farklılık arayışı içine girmek zorunda kaldım. Bu gerekliydi.

Peki bu farklılığı yakalayabildiniz mi?

- Avrupa'da ödül kazanan tanıtım kataloğumuz bu farklılık arayışından doğdu. Farklı birşeyler yapmak ve öne çıkmak için hayal etmemiz gerektiğini düşündük. Fuarlara gittik, seminerlere katıldık. Sonra kafamızda hayallerimiz oluştu. İşte o zaman bunları bunları yapalım da, nasıl ve hangi ekipmanla yapalım dedik. Sonra buna uygun makine yatırımlarını yaptık. İnsan bazen hayal ettiğine ulaşamayabiliyor ama biz uzun süren çabalar sonunda ödül alan kataloğumuzu ortaya çıkardık. Krizden biz de etkilendik ama durmadık, devam ettik.

Bu kataloğun amacı sadece tanıtım mı?

- Tasarım dünyasında bazı şeyleri tasarlarsınız, ama matbaaya gittiğinizde teknik olarak bazı şeylerin mümkün olmadığı size söylenir. Ben işte bu zorlukları ortadan kaldırdığımıza inanıyorum. Çok değişik tasarımların kapısını açtık. Biz bu katalogda neleri hangi teknolojilerle yapabileceğimizi gösterdik. Bunları yapabiliyoruz dedik. Tasarımcının ufkunu açtık.

Piyasada olumlu gelişmeler görüyor musunuz?

- Evet bana göre işler açılmaya başladı. Çünkü telefonlar çalışıyor, yeni siparişler alıyoruz.

Yurtdışına dönük çalışmalarınız var mı?

- Krizle birlikte ihracata odaklandık. Daha önce sadece iç piyasaya dönük çalışıyorduk. Son 1.5 yıldır ABD'deki bazı firmalar için kitap ve katalog basıyoruz.


Kıymetli evrak bölümü patrona da yasak


Güzel Sanatlar'da ne tür baskı işleri yapıyorsunuz?

- İki departmanımız var, biri katalog, kitap, poster, afiş gibi genel baskı işleriyle ilgileniyor. İTO'nun, İSO'nun, TÜGİAD'ın dergilerini de biz basıyoruz. Bir de kıymetli evrak baskıları var. Hisse senedi, bankalara çek koçanı, firmalara hediye çekleri basıyoruz. Kıymetli evrak vasfındaki evrakları basıyoruz. Borsaya kote hisselerin sanırım yüzde 65'i hálá bizde basılıyor. Şu anda işlerimizin yarısı genel baskı işleri, yarısı kıymetli evrak.

Kıymetli evrak basımının, diğer evrak basımından farkı nedir?

- Evet, daha emniyetli ve daha dikkatli olmak zorundasınız. Çünkü, bir hisse senedi basılırken, eğer imza da üzerinde basılıyorsa, o makinadan düştüğü anda bir değerdir. Normal bir broşür gibi değildir, çelik kasalarda saklanır. Kıymetli evrakın basıldığı yer ve personeli de ayrı. Kıymetli evrak basımında benim bile giremediğim bölümler var. Bu bölümlere sadece kartı olanlar girer. Benim bile giriş kartım yok. Bunu yapmak zorundayız, ben de çat kapı bu bölümlere girememeliyim.


DİLARA VEFA


Güzel Sanatlar Matbaası Yönetim Kurulu Başkanı Dilara Vefa, 1960 İstanbul doğumlu. Vefa, liseyi İstanbul'da bitirdikten sonra İngiltere'de işletme ve pazarlama eğitimi aldı. İngilizce ve Almanca bilen Vefa, 1984 yılında Türkiye'ye döndükten sonra aile şirketi Güzel Sanatlar Matbaası'nda çeşitli bölümlerde çalıştı. 1999 yılından bu yana da şirketin Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı yürütüyor.
Yazarın Tüm Yazıları