Atatürk ve Said-i Nursi karşılaşması

Said-i Nursi’nin hayatını konu alan ve Atatürk’ün manevi kişiliğine hakaret ettiği gerekçesiyle Ankara Başsavcılığı tarafından hakkında soruşturma açılan “Hür Adam” filmini izledim.

Haberin Devamı

Bu gece yapılacak galasının ardından cuma günü vizyona girecek olan filmin yönetmeni, kendi deyimiyle ‘hayat mektebi mezunu’ Mehmet Tanrısever.
“Sürgün” ve “Minyeli Abdullah” filmleriyle biliniyor.
“Hür Adam”da önemli tarihi kişiliklerden Said-i Nursi’yi anlatan bir dönem filmiyle çıkıyor karşımıza.
“Hür Adam”, deyim yerindeyse, zamanı geldiği ve uygun zemin bulunduğu için çekilmiş bir propaganda filmi.
Çok izleneceğine ve belli bir kesim tarafından yere göğe konulamayacağına şüphe yok.
Görselliği, oyunculukları, özellikle de Said-i Nursi’yi canlandıran Mürşit Ağa Bağ’ın oyunculuğu gerçekten de iyi.
Geri dönüşlerin doğru yerlerde kullanıldığı, süresi uzun olsa da sıkmadan izleten, görselliği tatmin edici, pek çok sahnesi başarıyla kotarılmış bir film var karşımızda.
“Türk-Kürt kardeştir... Bana hiçbir gerçek Türk zalimlik, işkence yapmadı” diyen, hayvanları seven (filmin en sevdiğim sahneleri Said-i Nursi’nin hayvanlarla olan dostluğunu gösterenlerdi), eşitlikten, iyilikten, merhametten yana olan Kürt dini lider Said-i Nursi’yi bilmeyenlere anlatıyor ve sevdirmeyi amaçlıyor.
Buraya kadar iyi, güzel ama “Hür Adam” kendi içinde tezatlar barındırmakta.
Özellikle de o çok tartışılacak olan Atatürk-Said-i Nursi karşılaşmasının olduğu sahnede.
Atatürk, Said-i Nursi’yle karşı karşıya oturduğu sahnede inkılaplardan konuşurken, sadece içki ve kıyafetten bahsediyor ve bu konularda esneklik istediğini söylüyor.
Said-i Nursi de bunun üzerine odayı terk edip gidiyor.
Evet, şaka değil, karşımızda kılık kıyafet ve içkiden başka bir şey konuşmayan bir Atatürk portresi var!
Böyle bir tartışma oldu mu olmadı mı, olduysa böyle miydi, kayıtları var mı yok mu bilemiyorum.
Ama bildiğim tek şey, bu sahnenin iç acıttığı ve “Hür Adam”ın ana temasıyla, diğer söylemleriyle de hiç mi hiç bağdaşmadığı.
Halkların kardeşliğini savunan bir dini liderin hayatını anlatan filmin, Atatürk ve devrimleri üzerinden polemik yaratıyor olması tezatın önde gideni.
Atatürk’ü ve bu ülke için yaptıklarını seven, sayan, kardeşlik, birlik, beraberlik isteyenlerin, inkılapların Atatürk’ün ağzından ‘içki ve kıyafet serbestliği’ne indirgenmesine isyan etmemesi zor.
Eminim bu açıdan düşünüldüğünde, Mehmet Tanrısever ve o kesim de ‘keşke karşılaşma sahnesi böyle olmasaydı’ diyecektir.

Haberin Devamı

Sahaya tavşan fırlatan psikopat

Haberin Devamı

Hayvan haklarını kendi aramızda konuşunca bir adım ileri gidemiyoruz.
İşte bu nedenle, hazır işin içinde futbol varken, bu rezillikle ilgili olarak Futbol Federasyonu’ndan ve valilikten hareket bekliyorum.
Olayımız, Manisa’da yapılan Akhisar Belediyespor ve Tavşanlı Linyitspor maçında geçiyor.
Üzerindeki yeşil forma nedeniyle Akhisar’ı tuttuğunu anladığımız insan evladı, elindeki tavşanı kulaklarından tutarak sallıyor ve tuttuğu gibi sahaya fırlatarak ölmesine neden oluyor.
Adamdaki ince zekaya bakın, rakip takım Tavşanlı ya, sahaya atmak üzere tavşan getirmiş yanında!
Twitter’a “Böyle saçmalık, acımasızlık olur mu” diye yazıyorum, ‘tavanarası’ lakaplı takipçim, “Deplasmana giderken yol kenarında otlayan inek siyah beyaz diye bıçaklamalar gördük biz bu ülkede” diyerek beni daha da korkutuyor, endişelendiriyor.
Tavşan cinayetiyle ilgili gözler şimdi valilikte ve poliste.
Polis kayıtlarındaki görüntülere bakılıp, bu canavarlar hakkında soruşturma açılıp, ceza verilecek mi acaba?
Seyircilerin taşkınlıklarından ötürü takımlarına saha kapama cezası veren Futbol Federasyonu’ndan Akhisar Belediyespor’a da bir ceza gelecek mi?
Tavşanı sahaya sokan güvenliğe birileri çıkıp “İşinizi böyle mi yapıyorsunuz?” diyecek mi?
Sahaya tavşan fırlatan o adam bir an önce psikolojik tedaviye alınıp, maçlara girmekten men edilecek mi?
Hadi bakalım, bekliyoruz...

Haberin Devamı

Fizy nerede?

Bizde Fizy tartışmaları, onlarda ise Google ve Facebook.
“Google’da arasana” ağzımızdan en fazla çıkan cümlelerden biri.
Diğer yanda ise özellikle öğrencilerde bir Facebook sevdasıdır gidiyor.
Okumuşsunuzdur, öğrencilerin Facebook merakı, Amerika’da geçen yılın birincisi Google’ı tahtından indirmiş durumda.
İnternet analiz sitesi Hitwise’ın yaptığı araştırmaya göre, 2010 yılında en fazla vakit geçirilen internet adresi yüzde 8.93’le Facebook.
Google yüzde 7.19’la ikinci sıraya geriledi.
Onları yüzde 3.52 ile Yahoo!Mail, yüzde 3.3 ile Yahoo! ve yüzde 2.65’le Youtube takip ediyor.
MÜYAP tarafından haklı sebeplerle erişimi yasaklanan Fizy mi? O, dünyada en çok tanınan Türk internet markası, ama tabii ki Ameri-ka’daki sıralamada ortalarda bile yok.
Bunca yasağın ve tartışmanın ardından Türkiye’de yeniden zirveye oturması için gereken şey ise üzerlerinden gelir elde ettiği sanatçılara haklarını hakkıyla teslim etmesi.
Çok zor olmasa gerek!

Yazarın Tüm Yazıları