Aşıkların ölüm köprüsü; Mostar

Ezel’de başladı... Bosna-Hersek’li gençlerin, yeni sevgilileri Kenan İmirzalioğlu ve Cansu Dere...

Haberin Devamı

Evet dünden devam efendim. İlk durak Mostar. Şarapcılık, zeytincilik ve narenciye de çok ilerde üç ülke de. Bu kadar lezzetli mandalin pek yemedim. MOSTAR Köprüsü’nün bir öyküsü var. Eskiden damatlar, kendilerini kayınpederlerine, kabul ettirmek, aşklarını kanıtlamak için 24 metre yüksekiği olan, köprüden atlamak zorundalarmış. Çok ölen olmuş. O geleneğin yerini, bizde Anadolu’da olduğu gibi, başlık parası almış. Şimdi turistlık atlayışlar var. Mostar yazın çok sıcak oluyormuş. Bu yıl 52 dereceye kadar çıkmış. O akşam televizyon kanallarında gezerken bir baktım ‘Binbir Gece’den sonra, Ezel başlamış. Türk dizileri bir sektör oluşturdu. Helal olsun. Bosnalı, Hırvatistanlı genç kızların yeni aşkı Ezel, Kenan İmirzalioğlu. Erkeklerin ise Cansu Dere... Bu arada TRT-1 yayın yapıyor. O nedenle haberleri hiç atlamadık.

Haberin Devamı

Egeli iş sahiplerinin görüşü
Kravatın çıkış noktası bu arada Hırvatistan biliyorsunuz. Kadınlar, kocaları askere giderken, evde kravat dikip, hediye ederlermiş. Bunun anlamı da “Benim ruhum, bu kravatla, kalkan gibi seni korusun.” Güzel kızlara ise, bonbon şekeri deniliyor. Güzelliğinden ötürü BOSNA’nın Bojile köyüne de, bonbon şekeri diyorlar. Osmanlı özelliğini, tarihiyle, sanatıyla, ruhuyla korumuş... O dönemin paşalarından Şişman İbrahim Paşa, buradaki medrese ve camilerin finansmanını yapmış. Yolda Leyla’yı okudum. Bosnalı bir genç kızın öyküsü. Ağlayarak. Gitmeden mutlaka okuyun. Daha iyi anlarsnız. Çarşının içinde yer alan Mehmet Paşa Cami’nin bahçesinden ise, Mostar köprüsüne hayran kalacaksınız. Bu arada, İzmir’li, İleten Petrol, Otomotiv, Deri ve Makine Sanayi Group Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar İleten “Şu bir kaç yılda turizmde büyük patlama yapmışlar. Dilerim İzmir’de de aynı olur” dedi. Yine Kuşadalı Mali Müşavir Halil Alkış, Otelci Tamer Eryılmaz, diş doktorları Sinan Altun, Mustafa Oral, Manisalı eczacı Leyla Turan, ağabeyi iş adamı Hasan da, İleten’e destek verdiler.  
 Yöresel kıyafetler anlamlı
KOTAR’da da İtalyan havası var. Çok zengin bir kent. Uzun yıllar Venedikliler kalmış. Yarım saat gezmek için yeter. KOTAR’dan BUDVA’ya geldik. 40 dakika sürdü. Bu arada kedi- kopek dahil hiç hayvan yok sokaklarda. Buranın turizm açısından patlamasının, en büyük nedeni, 8 tane çok önemli plajı. Yabancılar, burada da çok rahat mülk sahibi olabiliyorlar. Çeşme’yi de andırıyor. Biraz da Yunanistan’ı. Daracık sokaklar. KOTAR’da kadınların evli, bekar, dul oluşlarını yöresel kıyafetlerden anlayabiliyorsunuz. Kırmızı, ama yanında mavi bandajı olan, şapkalı bir bayan, evlilik için henüz çok genç demek. Kırmızı şapka, altın sırması varsa evliliğe hazır. Hatta kendine eş arıyor gibi...
Suni Adada tarihi kilise
KARADAĞ, Trakya’nın yarısı. 620 bin nüfus. Halk çok savaşcı bir ırkmış. Sırp ve Arnavut az. Karadağlılar da müslüman çok. Burada romatizma hastaları için, çok modern sağlık merkezleri var. Karadağ’da Devlet ve Mafya ilişkisi kuvvetliymiş. Bunları yazan bir gazeteci, gündüz vakti evinin önünde katledilmiş. Rusların, kara para aklama yeri, diye iddia ediyorlar. Kayıklar Üzerindeki Meryem Kilisesi suni bir adanın üzerinde. Burasını, Dost Kilisesini, Buğday Meydanını gezin. Türk ve dünya jet sosyetesinin, yeni kaçış noktası ise HVAR Adası. Hırvanistan’ın Sprit Şehri karşısında. Paparazilere önemli not. Bir de Yazları tur şirketleri, “Marco Polo’nun İzinde Korcula Adası Turu”nu öneriyorlar. Hava kötü olduğu için yaptırmadılar. Ama biz gittik. Kışı dondurucu. Yalnız sahil yolu harika. SLANO ve 5 kilometre uzunluğunda, surlara sahip olan, büyüleyici şehir STON görülmeğe değer. OREBİÇ’ten, teknelerle KORCULA ADASI’na geçiyorsunuz. MARCO POLO’ nun doğduğu ve yaşadığı yer. Fakat kendini çok iyi korumuş. Güzel bir ortaçağ kasabası. Adada görülecek 12. yy’dan kalma tarihi surlar, sokaklar, meydan, sayısız kilise var. Özelikle de St MARK KATHEDRALİ ve MARCO POLO’nun doğduğu yer önemli.
Eğlence, yemek ve alışveriş
Yazın giderseniz Kolocep, Lopud ve Sipon Adaları’nı mutlaka gezin. İstiridye cenneti olan Hırvatistan, Bosna-Hersek ve Karadağ’da deniz mahsulleri çok ucuz. İstakoz, böcek, tarak, balık ve iyi bir şarap karşılığı 30-40 Euro. İtalyanların risottosu, burada Adriatik pilavı olarak satılıyor. Tadı kötü. Bizim İnegöl köftesinin benzeri köfteleri, yine kol böreğinin benzeri Boşnak böreği, Hırvat içkisi Rakija ve dondurması harika. Alışveriş Bosna’da ucuz, ama Kotor’da Kamelya Alışveriş Merkezi’ni kaçırmayın. Bir de Dubrovnik’de Michal Negrin’de, el yapımı mücevherler ve olağanüstü şık, kişiye özel gece kıyafetleri yıkılıyor. Eğlence pek yok. Otellerin barlarında canlı caz dinletileri trend. Sky Bar şık. Budva’da Perla Pop Lounge&Restoran harika. Diğer önerilerime gelince;
? Trotoria Pizza: Stradun caddesinde. Pavle ve Mario adında iki arkadaş işletiyor. Çok ufak. Ama sıcak. Menülerinde pizza, mükemmel lazanya, makarna çeşitleri, çok hafif salatalar var. ? Kamenice Restoran: Kalamar, ahtapot salatası, midye ve Ayvalık’ta bile, bu kadar lezzetlisini yiyemeyeceğiniz papalinasını öneririm. ? Poklisar Restoran: Poliçe kapısı girişinde, deniz kenarında. Deniz ürünleri mönü. Harika ve çok şık bir yer.
? Arsenal Restoran: Kentin en lüks, en meşhur ve en romantik akşam yemeklerini geçirebileceğiniz tek yeri. Fiyatlar lüks. Bize oranla değil yalnız. ? Prota Restoran: Yine şehrin ünlü deniz restoranlarından biri. Fiyatlar biraz yüksek. ? Terrace Restoran: Hem deniz, hem et ürünlerini tadabileceğiniz ender restoranlarından. ? Buza Kafe&Bar: Şehir surlarının batısında. Konumu o kadar güzel ki tüm Adriyatik denizi ayaklarınızın altında. Güneşin batışını Buza’ dan izlemek şart. ? Fuego Latin Club: Dubrovnik’in hatta Hırvatistan’ın en popüler gece kulubü. Fuego, yaz sezonunda her gün, kış sezonunda ise hafta sonları açık. Cuma günleri, ülkenin Tarkan’ı olarak tanıtılan Luka Nizetic, sahneye çıkıyor.
? Troubadour Jazz Kafe: Çok küçük, ama samimi bir yer. Elinde gitarı, western filmlerinden kaçıp, gelmiş gibi görünen Franky Boy, şarkılarıyla sizleri eğlendiriyor.
Efendim kısmetse Çarşamba, Ege ve İzmir haberlerinde, magazin dedikodularında buluşmak üzere iyi haftalar.

 

Yazarın Tüm Yazıları