’Altyapı’ sağlam olacak

KÖŞE yazarı olmak isteyen okurlardan mektup geliyor bazen. Hatta sık sık.

"Ne yapmamız lazım?" diye soruyorlar.

Hiçbirine cevap vermedim bugüne kadar. Ben de tam olarak bilmediğimden ne yapılması gerektiğini...

Fakat dokuz sene içerisinde yavaş yavaş bir fikir oluştu haliyle. Bugün bütün heveslilere, toptan, naçizane bir yol göstereyim diyorum.

Arkadaşlar!

Bir kere önce şunu biliniz ki, memleketimizde köşe yazarları ikiye ayrılır.

Bir: Köşesinde kalanlar.

İki: Köşesine sığmayıp manşete taşanlar.

Karar vereceksiniz önce, hangi gruba dahil olmak istersiniz... Daha doğrusu bakacaksınız, yatkınlığınız ne tarafadır...

Birinci grup köşe yazarı olmak için kesip saklanası yazılar yazacaksınız. Her yazınızda en az on tane veciz olabilecek söz bulunacak. Ağzınızla kuş tutacaksınız adeta.

İkinci gruba girmek istiyorsanız, bir, kadın olacaksınız, iki, genç olacaksınız, üç, güzel olacaksınız. Bunlar yeterli değil ama. İlaveten, birinci grup özelliklerinin yanından bile geçmeyeceksiniz.

Ondan sonra artık ne yazdığınız önemli değil. İsterseniz boş çıksın köşeniz. Bir bakmışsınız manşetten vermişler sizin köşeyi...

"Yazarımız öyle güzel boş bıraktı ki köşesini, yani olursa bu kadar olur."

Ne o, kafanız mı karıştı?

Karışmasın!

Burası Türkiye.

Ye memem ye!

Sadece yazarı olduğunuz gazete değil, rakip gazetelerin bile manşetine çıkabilirsiniz.

"Falanca gazetenin yazarı dünkü yazısında dedi ki..."

Bakarsınız, ne demiş...

Bir şey yok.

Ama olsun.

***

Tabii herkesin yeri ayrı.

Her iki gruba da yer var.

Birinin varlığı ötekine mani değil.

Bir butiğe girdiğinizde, her parçanın sizin zevkinize uygun olması mümkün mü? Seçer alırsınız.

Fakat vitrine çoğunluğun beğeneceği malları koyarlar.

Ve yöneticiler aptal değildir. Çoğunluğun neyi beğendiğini, neyi istediğini çok iyi bilirler.

Bu ne demek?

İşin ucu yine geldi okura dayandı demek.

Belki gazetelere de televizyon için girişilen "sarı kurdele" harekátının bir benzeri gerekiyor.

Ama konumuz bu değil.

Köşe yazarı olmak isteyen okurlara yol gösterecektik. Son olarak bir şey söyleyeyim bari, her durumda "altyapı"nız sağlam olacak arkadaşlar. Bilmem anlatabildim mi?

MIŞ-MUŞ

Öcalan, aile içi şiddete karşıymış.

Eve iş götürmeyenlerden demek!

*

Diana’nın on yıl önce hayatını kaybettiği kazada şoför normalin üç katı alkollüymüş.

Olay taksit taksit aydınlanıyor.

*

Bir kadın, çaldığı üç bileziği cinsel organında saklamış.

E, hırsıza karşı en güvenli yeri en iyi o bilir.

*

Üç kadından biri cinsel yönden isteksizmiş.

Ya da başka bir deyişle, "Üç erkekten biri, bir işe yaramıyor".
Yazarın Tüm Yazıları