5 büyük kilo hurafesi

Kilo sorunu hassas bir konu olmasına rağmen tıpkı siyaset ya da ekonomide olduğu gibi herkesin fikrinin olduğu bir alandır.

Haberin Devamı

Söz “fazla kilolar”dan açıldı mı ilgili, ilgisiz, bilgili, bilgisiz herkes bir şeyler söyler. Durum böyle olunca da bir sürü “yanlış bilinen doğru, doğru bilinen yanlış” ortaya çıkar. İşte onlardan bazıları...

VİTAMİNLER KİLO ALDIRMAZ

Dengesiz, düzensiz ve yetersiz beslenirseniz veya çeşitli sağlık sorunları nedeniyle vücudunuzdan kayıplar olursa vitaminler de mineraller de (tuzlar) yeterli düzeylerin altına inebilir, depolarınız boşalabilir. Yorgunluk, halsizlik, iştah değişiklikleri ya da bazı gıdalara karşı isteksizlik veya sindirim sorunları yaşayabilir hatta kilo kaybedebilirsiniz. Yakınmalarınızı paylaştığınız doktorunuzun istediği tetkiklerde saptanan eksiklikler yerine konunca, genel durumunuz düzelir. Kendinizi daha iyi hissedersiniz. Eskilerin deyimiyle “esenlik” kazanırsınız.

B12 VİTAMİNİ İŞTAH AÇMAZ

B12 vitamini sinirleri korur, canlılık verir, kan yapımında rol oynar, demirin depolanmasını sağlar, ağrıyı azaltır, kalp-damar sistemine destek olur. Bunları B9 yani folik asit desteği ile başarır.
Eksikliğinde; halsizlik-güçsüzlük, denge bozukluğu, ellerde ve ayaklarda uyuşukluk ve karıncalanma, yürüme güçlüğü, unutkanlık, konsantrasyon kaybı ortaya çıkabilir.
Vücudumuzda üretilemeyen B12’yi öncelikle karaciğer ve böbrek, et, tavuk, balık, kabuklu deniz ürünleri, süt ürünleri ve yumurta sarısından alırız. B12, midede bulunan bazı hücrelerin salgıladığı bir taşıyıcı protein (intrensek factor) ile ince barsaklardan kalsiyum varlığında emilir.
Yaşlılar, vejetaryenler, mide operasyonu geçirenler, hamileler, süt veren kadınlar, sporcular, yoğun alkol ya da sigara kullanıcıları, uzun süre mide asidini azaltan ilaç kullananlar, emilim sorunu yaratan (süregenleşmiş mide sorunları, ishal, Çölyak) hastalığı olanlar, karaciğer hastaları B12 eksikliği ile karşılaşabilir. Erişkinlerde günlük gereksinim 3-4 mcgdır.
B12 kullanımının kilo aldıracağı endişesi oldukça yaygındır. Oysa B grubu vitaminler, genel olarak metabolizmamızı uyaran, duygu durumumuzu iyileştiren, stresin olumsuz etkilerini azaltan sonuç olarak kilo vermeye yönelik katkıları olan vitaminlerdir.
Yaklaşık 15000 kişi üzerinde yapılmış 10 yıl süren bir çalışmada B6 ve B12 vitaminlerini kullanan deneklerin kilo artışı yaşamadıkları aksine kaybettikleri gözlenmiştir.
Ancak, bu kişilerin genel olarak sağlıklarına dikkat eden, dengeli beslenip, düzenli aktivite yapan, vitamin destekleri kullanmayı ihmal etmeyen kişiler olabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.

DEMİR HAPLARI KİLO YAPMAZ

Demir yetmezliği, özellikle kadınları ilgilendiren bir sağlık sorunudur. Dolayısıyla tedavi sırasında kilo alma kaygısı, bu konuda zaten duyarlı olan kadınları çok etkiler. Yetişkin bir erkeğe 8-10 mg demir yeterken kadın için günlük gereksinim 15-20 mgdır.
Demir eksikliği, halsizlik, bitkinlik, yorgunluk, hızlı ve düzensiz kalp atımları, nefes darlığı, saçlarda matlaşma, kırılma ve dökülme, tırnaklarda çukurlaşma, kırılma, solgunluk, el ve ayak üşümesi, gıda maddesi olmayan şeyleri yeme (pika) gibi birçok belirti ile karşımıza çıkar.
Derinleşen eksiklik yüzünden düştüğü depresyon benzeri tablo nedeniyle psikiyatrik tedavi görenler bile vardır.
Eksikliğin nedeni beslenme ile yeterince demir alamamak olabileceği gibi (vejetaryenlik, hamilelik, yanlış diyetler...), depoların tüketildiği kayıplar da (regl düzensizlikleri, sindirim sistemi kanamaları...) demir yetmezliği yapabilir.
Demir desteklerinin kilo aldıracağından kaygı duyan çok olur. Oysa bulantı, kusma, bazen ishal ama çoğunlukla kabızlık, ağızda metalik tat bırakma gibi yan etkileri olan demir destekleri kilo aldırmaz.
Eksik olan demirin yerine konması sonucu yakınmaların düzelmesinden kaynaklanan iyilik hali sayesinde dengeli beslenmeye başlayan kişiler olmaları gereken sağlıklı kiloyu korurlar.

OMEGA-3 KAPSÜLLERİ ŞİŞMANLATMAZ

Omega-3’ün yararları saymakla bitmez! Kanın incelmesi, pıhtılaşmanın azalması, kalp ritim bozukluklarının düzelmesi, trigliserid düzeyinin düşmesi, HDL (iyi huylu) kolesterolün yükselmesi, kan basıncının ayarlanması, belleğin güçlenmesi, eklem sorunlarının geciktirilmesi ve kilo yönetiminin kolaylaşması başlıca etkilerindendir.
Günlük Omega-3 tüketimi hakkında kesinleşmiş bir değer yok ama haftada 2-3 kez balık tüketen birinin günde 1 grama yakın Omega-3 aldığı söylenebilir ki bu yeterli bir rakamdır.
Düzenli balık tüketiminiz yoksa hazır Omega-3 desteklerinden yararlanabilirsiniz. EPA ve DHA içeren bu desteklerde EPA/DHA miktarları 390/260 mg civarındadır.
Kan sulandırıcı ilaç kullananıyorsanız, gingko biloba veya E vitamini desteği alıyorsanız Omega-3’e başlamadan mutlaka doktorunuzla görüşün. Yağ içerdiği için kalori getirisinden korkulan Omega-3 kapsüllerinin bir tanesi yaklaşık 10-15 kaloridir.

D VİTAMİNİ YAĞ DEPOLAMAZ

D vitamini kemikler ve dişler için vazgeçilmezdir. Kalsiyum ve fosfor emilimini kontrol eder, osteoporoz ve kırık riskini azaltır. Son zamanlarda elde edilen araştırma sonuçları, D vitamininin, kalp-damar hastalıkları riskini de azalttığını ortaya koydu.
Yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kilo fazlalığı, yüksek trigliserid sorunlarının yanı sıra otoimmün hastalıklar, bazı kanser türleri, enfeksiyonlar ve depresyon da D vitamini eksikliğinin payı var.
Genelde 50 yaşın üzerinde günde 200 UI; 51-70 yaş arası 400 UI ve 70 yaşın üzerinde 600 UI D vitamini yeterlidir.
Günde 1000 UI önerenler de vardır. Ancak 2000 UI’in üzerine çıkılmaması gerektiği de unutulmamalıdır.
D vitamininin yüzde 75-80’i ciltte, güneş ışınları (UVB) sayesinde sentezlenir. Gıdalarla alınan kısmı oldukça azdır.
Süt ve süt ürünleri, tahıllar, ekmek, balık, karaciğer, yumurta sarısı iyi birer D vitamini kaynağıdır.
Bu kaynakların kolesterol yönünden zengin, yüksek kalorili besinler olması ölçülü tüketilmelerini gerektirir.
Uygun saatlerde güneşlenme fırsatlarını iyi değerlendirmenizi ama özellikle kış başında D vitamini seviyenizi kontrol ettirip desteklerden yararlanmanızı öneririm.

Haberin Devamı

Tuzsuz yemekler zayıflatır mı

Haberin Devamı

Dışarıda yediğiniz keyifli bir akşam yemeğinin ertesi sabahı tartıda kilonuzu görünce o keyiften eser kalmayabilir.
Beslenme uzmanınızın önerilerini uygulamış ve dikkatli davranmışsınızdır.
Bu fazlalığın muhtemel nedeni yediklerinizin tuz içeriğidir.
Tuzun kalorisi olmadığına göre kiloya da etkisi yoktur diye düşünebilirsiniz.
Doğru ama fazla tuzun vücudunuzda birikmesi ağırlaşmanıza yol açar.
Bu geçici bir durumdur. Dengeler yeniden kurulduğunda fazla su da tuz da kilo da sizi terk eder.
Diyetlerin çoğunda “az tuzlu” ya da “tuzsuz” pişirilen yemekler yer alır. İlk amaç vücudun su biriktirmesine engel olup hafiflemesini sağlamaktır.
Bu saptama sizi şaşırtmasın ve kilo yönetiminde tuzun öneminin olmadığını düşündürmesin sakın.
Fazla tuz yalnızca ciddi sağlık sorunları (yüksek tansiyon, damar sertliği) ortaya çıkarmakla kalmaz uzun vadede kilo da aldırır.
Hazır gıdalarda, fast-food ürünlerde, lokantalardaki yemeklerde öncelikle tuz ve ardından da yağ ve beyaz un lezzeti artırmak amacıyla cömertçe kullanılır.
Tadı hoşa giden yemeklerin ölçüsü de kolayca kaçar ve tabaktaki porsiyonlar büyüdükçe büyür.
Üstelik lif açısından yoksul olan bu beslenme biçimi insülin direncini tetikler, gelen kaloriler depolanır, göbeğe gıdığa yerleşir ve gitmek bilmez.

Yazarın Tüm Yazıları