40 DIRT! olmadan düÅŸünmüÅŸtüm ki...

Haftalardır beni bir korku sarmıştı; hani derler ya "40 DIRT!" diye. Dedim ki; "Dırtlamadan, pörtlemeden, 40'a 1 kala, en fit halimle ben, kendime ilk defa özenip de bir doğumgünü daveti vereyim ve tüm değer verdiğim insanlar yanımda olsun."

Haberin Devamı

Ve heyecanla beklediÄŸim o günün macerası böyle baÅŸladı.Â
 
Önce giriştim ben bir güzel davetli listemi yapmaya... Onlar, bunlar, şunlar derken kendimi kaybetmişim ve listenin 247 kişi olduğunu fark etmemle elimdeki kağıdı kalemi yere düşürmem bir oldu. Beni bir anda bir telaş sardı.
 
"Bu kadar davetliyi nasıl ve nerede ağırlayacağım? Ne giyeceÄŸim? Pastam nasıl olsun? Yüzümdeki ÅŸiÅŸler o güne iner mi?" gibi düşünceler beni almışken, bunların yanında da 1 haftadır süregelen kar maÄŸduriyetiyle de ne saçım saç, ne başım baÅŸ kalmış... Tüm cadılığımla davetlilere hazırlayacağım korku filmine hazırlanıyorum adeta! Â
 
Bir an "Boşver Ayşe kızım, vazgeç bu sevdadan, macera aramaya gerek yok" dedim. Bunu biz aile arasında, evimde vereceğim davetle de kutlarız. Ne de olsa aile içi diye pijamaları giyeriz, peluş terliklerimizi de geçiririz ayağımıza... Oldu bitti işte. Ev zaten pek mum sevmediğimden olacak ki, mum imalathanesi gibidir. Tuvaletten, mutfaktan, çamaşır odasından, bahçeye kadar her yer mum... 39 mum bulup üflemem de zor değil hani! Biraz evi dolaşmış olurum yanan mumların hepsini bulup üfleyene kadar da, 39 kalori yakarım arada fena olmaz ya da sakarlıklarıma birini daha ekleyerek doğumgünümde saçımı, evimi falan tutuşturur yakarım diye de tedbirlerimi aldım. Tüm hazırlıklar tamamdı yangın tüpüne kadar! Suratımın şişliği de aile arasında göze çok çarpmazdı. İşte harika, hiç eksiğimiz yok gibi!
 
Ben tam bunları düşünürken şimşekler çaktı kafamda, cin fikir bulacağım bir taşla iki kuş vuracağım ya! Hazır böylesine bir davetli listesi çıkarmış ve buna uygun hazırlıklar yapacakken de ufak çaplı bir düğün mü yapsam diye düşündüm. Ne de olsa bu da bir macera benim için. Ne bileyim ileride niyetlenirim ederim, aradan çıksın. Adamı da bulunca, Photoshop'la ekleriz kaldığımız yerden... Tam gelinliğimi hayal etmeye başlamıştım ki kişi sayısıyla ilgili rezervasyon için aradılar. Kendimi toparlayıp her zamanki gibi içimden söylendim kendime, "Ha illa herşeyin mokunu çıkaracaksın Ayşe!" diye.
 
Hayal dünyasından koptuÄŸumda 247 kiÅŸi gerçeÄŸiyle tekrar karşılaÅŸtım. Kutlamayı yapacağımız yere ben 50 kiÅŸiyi anca sığdırırdım. Her ev sahibi bunu yaÅŸar, onu da çağırayım bunu da çağırayım, nasıl olsa yarısı gelmez diyerek fazla sayıda kiÅŸiyi davet ederiz. Peki ya çağırırım da hepsi gelirse nereye sığarız? Neyse ben biraz daha eleme yaparak çok eski dostlarım ve son zamanlardaki en kıymetli dostlarımla, benim hep yanımda olanlarla 50 kiÅŸilik yere de en kötü bir usülünü bulur sığışırız artık dedim. Düşündüğüm herkesi bu kısıtlı durumumdan dolayı çağıramasam da samimiyetlerine inandığım dost bildiklerimi, tereddütsüz benim her "ALO" deyiÅŸimde bana koÅŸacaklarını bildiÄŸim sevgili dostlarımı davet ettim.Â
 
Böyle zamanlarda genelde yaptığım en kötü şey, en unutulmayacak insanları davet etmeyi unutmamdır. Bakkal amcaya kadar herkesi yazarım da 1.derece ailemi unuturum sonra da bir dünya laf işitirim haliyle. Neyse ki bu sene hazırlıklıydım unuttuğum kimse olmadı.
 
Her şey hazırdı. Ancak kutlama yapacağımız gün için birkaç gün öncesinden kar alarmı vermeye başladılar mı?! Son dört gün ben yine panik halde kuru hava dualarına çıkmışım. Neymiş? Kar yağmasın da iptal durumu yaşamayalımmış. Yani 1 haftadır da değil 40 yıldır ben bu anı beklemişim meğer.
 
40 yılın başında bir şey istemek demek de bu olsa gerek. Tam da Salı akşamı malumunuz kar olabildiği kadar çok yağdı. Son 6 yılın en yoğun kar yağışı, tipisi bula bula 6 yılda bugünü buldu. Ayşe yine oldu pişmiş tavuk! O geceyarısı kaç kere mekanı aradım bilmiyorum. Adamlara sürekli "Kaç masa var?", "Yollar açık mı oralarda?", "Buz var mı?", "Yarın olacak mıymış kar?", "İnsanlar gelebilir değil mi?" diye sormaktan bir hal oldum, onlar da bana cevap yetiştirmekten... Sanırım adamlar da "İnşallah yarına daha çok kar yağar da Ayşe hanımın doğumgünü iptal olur!" demişlerdir. Gelmeden böyleyse bu kadın, geldiğinde ve orada olacağı saatler süresince kim bilir nasıl sıkardı adamları!
 
İyi hoş benim dualarım tuttu ve Çarşamba günü içinde karlar erimeye başladı. Akşam için heyecanımın yarıda kalmaması güzel bir başlangıçtı. Özel bir gün, maaşımı da alacağım, ben iyisi mi önce güzel bir makyaj yaptırayım kendime düşüncesiyle yola koyuldum. Yine her zamanki gibi makyajdan çıkıp arabaya bindiğimde aynen makyajı temizleyip en baştan kendim yaptım. Olan benim dörtte bir maaşa oldu. Tabii bu esnada ben farkında olmadan(!) geç de kalmışım. Benim küçük cadı Ayça beni arayıp "Ayşe 2 saattir buradayız, insanlar gelmeye başladı. Sen yine nerelerdesin?" diye fırçayı kaydı. Kendi doğumgünüme bile geç kalmıştım! Vardığımda bir kısım dostlarım ev sahibi gibi karşıladılar, beni de evimde hissettirdiler.

Haberin Devamı

40 DIRT olmadan düşünmüştüm ki...
 
Gece o kadar keyifli geçti ki; 1 haftanın sorularla dolu paniğini atmıştım üzerimden.

Bir yanımda Kalp Doktoru bir dostum vardı. Bir yanımda da Aşk Doktoru'muz.  Dedim ki; "Etrafım böyle doktor doluyken, bu gece bana birşey olmaz!"
 
Bir ara o kadar havaya girmişim ki; fasıl ekibinin elinden mikrofonu kapıp şarkı söylemeye başlamışım. Ancak sevgili Işın Karaca'nın, "Ayşe senin şarkıcılık kariyerin bu gece burada son buldu, sen yazmaya devam et bence!" demesiyle hoparlörden gelen kulak tırmalayıcı sesin benim sesim olduğunu fark edip utanmış numarası yaptım. "Ama sen görürsün" dedim içimden de... Seneye kadar ben şan dersi alıp senin karşına çıkmaz mıyım! Hadi bakalım...
 
Sona kalan dostlarla eğlenceden muhabbete geçiş yaptık ve her telden konu konuyu açtı. Memleketi bile kurtardık biz o gece... Böylece saati de sabah 6.30 edip mekandan kovulmadan usul usul dağıldık evlerimize. Artık yeni yaşın ağırlığı gelmişti bile üzerime...
 
Not 1: Önceden geçirmiş olduğum bir alerji nedeniyle uzunca bir süre şiş bir suratla dolaştım ben. O gün bugündür de surattaki şişlik bende bir takıntı olarak kaldı. Sabah daha günaydın demeden kimi yakalarsam ilk suratım şiş mi diye sorarım.
 
Not 2: Sizlerden çok güzel mailler, kutlamalar geldi bana. Hepinize benim için istediğiniz tüm güzel dileklerinizin fazlasıyla size dönmesini dilerim. Yine yanımda olduğunuzu hissettim, varolun hep!
 
Not 3: Dedim ya yazımda en değer verdiklerimi, benim için kıymetli olduklarını düşündüğüm dostlarımı davet ettim diye. Sağolsun bazıları LCV'ye geri dönüşte bulunmamakla birlikte doğumgünümü kutlamadılar bile... Böyle bir davet vererek de kim her an yanımda, kim yanımda olamasa da kalbi hep benimle, bana
deÄŸer vermeyen kimlere deÄŸer veriyormuÅŸum da enayilik ediyormuÅŸum meÄŸer... Hepsine bir cevap buldum.

Yazarın Tüm Yazıları