35 yılda neler öğrendim

Cahit Sıtkı Tarancı’nın meşhur şiirinde konu olduğu gibi gerçekten yarısında mıyım yolun? Bu soruyu 35. doğum gününü kutlayan herkes gibi soruyorum kendime, geçen Perşembe gününden beri...

İlk doğum günü gibi, 18. yaş gibi simgesel bir dönüm noktası 35. doğum günleri bana göre. Yeni yıl zamanları olduğu gibi insan heyecanlanıyor. Temizlik, ferahlama ve yeniden, sıfırdan başlama duyguları insanın içinde yarışıyor.

Düşünüyorum da... Neler yaşadım, neler öğrendim geride kalan zamanda, madem herkesin görüşü bir, madem gerçekten 35. yaş yolun yarısı demek o zaman öğrendiklerimi listeleyeyim dedim. Oturdum. Elime kağıt kalem aldım. Yazmaya başladım. Aşk acısının adamı öldürmediğini öğrendiğimi yazdım. Ayrılıkların da... Yalnız kalmaların da... Tüm acıların bir bir geçtiğini öğrenmişim. Dünyadaki en büyük sorumluluklardan bile insanın bir gün sıkılabileceğini öğrenmişim. Çok büyük hüzün ve acıların, hatta insanı arasında bir damlacık boşluk olmadan akan gözyaşlarına boğan üzüntülerin bile unutulduğunu öğrenişim. Utançlarını da unutuyor insan, güvensizliklerinden de zamanla kurtuluyor, yapmaması gerekip yaptıklarından da ders alıyor. İşin en güzel yanı sabretmeyi öğreniyor.

Tüm bunları yazdıktan ve yaklaşık 100 madde oluşturduktan sonra incelerken dikkat ettim ki 35 yıllık hayatımın son 6 yılında anneyim ve tüm bu maddelerin neredeyse 65 tanesini anne olduktan sonra öğrenmişim.

Neleri mi öğrenmişim

- Dünyanın en güzel kokusunun sıcacık taze ekmek gibi kokan oğlumun kokusu olduğunu...

- Sabahları en güzel uyanma şeklinin insanın çocuğunun öperek uyandırması olduğunu...

- Küçücük bir okul gösterisinde bile insanı gururdan hüngür hüngür ağlatabilecek tek şeyin evlat olduğunu...

- İnsanın bir başka insan için kayıtsız, şartsız, karşılık beklemeksizin dua edebileceğini...

- "Onun başına gelmesin ne olacaksa bana olsun" sözünü tek çocuğum için

denebileceğini...

- Sorumluluğun ne demek olduğunu anne olduktan sonra öğrendiğimi...

- Evladı özlemenin, yaşanan hiçbir özlem çeşidi ile kıyaslanmayacağını.

- Dünyanın en güzel sevgi sözcüklerinin çocukların kendiliğinden

söyledikleri olduğunu...

- Annemin, babamın bizim için dediği "Onlar giysin yeter, onlar yesin yeter" sözlerinin ne anlamana geldiğini...

- Korkunç bir stres ile savaşıyorsam bile, eve gittiğimde kapıda durup derinbir nefes alıp, içeri yüzümde güller açarken girmemi sağlayan tek insanın bebeğim olduğunu...

- Evlat sevgisinin, dünyadaki tüm sevgilerin yücesi olduğunu...

- Anne olmanın tam bir delilik hali olduğunu...

- Bir kadının, anne olduktan sonra ruhunun çoğaldığını, büyüdüğünü...

- Anne olmanın kadınları gerçekten kadın yaptığını...

Okullardaki hijyenin önemi

Okullarda öğrencilere sağlanan çevre standartları ve hijyen, eğitimdeki başarının önemli bir belirleyicisi oluyor. Çocuklar, bir yılın yarıdan fazlasını okul ve yakın çevresinde geçiriyor. Bu zaman içinde de fiziksel ve mental gelişimleri bu çevreden önemli ölçüde etkileniyor.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Esra Dolar: "Çocuklar, okullarında çeşitli yaş gruplarından yüzlerce öğrenciyle temas halinde oluyorlar. Aynı tuvaletleri, yemekhaneyi ve kantini paylaşıyorlar. Dolayısıyla okula taşınan ve oradan üreyen mikropların yaygın transferine neden oluyorlar. Başta grip olmak üzere; bulaşıcı hepatitler, döküntülü viral enfeksiyonlar, bağırsak parazitleri gibi birçok bulaşıcı hastalık eğer dikkat edilmezse, okul ortamında kişiden kişiye kolayca yayılabiliyor. Daha sonra bu hastalıklar, sadece öğrencilerle sınırlı kalmıyor. Onlardan ailelerine ve tüm topluma yayılabiliyor. Bu bakımdan okul sağlığı ve hijyeni, toplum sağlığı açısından da çok önemli" diyor.

Dikkat edilmesi gerekenler

n Çocuğunuzun okul temizliği kurallara uygun şartlarda yapılmalı.

n Okulundaki tozlu ortam, astım ve alerjik hastalıklarını tetikleyebilir. Bu yüzden okul temizliği toz kaldırılmadan ve alerjik olmayan temizleyicilerle yapılmalı.

n Çocuğunuzun okulundaki tuvalet ve lavabolar temiz olmalı.

n Mikroplar 24 saat içinde 1 milyona varacak kadar çoğalabilirler. Mikrobik üremenin ve yayılmanın en yüksek olduğu tuvalet, kantin ve yemekhane gibi alanlar hijyenik olmalı ve çalışanlar eğitim almalı.

n Tuvaletler, musluklar, lavabo, sabunluklar ve kapı kolları, her teneffüs sonrasında antiseptik solüsyonlarla temizlenmeli.

n Lavabolarda sıvı sabun tercih edilmeli ve devamlı eklenmeli.

n İçme suyu alınan musluklar, tuvaletlerden ayrı ve uzak mekanlarda olmalı. Aynı şekilde okul yemekhanesi ve kantini tuvaletlerden uzak olmalı.

n Gıda kaynaklı enfeksiyonlarının yüzde 80’inin kaynağı, yaşam ortamı ve okullardır. Bu yüzden çocuğunuzun yemekleri sağlıklı ve hijyenik koşullarda hazırlanmalı.

n Mutfakta, çalışanlar belirli aralıklarla sağlık kontrolünden geçirilmeli, uygun iş kıyafeti giymeleri, maske, bone ve eldiven kullanmaları mutlaka sağlanmalı. Kullanılan malzemelerin, alet ve cihazların temizliğine ve uygunluğuna dikkat edilmeli. Mümkün oldukça bardak, tabak, kaşık ve çatal gibi malzemeler kullanılıp, atılan cinsten olmalı.

n Çay, kahve, tost ve sandviç gibi vazgeçilmezler haricinde, açıktan gıda sunumu engellenmeli. Yüksek kalorili, bol yağlı, kızartmalı yiyecekler, katkı maddeleri içeren gıdalar, asitli, şekerli içecekler, gıda boyası ve aromatik katkılar içeren çikolata, çiklet ve şekerlemelerin yerine, süt veya ayran, peynir gibi süt ürünleri, meyve, yumurta ile ceviz ve fındık gibi kuruyemişlere ağırlık verilmeli.

n Eller mikroorganizmaların taşınmasına aracılık eder. Genel olarak deride; özel olarak da ellerde yerleşik olan, diğeri de (kısa süreli kontaminasyon sonucu bulaşan) geçici olmak üzere iki tür mikroorganizma topluluğu bulunur. Sabun ve su ile yapılan basit bir el yıkamada, bu bakterilerin tamamı (kalıcı florayı oluşturan mikroorganizmalar dışında) uzaklaştırılır. Hastane ortamında da infeksiyonları önlemede en önemli yöntem el yıkamadır. Bu nedenle çocuğunuza el yıkama alışkanlığı kazandırmalısınız.

Zeytin Kitabı

Sizinkiler ailesinin hınzır kahramanı Zeytin’i her yönüyle anlatan ve heyecanla beklenen süper albüm "Zeytin Kitabı"ında, Zeytin’in bir günü nasıl geçirdiği, Limon’u sinirlendirmediği zamanlarda ne yaptığı, Zeytin’in bu güne kadar hiç görmediğiniz annesi babası, en sevdiği ya da sevmediği şeyleri ve merak ettiğiniz tüm soruların cevaplarını bulacaksınız. Canı sıkılanlara hınzır önerileriyle, donduran şakalarıyla ve komik duvar yazılarıyla Zeytin yine sizi çok güldürecek. Mart Yayınları

Eğlenirken öğrenecekler

Hafta sonlarını değerlendirmek, eğlenmek ve çocukları için eğitici, öğretici faaiyetlerde bulunmak isteyen anne babalar, onlarla birlikte Rahmi M. Koç Müzesi’ne geliyor. Müze, hem açık hem de kapalı alanları ile güzel bir atmosfer sunuyor; çocuklar müzenin bahçesinde zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyor. Detaylı bilgi için: (0212) 369 66 00

Çocuklar için atölye çalışmaları

Çocuklar için bu yaz eğlenceli geçecek. Pi Artworks Çağdaş Sanat Merkezi’nin bünyesindeki Pi Atölye tarafından hazırlanan programda, resim, seramik, heykel, kolaj gibi çocuklara yönelik sanatsal gösterimler, filmler ve yaratıcı etkinlikler yer alıyor. Tüm bu etkinlikler haftalık atölyeler şeklinde ve yaş gruplarına göre yapılıyor. Detaylı bilgi için: (0212) 236 68 53

Akbank Karagöz ve Kukla Tiyatrosu

Akbank Karagöz ve Kukla Tiyatrosu, "Rüya" isimli oyunuyla Temmuz ayı boyunca her cumartesi Akbank Sanat’ta. Çocuklarınıza eğlenceli dakikalar yaşatan oyunda, Karagöz ile Hacivat’ın muhabbetleri yeni arkadaşlarıyla yepyeni diyarlara, farklı maceralara yelken açıyor. Yardımseverliğin, dostluğun, arkadaşlığın çeşitli hikayeler üzerinden anlatıldığı oyunda, Karagöz ile Hacivat’ın serüvenine, bir çocuk, bir kedi ve bir de köpek eşlik eder. Ayrıntılı bilgi için: (212) 286 26 90-12

Yazarın Tüm Yazıları