Pınar Reyhan

Koş Fatmagül Koş

19 Mart 2011
Ben böyle bir rezalet görmedim.

Tüylerim diken diken oldu.
Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü.
Ayakta öylece kalakaldım.
Şoke oldum.
“Koş Fatmagül Koş” adında bir oyun.
Tecavüzcüler koşuyor.
Fatmagül kaçıyor.

Yazının Devamını Oku

Kadın eli

12 Şubat 2011
Hani “kadın eli değmiş” derler ya...

Bir ortama girince anlarsınız bir kadının orada bir şeyler yaptığını, bazı şeyleri değiştirdiğini...
İşte aynen böyle hissettim Aliye Kavaf’ın odasına girince...
Geçtiğimiz gün Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf ile sohbet etme fırsatı buldum. Bir devlet bakanını dışarıda görmek başka, kendi makamında görmek bambaşka...
O odaya girdiğim anda Aliye Hanım’a bakıp dedim ki; “Bir Türk kadını olarak, sizi bu masanın arkasında görünce çok büyük gurur duydum...”
Minicik detaylarda kadınca dokunuşların olduğu, tertemiz, sıcacık bir ofis... Soğuk değil, aksine bizden gibi, samimi.
Bugün, Aliye Hanım’ın üzerinde titizlikle çalıştığı bazı konular hakkında bilgilendirmek istiyorum sizi...
Engelli çocuğu olan ailelere maaş ödeniyor!

Yazının Devamını Oku

Eyvah, tatil geliyor!

15 Ocak 2011
Yarı yıl tatili gelmeden “Ne yapacağız, aman Allah’ım yandık!” moduna girmiş annelerden biri olarak, bugün de çocuklar için alternatifler sunmaya devam ediyorum sevgili dostlar.

Aksi takdirde bu 15 gün bize 150 gün gibi gelecek.
Çünkü okuldayken tüm enerjisini atan, arkadaşlarıyla bir arada olan “çocuk insanlar”, ne yapacağını bilemedikleri bir sakinliğe kavuştuklarında, bir çizgi film kahramanı var ya oradan oraya zıplayan, bir duvara çarpıp hız alarak tavana uçan falan, tıpkı onun gibi bir haleti ruhiye içine giriyorlar.
Bu durumda da biz “Okul yeniden açılsın” diye gün sayıyoruz.
Hele bir de okula giden çocuğunuzun dışında bebeğiniz varsa, hatta benim gibi büyük hariç aralarında sadece 11 ay olan iki bebeğiniz daha varsa, çıldırma noktasına gelebilme ihtimaliniz yüksek oluyor.
Benden söylemesi....
Bu yüzden de şimdiden program yapmakta ve bir tatil ajandası tutmakta fayda var diyorum.

Uzmanlar ne diyor?

Uzmanlar, “Yarı yıl tatilleri sırasında ölçülü olun” diyorlar. Yani çocukları ne tamamen okulu unutturacak şekilde eğlendirin ne de ders çalışması, kitap okuması, test çözmesi konusunda aşırı baskı yapın. Ortasını bulun. Dengeli olun. Hiçbir konuda aşırıya kaçmayın.

Yazının Devamını Oku

Sömestr geliyor

8 Ocak 2011
Yıllardır yazıyorum ve şöyle diyorum: “Bu analık hadisesi bir çeşit hastalık. Eğer bir anneysen, içinde başka başka insanlar oluyor; kadın, anne, kardeş, eş, çocuk gibi...” Bir de iki omzunda iki melek. Biri çok ama çok akıllı, diğeri kelek!
Konumuz sömestr sevgili dostlar. Pek yakında okula giden çocuğu olan annelerin derdi başlıyor. Tatil geliyor. Bir yanım “Yaşasın tatil geliyor” demek isterken, diğer yanım “Hapı yuttuk, ne yapacağız şimdi?” diye soruyor.
Araştırmaya başladım. Sizlerle bu hafta ve gelecek günlerde elimden geldiğince önerilerimi, bir kenara not alıp üzerine “bu olabilir” yazdıklarımı paylaşacağım. Belki sizler de faydalanırsınız. Hatta kim bilir belki bu etkinliklerin bazılarında karşılaşırız. Birbirimizin omzuna yaslanıp “şu tatil bitsin” diye ağlayabiliriz.

Bu akademi kaçmaz

Kadir Has Üniversitesi Yaşam Boyu Eğitim Merkezi Çocuk Akademisi, 6-12 yaş arası çocuklar için bilim konusunda sertifika programı hazırladı.
31 Ocak-11 şubat tarihleri arasında gerçekleşecek program bence acayip eğlenceli. Mad Science ve NASA işbirliğiyle hazırlanmışlar.
Şaka bir tarafa benim bile gidesim var. Özellikle Gizli Ajanlar Akademisi’ne gidip işlenen bir suçla bağlantılı her şey hakkında (kanıt toplama, dedektif olma, casuslar dünyası, nasıl ajan olunur, olay yeri inceleme, ipucu toplama, inceleme ve değerlendirme) bilgi edinmek istiyorum.
Geleceğin Uzay Kaşifleri, Çılgın Kimya Akademisi, Gizli Ajanlar Akademisi bu programlardan sadece birkaçı.
Detaylı bilgi için (0212) 533 57 65 numaralı telefonu arayabilir veya khas-yasam@khas.edu.tr adresine yazabilirsiniz.

Ben alışverişteyken çocuğum eğlensin

Akmerkez’de geçen yıl yapılan ve çok sevilen atölye çalışmaları 2011 yılında da devam ediyor. Ocak ayı boyunca her cumartesi 14:00-16:00 saatleri arasında düzenlenecek atölyelerde, çocuklar keçeden ve yer fıstığından kukla yapacak, seramik figürlere renk katacak, palamuttan çeşitli objeler yapmayı öğrenecek.
İçindeki yazma yeteneğini sergilemek isteyen çocuklar ise dergi atölyesinde ilk editorlük deneyimini yaşayacak.

Karagöz ve Hacivat sahnede

Dedelerimiz nelere gülerdi? Eğer bu sorunun yanıtını çocuklarımıza vermek istiyorsak, bu oyun bence harika bir başlangıç olacaktır. Özellikle bu tip oyunları ve bu işe emek harcayan oyuncuları biz ailelerin desteklemesi lazım. Neden mi? Gölge oyunu gölgede kalmasın diye...
Geleneksel Karagöz oyunlarından biri olan “Balık” temel alınarak yeniden yazılan “Karagöz Balıkçı”, perdenin ünlü kahramanları Karagöz ve Hacivat’ı, bugünden de izler taşıyan renkli figürlerle birlikte çocuklarla buluşturuyor.
Özgür Atkın ve Ceren Hacımuratoğlu’nun birlikte yazdıkları oyunu Özgür Atkın yönetti. Oyuncular ise Can Alibeyoğlu, Özgür Atkın ve Uğur Dilbaz...
Oyun, İBB şehir Tiyatroları Gaziosmanpaşa Ferih Egemen Çocuk Sahnesi’nde 13-14, 20-21 Ocak tarihlerinde, saat 10:30 ve 13:30’da; 8-9, 15-16 Ocak tarihlerinde ise saat 11:00’de miniklerle buluşacak.
İBB şehir Tiyatroları Kağıthane Küçük Kemal Çocuk Sahnesi’nde ise 27-28 Ocak’ta saat 10:30 ve 13:30’ta sahnelenecek.
Yazının Devamını Oku

Eyvah yakalandık!

25 Aralık 2010
Ailelerin içine düşebileceği en zor durumlardan biri de yatak odasında çocuklarına yakalanmak...

Sevişirken çocuklarına yakalanan anne-babaların sayısı tahmin edilenden çok daha fazla. Peki, böyle bir durumda nasıl davranmak gerekiyor? İşte yanıtlar...

Çocuğun, gördüğü manzara karşısında yaşıyla doğru orantılı olarak birtakım yargılara kapılmasının normal olduğunu belirten Psikolog Serap Duygulu, konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
“Gördüğü manzara ve ilişkinin ne kadarını gördüğü çok önemli. Çocuk, özellikle de yaşı küçükse, ilk olarak düşündüğü şey anne ve babasının arasında bir şiddet yaşandığı yönün-
dedir ki, bundan ciddi olarak etkilenir. Özellikle ailede, cinsellik rahat konuşulan bir konu değilse ve çocuk bu konuda sorularına yanıt alamamışsa, karşı karşıya kaldığı durum onda sarsıcı bir etki yaratır.”

ÇOCUĞA NASIL BİR AÇIKLAMA YAPMALI

Yazının Devamını Oku

Disiplin nasıl olmalı

18 Aralık 2010
Kendi sınırlarını çizene kadar çocuğunuza sınır koymak sizin göreviniz. Çocuğun “hayır” kelimesi ile karşılaşması gelişmesinde etkili bir rol oynuyor. Ancak ret ya da yasakları dile getirirken onu küçük düşürmemek çok önemli.

Disiplin, çocuğun toplum içinde geçerli olan kuralları öğrenmesini, içinde yaşayacağı dış dünyaya uyumunu ve toplum tarafından onaylanan tutum ve davranışları içselleştirmesini, kendini denetleme olarak tanımlanan ahlak gelişimini sağlar. Uzman Psikolojik Danışman Meltem Canver Kozanoğlu’na disiplin nasıl olmalı, çocuğa nasıl sınır koymak gerekir diye sorduk.
KATI DE?YL KARARLI
OLUNMALI
Birçok ailede “disiplin” kavramı çocuklar ve anne-babalar için “cezalandırma” ile eşanlamlı olarak görülür. Disiplin yalnızca, yaramazlık yapan çocuğa uygulanacak kurallar dizisi değil, uygun verildiği takdirde davranışı yönlendirmeyi amaçlayan bir eğitimdir.  Ev içinde belirlenecek disiplin kuralları çocuğun dış dünyada da uyumunu sağlayıcı nitelikte olmalıdır.
Kuralları belirlerken çocuğun içinde bulunduğu yaş, bilişsel ve duygusal gelişimi mutlaka dikkate alınmalıdır.
Kurallar uygulanırken katı olunmamalı, ancak kararlı olunmalıdır. Oluşturulan kural o dönem içindeki çocuğun kaldırabileceğinin üstünde belirlenmiş ise kural yeniden düzenlenmelidir.
Kuralın yerleşmesi için çocuğa yardımcı ve yol gösterici olunmalıdır. Aynı zamanda çocuk, bu kurala uymadığı durumlarda karşılaşacağı yaptırımlardan haberdar edilmelidir.

Yazının Devamını Oku

Annemi İstiyorum’a müjde!

4 Aralık 2010
Alçakgönüllü ve samimi olmanın ne demek olduğunu bir kez daha öğrendim. Ve insanların bulundukları koltukta boşuna oturmadıklarını da. Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı tanıdıktan sonra... www.annemiistiyorum.com kampanyamızı anlatmak ve destek istemek için gittik Sağlık Bakanımıza.
Yıllardır çalışan, her türlü egolu ve dengesiz davranışı yaşamış ve halen de ara sıra yaşayan biri olarak o gün, tam da bize verilen saatte, bizi ceketinin önünü kapatmış ve gülümseyerek ayakta karşılayan bir bakan gördüm karşımda.
Yazdığımız mektubu satır satır okudu, söylediğimiz her sözü özenle dinledi, destekledi. “Bu konu önüme geldiğinde çok mutlu oldum, çünkü bu insanca ve son derece haklı bir talep ve olması da gerekir” dedi.
Kendisini en çok mutlu eden konuların “anne ve bebek” olduğunu söyledi. “Bu konudaki çalışmaları çok heyecanla, büyük bir istekle yapıyoruz. O kadar çok şeyi değiştirdik ki” dedi.
Doğal hayatın, karın, kışın ağır geçtiği şehirlerimizdeki anne adaylarını doğumdan önce alıp şehirlere, otellere getirip doğuma hazırladıklarını öğrendim ben o gün.
Anne ve bebek ölümleri oranında ne kadar gerilediğimizi ve Avrupa standartlarını yakaladığımızı da...
Bir şehirli ve çalışan anne için demiri, ilacı edinmek sorun değil belki ama o şartlara sahip olamayan annelerimizin artık “demir eksikliği” diye bir sorununun kalmadığını, hepsine destek olunduğunu da...
Sağlık Bakanımız, bize destek olabilmek için elinden geleni yapacak, konuyu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile görüşecek ve kanuna bu konuda madde eklenmesi için çalışacak.
O gün karşımda çok samimi, çok alçakgönüllü ve çok içten bir baba gördüm ben. Bir çocuk doktoru. Tam altı tane çocuğu var. Ve hem anneleri hem de bebekleri son derece önemsiyor.
O bizi destekledi, ben de o anda ona söylediğim gibi verdiğim sözü tekrarlıyorum: “Yanınızdayım, içinde anne, bebek, çocuk olan her şeyin arkasında, içinde ve yanınızda olacağım. Size tüm annelerimiz ve imza veren herkes adına sonsuz teşekkür ediyorum...”

Eşinizle tartışırken çocuklarınızı unutmayın

Evliliğiniz iyiye gitmiyor ve eşinizle aranızdaki küçük fikir ayrılıkları giderek birer buz dağına dönüşüyor. İkinizin sağlıklı bir iletişim kurması artık imkansız ama bir şekilde evliliğinizi sürdürmek zorunda hissediyorsunuz. Peki aranızdaki bu iletişimsizliğin çocuğunuzu nasıl etkilediğini biliyor musunuz?

Her ilişkide zaman zaman çatışmalar yaşanabilir. Bazen bu çatışmaların büyük kavgalara, geçimsizliğe dönüştüğü durumlar olur. Ciddi çatışmalar özellikle çocuklu ailelerde büyük endişeye yol açar. Eşiyle yaşadığı problemler yüzünden üzgün, kızgın, öfkeli ve gergin olan anne-baba, bir de bu problemlerin çocukları üzerindeki etkisini düşününce kendisini daha da çaresiz hissedebilir. Psikiyatrist Uzm. Dr. Muzaffer Uyar’a sorunlu evliliklerde arada kalan çocukları sorduk. İşte anlattıkları:

ÇOCUKLAR ÇATIŞMALARA NASIL TEPKİ VERİR?

Ebeveynler arasındaki çatışma, birkaç aylık bebeklerden ergenlere kadar her yaştaki çocuğu olumsuz etkiler. Ancak çocuklar gözlemledikleri çatışmalara beklenmedik ve farklı şekillerde tepkiler verebilirler. Çocuklar çapraz ateş altında genellikle ağlama, donakalma, kulaklarını kapatma, gergin yüz ifadesi, ortamı terk etme, tartışmaya müdahale etmek için yüksek sesle bağırma, ağlama gibi sözel ve araya girmeye çalışma, evin köşesinde bir yere çömelip kalma gibi dikkat çekebileceği olumsuz davranışsal tepkiler gösterebilirler.

SOSYAL VE DUYGUSAL SORUNLAR YAŞARLAR

Yapılan bir araştırmada, anne-babaları arasındaki çatışmaları gözlemlemiş olan çocuklar, çatışma sırasındaki duygularını genellikle üzüntü, öfke ya da korku olarak adlandırmışlardır. Gerçekten de üzüntü, korku, kaygı, depresyon, içine kapanıklık, öfke ve suçluluk duyguları hemen hemen birçok çocuğun aile içi geçimsizlik, çatışmalar, yolunda gitmeyen evlilikler içinde yaşadığı duygulardır.
Ebeveynler arasındaki çatışmalar, çocuğu duygusal olarak örselemektedir. Aile içi kavgalara, tartışmalara maruz kalan ve bunları gözlemleyen çocuklar, akran ilişkilerinde sorunlar yaşama, arkadaşlıklar kuramama, yeni ilişkiler başlatamama, disipline karşı çıkma, çevresine karşı ilgisizlik, aşırı duyarsızlaşma gibi sosyal ve duygusal problemler sergilemektedir.
Bu sonuçların yanı sıra akademik başarının düşmesi, dikkat dağınıklığı, konsantrasyon kaybı gibi bilişsel performansa yönelik problemleri de yaşayabilmektedirler.

Çocukların tartışmalardan en az zararla çıkmaları için neler yapılmalı?

* Tartışmaları mümkün olduğu kadar çocukların önünde yapmamaya özen göstermeli.
* Özellikle çocuklarla ilgili tartışmalar, onların önünde yapılmamalı. Çocukları en çok etkileyen tartışmalar, kendileri hakkında olanlardır.
* Tartışmaların çözüme yönelik ve uzlaşmacı olmasına özen gösterilmeli. Anne-baba arasındaki çatışmaların çözüme ulaşması, tartışmanın çocuk üzerindeki duygusal ve davranışsal etkilerini azaltmaktadır. Çatışmanın sıklığı ve düzeyi kadar, çatışmanın altında yatan nedenler de çocuk açısından önemlidir.
* Sözel olmayan öfke ifadelerinden kaçınmalı.
* Anne ve babalar aile içindeki rollerini aksatmamalı ve sorumluluklarını yerine getirmeli.
* Anne ve babalar çocuk yetiştirirken tutarlı ve kararlı olmaya özen göstermeli.
* Çocuğun duygusal gereksinimlerine karşı duyarlı olmaya özen gösterilmeli.

Hürriyet Çocuk Kulübü Gazetesi’nde bu hafta

Hürriyet Çocuk Kulübü Gazetesi’nde bu hafta, iyi ve kötü meleklerin sihirli bir dünyadaki eğlenceli maceralarını anlatan “Angel’s Friends”, merakla beklediğimiz “Çılgın Dostlar 3” filmi, Hollywood ünlülerinin çocuklarının giyim tarzları, sizlerden gelen on binlerce haber, şiir ve fotoğraf arasından seçtiklerimiz, yazı işleri toplantısı için gittiğimiz Bahçeşehir Koleji Florya İlköğretim Okulu’ndaki muhabirlerimizin çalışmaları, sporda en son gelişmeler, muhteşem moda önerileri, ayrıca rengarenk bilmece bulmaca sayfaları, kültür sanat etkinlikleri ve teknoloji ile ilgili en son gelişmeler var. Sakın kaçırmayın!

Çılgın Dostlar 3

Boog, Elliot ve ormandaki diğer arkadaşları yepyeni maceralarla geri döndüler! Boog, arkadaşları geziye çıkmak yerine ailelerini tercih edince hayal kırıklığına uğrar. Geziye tek başına çıkmaya karar veren Boog, bir sirk çemberinin tam ortasına düşer! Kendisine çok benzeyen bir ayıyla yer değiştirmek ve sirkte çalışan çekici bir Rus’a aşık olmak üzereyken, aslında ailesi ve arkadaşları arasında bir seçim yapmak zorunda olmadığını fark eder. Çocukların keyifle izleyeceği bu eğlenceli sinema filmi dün vizyona girdi. İyi seyirler...

Çocuklar eğlenerek öğrensin

Çocuklar için hem eğlenme hem de öğrenme zamanı! Edukids Eğitici Oyun Kartları, okul öncesi yaş grubundaki çocukların hem görsel hafıza, dikkat ve zihinsel gelişimine destek oluyor hem de eğlenceli zaman geçirmelerini sağlıyor.

Karagöz Balıkçı

Şehir Tiyatroları sahnesinde çocukların keyifle izleyeceği güzel bir gölge oyunu: “Karagöz Balıkçı”... Karagöz ve Hacivat’ın maceralarını anlatan oyun 4-5-11-12 Aralık’ta Gaziosmanpaşa Ferih Egemen Çocuk Tiyatrosu’nda, 16-17-23-24-30 Aralık’ta da Kağıthane Küçük Kemal Çocuk Tiyatrosu’nda sahnelenecek.
Yazının Devamını Oku

Çalışan annelerin en büyük derdi

27 Kasım 2010
Çok sıkıldım bu durumdan. Cidden. Bir çalışan anne olarak artık tepki göstermeye karar verdim. Eğer yanlış düşünüyorsam, lütfen çekinmeden “yapma Pınar, bu hatalı bir düşünce” deyin. Herkes sanıyor ki en büyük dertler evde olan, çalışmayan annelerin. Kendilerini yetersiz hissediyorlar, ev kadını olmaktan son derece rahatsız olanları da var.
Çeşitli ortamlarda “Siz ne yapıyorsunuz?” sorusuna yanıt verirken, çoğu “önceden şunu şunu yaptım ama şöyle oldu, sıkıldım” gibi sözlerle bir şey yapmış olduklarını ama şimdi çalışmadıklarını anlatıyor.
Genelde sıkılmış durumdalar. Sürekli “Bir şey yapsam ama ne yapsam?” sorusunun yanıtını da arıyorlar. Son derece saygı duyuyorum. Hak veriyorum...
Ancak...
Ya biz çalışan anneler? Bizi düşünen yok!
Bizler her sabah kuaförden fırlamış saçlarımızla, pür makyaj mutlu mutlu işe gidiyoruz, son derece de harca harca bitmez modunda kazanıyoruz, şahaneyiz, süperiz sanılıyor. Bizim derdimiz, sıkıntımız yok. Görüntü bu.
Olur mu öyle şey? Tabii ki var bizim de sorunlarımız...
Şimdi ilk sıkıntımı anlatıyorum: Okul yöneticilerinden artık çalışan anneleri de düşünmelerini istiyorum!
Öğretmenler Günü oluyor, veli toplantıları oluyor, şenlikler, kutlamalar oluyor. Ve tüm bunların kutlanma, yapılma, toplanma saatleri hafta içi sabah veya öğleden sonra oluyor.
Çalışan annenin tüm kutlama ve törenlere katılabilme ihtimali yok. İzin alan var, alamayan var. Yöneticisi anlayışlı olan var, olmayan var.
Peki çocuklar? Anneleri gelenlerle gelemeyenleri düşünelim.
Öğretmenler Günü kutlaması... Elinde hediyelerle, çiçeklerle çocuğunun yanında tüm öğretmenleri gezen veliler ve onların doğal olarak mutluluktan sırıtan çocuklarını düşünün.
Aynı gün o törende şiir okuyacak diğer bir çocuğun annesi ise izin alamadığı için orada değil. Bir de onu düşünün.
Şimdi çalışan annelerin çocuklarının bu durumu yaşamalarının sorumlusu kim? Bizlerin çalışıyor olması mı? Diğer annenin çalışmıyor olması mı? Yoksa bu tür etkinlikleri asla bir “aile etkinliği” havasına sokmak istemeyen okul yönetimleri mi?
“24 Kasım Öğretmenler Günü Kutlaması” başlığı altında o haftanın temasını “öğretmenlik” yaparsın.
Çocuklara anlatırsın, yazdırırsın, konuyu işlersin. Hiçbir veliden ve hiçbir öğrenciden “hediye” kabul etmediğin gibi “velileri” de işin içine sokmazsın. “Öğretmen ile çocuk” olayına yüklenirsin.
Ha canın çok kutlamak istiyorsa, illa ki bir şölen yapmak istiyorsan, bir cumartesi gününe “Öğretmenimi Seviyorum Partisi” organize edersin. Dersin ki “çocuğum anneni, babanı, kardeşini al gel ve Öğretmenler Günü’nü kutlayalım”...
O zaman olur biter bu iş. Ne öğrenci üzülür ne de çalışan anne...
Zaten yeterince vicdan azabı yaşıyoruz, bu öneri yerinde değil de ne? Sorarım okul yönetimleri size...
Not: Bu yazıyı yazdım, çünkü bu hafta çocuğunun şiir okuyacağı 24 Kasım törenine katılmak isteyen bir çalışan anne, müdürü “Ne biçim izin nedeni bu, ne saçma” diyerek kendisine izin vermediği için 14 yıldır çalıştığı bankadan hem de hiçbir hak talep etmediğine dair imza attırılarak istifa etti.
Çantasını aldı, özel çekmecesini bir poşete döküp törene gitti. Çocuğunu ağlaya ağlaya izledi. Ve okuduğu şiir sonrası yanına gelip “Niye ağlıyorsun anne?” diye soran oğluna “Çok duygulandım da ondan” dedi.

Spor yapan çocuklar okulda daha başarılı

Spor özünde sistem, disiplin, hedef ve başarı kombinasyonudur. Spor yapan çocuk ister istemez disiplinle sistemi uygulamaya, hedef koymaya ve başarmaya güdümlenir.

Spor Okulları Genel Koordinatörü Funda Öztürk Alban, sporun çocukların başarısındaki etkilerini şöyle anlatıyor:
Sporla enerjisini atan, sosyal bir gruba ait olan çocuğa, kazandığı başarı ve çevresinin desteği motivasyon kaynağı olur. Sağlığı, direnci, görüntüsü ve becerileri arkadaşları içinde de saygı uyandırır.
Spor yapan çocuk onaylanır, destek görür ve sevilir. Tüm bu pozitif katkılar çocuğun derslerdeki başarısını da pozitif yönde etkiler.

TAKIM SPORLARINA YÖNLENDİRİN

Ergenlikte veya ön ergenlik döneminde (9-12 yaş) enerjisini doğru kullanması, sosyal gelişimi ve özgüven duygusunun artması için her çocuğun özellikle takım sporlarına yönlendirilmesi gerekir.
Artan ders yükünü kaldırması, arkadaşlarıyla ödevlerini tartışması, çözümleri paylaşması, öğretmenleri tarafından desteklenmesi daha kolay olur.
Hayatındaki başarı hedeflerine koşarken sportif hedefleri ile ders başarısını paralel tutacağından ivmede paralel yükselir.

DAHA AZ HASTALANIR

Yapılan bir araştırmada, spor yapan ilköğretim öğrencilerinin zihinsel aktivitelerinin, yapmayan öğrencilere oranla daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir.
Spor yapan çocuk düzenli uyur, düzenli beslenir, direnci daha yüksek olacağından daha az hastalanır, böylece yaşam koşulları daha dengeli bir hale gelir. Bu da okul yaşamını daha kaliteli kılar ve okul başarısını olumlu yönde etkiler.
Çocuğunuzun sağlıklı büyümesi, gelişmesi ve derslerindeki başarısı için mutlaka bir spor branşında aktif olmasını sağlayın.
Her çocuğun severek yapabileceği bir spor mutlaka vardır. Ebeveyn olarak yapmamız gereken, onun bunu keşfetmesini sağlamak ve daima arkasında durmak olmalıdır.

Medrano Sirki İstanbul’da

Avrupa’yı dolaşıp yüz binlerce minikle buluşan Medrano Sirki, yarın İstanbul’da olacak! Bengal kaplanları, İspanyol gösteri atları, sevimli köpekler, yetenekli papağanlar, motor şovları, Robin Hood Show, jonklör, ikili trapez, tranbolin, denge ve palyaço gösterilerinin yer aldığı sirkte çok eğleneceksiniz...
Carrefour İçerenköy Alışveriş Merkezi

Eğlence başlıyor!

Çırağan Palace Kempinski’de yeni yıl eğlenceleri bu hafta sonu başlıyor! 28 Kasım, 5 Aralık, 12 Aralık ve 19 Aralık pazar günleri Boğaz’ın hemen kıyısındaki Laledan Restoran’da annelerle babalar brunch keyfi yaparken, ufaklıklar Çırağan şefleriyle Noel kurabiyeleri pişirecek. Kurabiyeler pişerken de önlüklerini istedikleri gibi boyayacaklar, oyun odasında eğlenceli oyunlar oynayıp sürpriz hediyeler alacaklar.
Bilgi için: 0 212 326 46 46

Yoga zamanı

Sakin ve huzurlu zamanlar geçirmek, negatifliklerden uzaklaşmak istiyorsanız, size güzel bir önerimiz var. Merih Kenet Yoga Stüdyosu’nda yoga terapisine ya da çocuğunuzla yoga derslerine katılabilirsiniz. Ne kadar keyifli ve huzurlu zaman geçirdiğinize siz bile şaşıracaksınız!
Tel: 0216 302 69 65
Yazının Devamını Oku