1 Mayıs’ta insanlık manzaraları

ÖMRÜM boyunca unutamayacağım anlardan biri, kulağımın dibindeki “Vın” sesidir. Bundan 36 yıl önce, 1 Mayıs 1977 törenlerinde, Taksim’deki katliama canlı olarak tanık oldum. Güle oynaya kutlamalar yapılırken silahlar patlamaya başlamıştı. O anda birinin, “Yere yatın” diye bağırdığını hatırlıyorum. Başımı eğdiğim anda kulağımın dibinden geçen kurşunun “Vın” diye sesini duymuştum.
Sonrası malum... Tam 37 ölü ve yüzlerce yaralıyla sona erdirilen bir işçi bayramı.
Geçtiğimiz haftalarda dünyanın önde gelen yaşayan filozof yazarlarından Umberto Eco, Türkiye’de ilginç değerlendirmeler yaptı. İtalyan yazar, dünyadaki insanların yüzde 50’sinin aptal olduğunu öne sürdü. Bu sözler toplantının atmosferinde şakayla karışık değerlendirildi, ama Eco’nun  gerçekten böyle düşündüğü kitaplarından anlaşılıyor. Bakın ne diyor ünlü yazar:
“İnsan kendine özgü şekilde olağandışı bir yaratıktır. Ateşi keşfetti, şehirler inşa etti, muhteşem şiirler yazdı, dünyaya çeşitli yorumlar getirdi, mitolojik imgeler yarattı. Ama aynı zamanda hemcinslerine savaş açmaktan, çevresini yok etmek gibi yanılgılara düşmekten bir türlü vazgeçmedi. Terazinin bir kefesine yüksek zihinsel meziyeti, öbür kefesine aptallığı koyduğunuzda neredeyse dengede kalır.”

Umudumuz gen bilimcilerde

TÜRKİYE toplumdaki bazı kesimlerin hırsı uğruna 1 Mayıs katliamını yaşadı. Bugün ise bazı kesimlerin hırsı uğruna, adaletsiz yargılama ve insanların haksız yere yıllardır hapislerde yattığı şüphesi kamuoyunun vicdanını sızlatıyor. Öyle ki, bu karmaşada belki 1 Mayıs katliamından sorumlu olanlar bile savunulmak zorunda kalınıyor.
Son zamanlarda yaşanan “Tek adam” kaygısı ise bir başka sıcak konu.
1 Mayıs Marşı’nda, “Vermeyin insana izin. İnsanı ezmesi için” çağrısı vardır. Belki bir gün bu da gerçekleşir. Ama önce genetik yapısından dolayı insanlığın hırslarının terbiye edilmesi gerekiyor.
Kim bilir belki gen bilimciler buna da çare bulur.

Kötülüklerin anası hırs

YAKLAŞIK 50-60 milyon kişinin öldüğü 2. Dünya Savaşı gibi geçmişte olup bitenleri tarihin karanlık sayfalarına bırakalım. Bugün hala kendi ülkemizde 30 yılda 40 bin kişinin ölümüne neden olan bir savaşın bitip bitmeyeceğini bilmiyoruz. Suriye’de her gün insanlar bombalanıyor, Afganistan’da, Boston’da, Prag’da öldüren öldürene. Bütün bunlara baktığımızda Umberto Eco’ya hak vermemek mümkün mü?
Yaşamı boyunca hırslarından arınmış kardeşçe insanlık için çaba harcamış artık olgunluk çağındaki bir bilge kişi, insan genetiğinin de bu sorunların çıkmasında rol oynadığını söylemişti.
İnsanların genlerinde yatan hırs kontrol alınamadığı zaman toplumlar baştan çıkıyor. Bilimsel araştırmalar insanlar arasındaki hırsların, kavgaların göçebe toplumdan yerleşik topluma geçip sınırlar çizildiği zaman başladığını gösteriyor.

Barselona’da var bizde neden yok

GEÇEN haftaki yazılarımdan birinde Barselona’nın balık pazarına turist aktığını, bizde de öyle cazibe merkezleri yaratılabileceğini belirtmiştim. Bir okurum H. Oğuz Esen bana destek vererek izlenimlerini ve gönderdiği bazı fotoları paylaşmış. Bakın neler demiş Oğuz Bey: “Kruvaziyerle ilgili yazınızı ilgiyle okudum. Çok haklısınız ve Ekrem Demirtaş’ın bu konuda yaptıkları yadsınamaz. Ben de bir gemi seyyahı olarak, geçen sene Carnival Breeze gemisiyle gittiğim Barselona’daki balık pazarını görünce gerçekten çok imrenmiştim ve bizde niye düşünülmüyor diye üzülmüştüm. Hiç olmazsa örnekleri var, niye ilgililer gezip bunlardan ilham almıyorlar. Mesela bana göre doğru dürüst çalıştırılmayan Konak Pier, Barselona hatta Madrid’deki bu kapalı pazarlar (Mercado) gibi düzenlemek için ideal alan. Düşünsenize; bir yanda taze balık, sebze ve et ürünleri, diğer yanda aperatiflerle ayakta tadına bakılan ve hem göze hem damağa hitap eden ürünlerimiz, mezelerimiz...

Turistler için de bizim için de muhteşem bir yer olur. Turistlere yeni bir ilgi alanı yaratmış oluruz. Bilgilenmek isteyenlere resimlerini de ekliyorum. Sağlıcakla kalın.”