Züğürt trilyoner

BAŞLIĞI okuyunca, bir Türk filminden sözedeceğimi düşünmeyin.

Konumuz odacı, kapıcı, hamal, amele, bulaşıkçı, şoför gibi kişiler adına şirket kurup, trilyonlarca lira dolandıranlar da değil.

Konumuz, trilyonluk şirketin ortağı olan, şirketinin kasasında ve bankasında yüklü parası bulunan ancak bu paraya dokunamayan, şirketinden para çekemeyen, iyi niyetli iş adamıyla ilgili... Yalnız, bunların sayısı 1 ya da 5-10 değil, binlerce...

YEMEDEN İÇMEDEN YAŞAMAK

İNTES (Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası) Başkanı Şükrü Koçoğlu
’da bu konuda dertli olanlardan biri. Koçoğlu, önce Orhan Veli’nin, aşağıdaki şiirini okudu.

"Bedava yaşıyoruz, bedava;

Hava bedava, bulut bedava;

Dere tepe bedava;

Yağmur çamur bedava;

Otomobillerin dışı,

Sinemaların kapısı,

Camekanlar bedava;

Bedava yaşıyoruz, bedava..."

Ardından başladı konuyu anlatmaya.

"Taahhüt şeklinde inşaat yapanlar da aynen Orhan Veli’nin şiirindeki gibi oldu.

Paramız var ama paraya dokunmamız yasak. Sadece seyredebiliyoruz o kadar... Bir inşaat 5 yıl sürüyorsa 5 yıl, 10 yıl sürüyorsa 10 yıl boyunca, milyonlarca YTL kazansak bile şirketimizden örneğin 200 bin YTL para çekemiyoruz..."

VARLIK İÇİNDE YOKLUK

İsterseniz bundan sonrasını da biz açıklayalım; örtülü kazanç, diye bir yasa maddesi var. Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu’nda adı biraz değişti. "Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç" oldu ama olayın özü değişmedi. Örneğin 20 milyon YTL’lik bir inşaat işini 10 yılda yapan inşaat şirketi, her hakedişi aldığında, içinde maliyetin de yer aldığı brüt ödemenin yüzde 5’i vergi olarak peşin peşin kesiliyor. Ancak, inşaatçı bu 10 yıl boyunca şirketinden, kára mahsuben örneğin 200 bin ya da 300 bin YTL para çekemiyor.

İnşaatçı 10 yıl bekleyecek, inşaat bitecek, kazancını beyan edecek ve ondan sonra para çekebilecek. Bu 10 yıl boyunca da adeta yemeden-içmeden yaşamış olacak.

Olay gerçekten çok ilginç. Halk arasında kullanılan, "Varlık içinde yokluk" diye bir söz var. İşte öyle bir şey. Bu arada "naylon fatura" bulup, şirketten para çekme de naylon fatura olayını artırıyor.

Peki... "İstenen ne?" diye merak edenler için, onu da açıklayalım.

İnşaatçılara ödenen istihkaktan (hakedişten), "yüzde 5 gelir vergisi kesintisi" yapılıyor. İnşaatçı, bu yüzde 5 vergiye isabet eden tutar kadar şirketten para çekebilirse, sorun çözümlenecek.

KESİNTİ ORANI DA YANLIŞ

- Kurumlar Vergisi oranı yüzde 46 iken, inşaatçının (içinde maliyetlerinde olduğu) brüt gelirinden yüzde 5,
yani kurumlar vergisi oranının 1/9’u kadar stopaj yapılıyordu.

- Kurumlar Vergisi 30 oldu yine yüzde 5 (vergi oranının 1/6’sı) stopaj yapıldı.

- 1 Ocak 2006’dan itibaren Kurumlar Vergisi yüzde 20’ye indi o da ne? İnşaatçının brüt gelirinden yine yüzde 5 (vergi oranının 1/4’ü) stopaj yapılıyor.

Burada yüzde 5’lik stopaj oranında bir yanlışlık var. 10 yaşındaki çocuğa sorun. O bile buradaki yanlışı bulur. Stopajın yüzde 3’e inmesi, en makul çözüm...

KDV kesintisi düşürüldü

DAHA önce bu köşede; bazı kurum ve kuruluşlara karşı üstlenilen inşaat işlerinde, KDV tevkifatının 1/3’ten, 1/6’ya indirilmesini önermiştik.

11 Temmuz tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 99 No.lu KDV Genel Tebliği ile 14 Temmuz 2006 tarihinden itibaren, tevkifat (kesinti) oranı, 1/6’ya düşürüldü. Bazılarında da sıfırlandı.

Tebliğde ayrıca, 30 Nisan 2006 (bu tarih dahil) tarihinden önce ihalesi tamamlanan yapım işlerine ait olup, 11 Temmuz 2006’dan sonra düzenlenecek faturalarda gösterilen KDV tutarının, tevkifata tabi tutulmayacağı belirtiliyor. Bu açıklama (ileride değiştirilmezse), 30 Nisan 2006 öncesi ihalesi tamamlanan ve 11.7.2006’dan sonra düzenlenen faturalarda, KDV tevkifatı yapılmayacağı anlamına geliyor.
Yazarın Tüm Yazıları