Zayıf kadının iktidarı

Tebrik ediyorum arkadaşı. Tatile gidiyorum ya, ‘‘Bikiniyi nasıl giyeceğim? Ben nasıl kilo vereceğim?

Çok mu kalınım, çok mu şişmanım?’’ sorunsalıyla başa çıkmaya çalışırken bu yazı geldi önüme. Şapka çıkardım. O kadar doğru ki. Olursa bu kadar olur. Ayşe Tekin'in bütün tespitlerine katılıyorum. Ve bu ‘‘Zayıflık iktidarı’’ denilen 21. Yüzyıl ideolojisinin, bütün kadınların sorunu olduğunu düşünüyorum. Zayıfıyla, şişmanıyla, balık etiyle... Kim olursa olsun, bu sendromdan geçmeyen bir kadın düşünemiyorum. Varsa da istisnadır.

* * *

Kilolarımla alıp veremediğim var.

Kelimenin tam anlamıyla hem de...

Zamanında almışım, şimdi veremiyorum.

Bilemezdim ki, ‘‘zayıf olmamanın’’ bu kadar herşeye engel olacağını. Dikkat edin! ‘‘Şişman olmanın’’ demiyorum. Zayıf olmamak şu anda çok büyük bir ayıp bir kadın için. Bir tarafınızdan kemikler çıkmıyorsa, asla ‘‘hoş kadın’’ sıfatını elde edemezsiniz. Normal olmak falan yetmez. Hep daha zayıf olmanız gerekir. 21. yüzyılda gözler kemik görmek ister, ete kattiyetle tahammül yoktur. Bir çeşit ‘‘köylülüğü’’ çağrıştırdığı için midir nedir, biraz etli butluysanız vay halinize! Bütün güzel şeyler, size dar gelecek şekilde yapılmıştır. Ee dolayısıyla dünyayı size dar etmişlerdir. 42 bedenin üstündeki bir kadının şık giyinmesine imkan yoktur. Çünkü güzel bir kıyafetin o bedenden büyüğü yoktur:

‘‘Maalesef hanımefendi, en büyük beden bu!’’

Reklamlarda, dergilerde, televizyonlarda hep sıska kadınların güzelliğine düzülen methiyeleri duyarsınız. ‘‘Yahu nesi güzel?’’ demeye cüret ederseniz, etrafınızdakiler kıskandığınızı sanır: ‘‘Onunki gibi minik bir popon olmadığı için kadını çekemiyorsun!’’

Yanınızdaki erkekler şişman kadınlar çıkınca televizyona ‘‘Ohaaa!’’ derler, ‘‘Ohaaa! Manda gibi vallaha!’’ Bu diyalogtan siz, anlamanız gerekeni anlamışsınızdır, acilen diyete girmeye and içersiniz.

‘‘Etin, kemiğe yakını makbuldur’’ tezini eşin dostun içinde söyleyecek kadar ileri giden bir adama neden tahammül ettiğinizi de düşünürsünüz, ama sizin de umrunuzda olan zayıflamaktır, daha çok zayıflamak!

Karısını aldatan bir adam için ‘‘İyi ama karısı şişmandı’’ diyen sevgilinize gözlerinizi en anlamlı haliyle kısar ve bakarsınız, o ise hala söylediğinin arkasında durmaktadır. Sonra kilolarıyla mutlu yaşayan kadınlar diye gösterilenlere bakarsınız... O kadar uzun süredir kadınlık gururları yerle bir edilmiştir ki, artık bozulacak ya da kavga edecek halleri kalmamıştır. Yalandır yani bedenleriyle barışık oldukları. Zayıflık iktidarına düpedüz teslim olmuşlardır. ‘‘Şişman ama mutlu’’ kadınları olur da, kiloları ve yeni kıyafetler konusunda azıcık konuşturabilirseniz, bakın nasıl da gözleri dolar ve keyifleri kaçar.

Bu aptal bir masaldır.

Bu baskı altında kilolarla mutlu falan yaşanmaz!

Mutlaka bir alıp veremedikleri vardır...

Mıy mıy yemek yiyen kadınlara özenerek bakarlar.

İştahlarına engel olsun diye boğazlarına ayva tıkmayı bile düşünürler.

En yakınlarımız bile bu sinsi düşmanla yatağa girerler. Babalar ve anneler dahi, kızlarınının ileride şişman olap iyi koca bulamayacağı korkusuyla çocukluklarından başlayarak ‘‘Yeme yoksa markette gördüğümüz teyze gibi olursun!’’ diye korkuturlar.

Çirkin veya şişmansanız işvereniniz de bu durumdan hoşnut değildir.

Ne de ‘‘Ona ne ki benim bedenimden’’ diyeceğiniz kişiler.

‘‘Sizleri hayatımızda istemiyoruz, sizin nefes alıp verme sesinizi ya da ter kokunuzu duymak istemiyoruz. Çirkin suratınızı, dökük saçlarınızı ve olduğunuzu tahmin ettiğimiz selülitlerinizi yakınımızda istemiyoruz’’

Böyle olmayanlara övgü yağdırarak bunu demek isterler aslında.

Mutlaka, hoş, dinamik, hareketli ve formda olmalısınız.

Gergin kalçalarınız, dümdüz karnınız, tas gibi göğüsleriniz yoksa...

Ortalıkta dolaşmayın.

Gidin evinizde oturun.

Sizinle tanışan erkekler, nezaketlerinden sizin kilonuzu dile getirmezler ama binbir abuk bahaneyle sizi terkederler, bir daha da aramazlar. Bu, balık eti (ton ya da orkinos esprisi yapılır!) kadınların çok iyi bildiği bir numaradır.

Filmlerde yataktan sere serpe kalkan bedeninden hiç utanmayan kadınların kıskanır durursunuz. Karanlıkta sevişmekten sıkmışsınızdır ama kendinizi başkalarının görmeye tahammül edemediği gözlerle görmeye siz de cesaret edemezsiniz. Her banyoda zayıflayacağım sözleri verip, her mis gibi kokan yemekle bu sözünüzü unutursunuz. Şişman kategorisine bile girmiyorken, hayatınızda bu salak kilo konusunun neden bu kadar yer işgal ettiğini anlamazsınız. Altı üstü 5-6 kilo için yazdığınız onca satırı, yemediğiniz onca yemeği, döktüğünüz onca gözyaşını düşünürsünüz. Veremediğiniz her kilo için kendinize küfredersiniz. Sonunda da pes eder, zayıflık iktidarının hafif ama kocaman gücü karşısında küçülebildiğiniz kadar küçülür, eğilir ve selam durursunuz...
Yazarın Tüm Yazıları