Oysa ben hem
İstanbul İl Seçim Kurulu'na hem de
YSK'ya bu konuda başvuruda bulundum. Ancak hiçbir yanıt alamadım. Dilekçelerime -biri hariç- cevap verilmemesi üzerine de
TBMM Dilekçe Komisyonu'na ve
Cumhurbaşkanlığı'na şikáyette bulundum.
TBMM Dilekçe Komisyonu'ndan gelen cevap yazısının bir bölümünde,
YSK tarafından verilen yanıtta şöyle bir ifade kullanılmaktadır:
‘‘... duyarlı ve ilgili bir seçmen niteliğine haiz dilekçenin 2.8.2002 günlü yazısına yanıt verilmiş olmakla beraber, kendisi ile ilgili olmayan konular için devamlı müracaat ettiği ve aynı mahiyette taleplerde bulunduğu, yasal dayanağı bulunmayan başvuruların kabulünün incelenmesinin mümkün olmadığı...’’.
Yani bu cevaba göre benim
DEHAP ve
Siirt seçimleri ile ilgili olarak yazdığım itiraz, vatandaşı ilgilendirmemektedir; dolayısıyla itiraz hakkım yoktur. Oysa
Siirt seçimlerinden sonra ülkemde
başbakan değişmiştir ve bu beni ilgilendirir.
Ayrıca
YSK, Çorum'da Mart 2003'te yapılan belediye meclisi seçimlerine
DEHAP'ın katılmasını, kuruluşunu tamamlamadığı gerekçesiyle kabul etmeyerek zaten, 2002 seçimlerinin yok hükmünde olduğunu kabul etmiştir. Daha da vahimi
YSK, 25.6.2003'te
Resmi Gazete'de yayınlanan kararıyla da, geçmiş seçimlerin, kanunların bazı maddelerinin uygulanmasına izin vermeyerek yapıldığını kabul etmiştir.
YSK bu kararında,
‘‘298 sayılı kanunun 5. maddesinde, 3959 sayılı kanunla yapılan değişikliğin dikkate alınmamasına’’ karar vermiştir. Dilerim, işlerine geldiği için sadece
YAŞ kararlarını tartışanlar,
YSK kararlarını da tartışacak cesareti bulurlar.
Tunca AYKUT Meksika’da Atatürk heykeli
TİSK, Cumhuriyet'in 80. yılı dolayısıyla bir heykel yaptırmış; 29 Ekim'de
Mexico City'de açılacakmış.
Türkiye'nin bir tezatlar ülkesi olduğunu biliyoruz. Bu kadarı da aklımıza gelmezdi.
Herhalde diyorum;
Türkiye onun büst ve heykelleriyle doldu ki, yenisini koymaya yer yok! Onun içindir ki
Mexico'da yer buldular.
80 yıl içinde
Atatürk'ün kurmuş olduğu
Cumhuriyet'i her geçen gün biraz daha yıpratırken, ilkelerini hiçe sayarken, ilk aklımıza gelen geriye dönüş yerine heykelini dikmek...
TİSK Başkanı, bir toplantı için gittiği
Mexico'da dünyaca ünlü liderlerin heykellerinin sergilendiğini görünce, hemen bu işe girişmiş. İyi güzel de 80 yıldır ülkenin her tarafına diktiğimiz heykel ve büstlerle bir yere varamayacağımızı neden kavrayamıyoruz? Bir yandan heykeller, büstler dikerken, diğer yandan
‘‘Mustafa Kemal Atatürk, 20. yüzyılın en önemli devlet adamlarından biri’’ diyerek de durmadan söyler durur ve yazarız. İcraat? Maalesef yok!
Yıllar birbirini kovaladıkça ne O'nun ismini anarız, ne de ilkelerini harekete geçirmek için gayret sarf ederiz. Buna mukabil
Atatürk'ün büyüklüğünü, nasıl bir devlet adamı olduğunu yabancıların ağzından duyarız o kadar... Madem ki,
Mustafa Kemal 20. yüzyılın büyük devlet adamı, neden biz ona sahip çıkmayız da başkaları sahip çıkar?.. Yabancılar takdir ediyor, bizler ise heykelini dikip ona karşı görevimizi yerine getirmiş oluyoruz! Bu mudur
Atatürkçülük? Bu mudur O'nun ilkelerine sahip çıkarak, ülkesini çağın devletleri yanına götürmek?
Bu mudur, O'nun
Cumhuriyet'ini korumak?
Bırakalım artık bunları da sadede gelelim. Yeniden
Atatürkçülüğü gerçekten inanarak öğrenmeye ve her şeyden önce tatbik etmeye başlayalım.
Dr. Yüksel CAVLAK ALMANYA Sabıka kayıtları neden silinmiyor
ANKARA'dan
R.B. adlı okurumuz sicil kaydı için hükümete bir öneride bulunuyor: ‘‘Polis'te bulunan parmak izi suç sicil kayıtlarımız maalesef silinmiyor. Şüphe, iddia, asıl suçlunun veya olay yerinin tesadüfen yanında bulunulması veya vuku bulan herhangi bir olaydan dolayı diğer zanlılarla tesadüfen gözaltına alınmak gibi nedenlerle defalarca parmak iziniz alınabiliyor. Beraat, takipsizlik ve benzeri suçluluğu ortadan kaldıran kararlar bile alınsa sicil kayıtlarınız silinmiyor. Bu kayıtlar resmi dairelerde karşınıza çıkabiliyor. İş ve aile yaşamınız etkilenebiliyor. Yetkililere yazdığımız dilekçelere aldığımız cevap ‘Yönetmelik böyle; yönetmelikle ilgili çalışmalarımız devam etmektedir.' oluyor. Acaba bu haksız uygulama ile ilgili bir değişiklik düşünülüyor mu?’’
Ya savunmamız
HÜKÜMETİN sessiz sedasız geçirdiği uyum yasaları (teslimiyet yasaları) ile beraber
MGK resmen tasfiye edildi. Ama kimseden bir ses yok. Bu arada yıllardır
MGK bünyesinde çalışan son derece kritik masalar kapatıldı. Bunlar, 'Topyekûn Sivil Savunma Hizmetleri Daire Başkanlığı', 'Toplumla İlişkiler Daire Başkanlığı' ve 'Bilgi Toplama Araştırma ve Değerlendirme Daire Başkanlığı'dır.
Bu çalışma masaları ülkenin güvenliği için olmazsa olmaz kurumlardır ve bunların kapatılması ve yerlerini tutacak çalışma masalarının kurulmaması milli savunmamızı zafiyete uğratacaktır.
Ne o, yoksa artık
Türkiye'yi savunmayı terk mi ettik. Konu hakkında bütün yetkililer duvar, hiç ses seda yok. Yeter artık neler oluyor?
Serdar KURU MESAJ
ÇORLU'dan bir grup veli sesleniyor:
‘‘
Trakya Sanayiciler Derneği Başkanı
Ender Öner'in, yaklaşık 7 ay önce 8 yıllık bir ilköğretim okulu yaptıracağı sözünü bütün yerel gazetelerde okumuştuk. Ama o günden bugüne hiçbir girişim olmadı. Üstelik Milli Eğitim Müdürlüğü de istedikleri arsayı veririz derken... Nüfusu son araştırmalara göre 200 bine dayanan
Çorlu'nun, 400'e yakın derslik ihtiyacı olduğu söylenirken, okul sözü verilip de yapılmaması duygu sömürüsü değil de nedir?’’