Yoksa ben eğreti gelin miyim

Sevgili Güzin Abla; öncelikle bizlere böyle bir sayfa ayırdığın için çok teşekkür ederim.

2 yıl süren bir ilişkim oldu; gayet mutluyduk ta ki iş evlenmeye gelene kadar. Bu 2 yıl içinde bu insana neler öğrettim, tahmin bile edemezsin? İşte bunun için eğreti gelin miyim diye soruyorum kendime. Üstelik evlenme ümidiyle her şeyimi ona verdim; 2 yılın sonunda duyduğum cevap ise "Babam istemiyor bu iş olamaz"dı. Ben yine de pes etmedim, tek başıma savaştım; bütün cesaretimi toplayıp babasını aradım. Ama "Bu bizim iç meselemiz, sen kimsin neden karışıyorsun" dedi bana. Böyle bir cevabı duymaktansa ölmeyi tercih ederdim. Beni istememe nedenleri daha da acı; ben Doğuluyum onlar ise Batılı. Beni bir kere bile görmeden hakkımda neden fikir yürüttüler?

Size asıl sormak istediğim; bu durumda suçlu kim? Ailesini aşıp geçmek istemeyen sevdiğim mi? Beni görmeden hüküm veren babası mı? Yoksa ben miyim? Benim tek suçum sevmek ve güvenmek. Ona "Baban istemesin, biz birlikte yaşamımızı kuralım" dedim; kabul etmedi. "Bizi rahat bırakmazlar, pişman oluruz" dedi. Yalan değil, mutlaka bizi huzursuz etmek için bir şeyler yapardı. Çünkü ben babasını aradıktan sonra ev numarası da dahil bütün numaralarını değiştirdi. Yine de sevdiğimin o evde mutlu olmadığını biliyorum. Bense yeni bir hayat kuramıyorum. Buradan bir kez daha ailelere sesleniyorum: Çocuklarının evleneceği insana karışmasınlar. Şimdi sevdiğim yeni bir hayat kursa, evlense, ne kadar mutlu olur? Aklı bende kalmayacak mı? Bir insanın ahını alıp da mutlu bir hayat kurulur mu? Bana bir suçlu gösterin lütfen ben de suçlu bu deyip, hayatıma devam etmeye çalışayım. Çalışayım diyorum çünkü yapamıyorum. Nişanlı ya da evlenen birini görsem hemen gözlerim doluyor; biz de böyle olabilirdik diye düşünüyorum. Ve buradan ona sesleniyorum: Ne olursa olsun hálá sevgim ilk günkü gibi, hiç değişmedi değişmeyecek de...

RUMUZ: SENDEN BAŞKA

Sevgili kızım, önce bilmeyenler için açıklamak istiyorum, "eğreti gelin" ne demek diye... Osmanlı’da delikanlıların ilk cinsel deneyimlerini yaşamaları için eve getirilen ve bir süre bu delikanlı ile yaşamasına izin verilen kadınlara eğreti gelin denirdi. Anadolu’da da bu eski adete göre, toprak sahipleri evin genç delikanlısına aşkı, sevişmeyi öğretmesi için dul ya da boşanmış bir kadını parayla tutuyorlardı. Atıf Yılmaz’ın yönetiminde, Nurgül Yeşilçay’ın başarılı oyunculuğuyla anılarda yer eden aynı isimli filmi izlemedinizse, bulup izleyin derim.

Kızım senin için ise gerçekten üzüldüm, böyle pasif, kişiliksiz, kendi fikri olmayan, ailesinin aşırı etkisi altında kalan gençlere çok kızıyorum. Seninki de bunlardan biri ve aklının başına gelmesini de beklemiyorum. Sevdiğin için ona toz kondurmuyor, daha çok babasına yükleniyorsun belki ama, bence suçlanması gereken, ailesini, babasını ikna etmeyi bilmeyen, sevgisini savunmayı beceremeyen o delikanlı. Ondan sana hayır geleceğini hiç sanmıyorum.

Askerden dönünce anladım ki duygularım değişmiş

Sevgili ablacığım, askere gitmeden önce ailemin de beğendiği bir genç kızla nişanlanmıştım. Ailem onunla evlenmemi çok istiyordu. Zaten ben de onu beğeniyor, hatta sevdiğimi sanıyordum. Ancak 18 aylık askerlik sonunda kasabama geri döndüğümde, bir de baktım ki, nişanlıma karşı duygularım değişmiş. Ayrıyken onunla mektuplaşıp, telefonlaştığımız halde onunla karşılaştıktan sonra o eski büyünün yok olduğunu hissettim. Ona yaklaşmak, onu görmek, onunla konuşmaktan eskisi gibi haz alamaz oldum. Bu durumda onunla evlenmem doğru olur mu? Şimdi ne yapmam gerektiğini bilemiyorum. Ona duygularımı anlatıp, açıkça konuşmalı mıyım? Yoksa ondan uzak durup, ilgisizliğimle ona durumu hissettirmeli miyim? Bu arada tabii aileleri de kırmamak söz konusu.

RUMUZ: ASKERLİK DÖNÜŞÜ


Demek ki, onu gerçekten sevmemişsin oğlum. Ama sanırım seni daha önce nişanlına karşı yönlendirmiş, beynini yıkamışlar. Gerçekten onu sevip sevmediğini anlamana izin vermemişler. Bu da bir duygusal baskı örneği işte... Bence onunla açık açık konuşmalısın. Önemli olan ikinizin duyguları. O genç kızı da, mümkün olduğu kadar kırmadan, üzmeden bu işi başarmalısın.

Önce sana zaman tanımasını, sendeki bu duygusal değişikliği anlayabilmen için seni biraz yalnız bırakmasını iste ondan. Pat diye "Senden soğudum, sevmiyorum, bu yüzden nişanı atalım" deme sakın. Ona sendeki değişikliğin ayrılıktan ve yaşadığın zor dönemden kaynaklanmış olabileceğini, bir süre kendini dinlemek istediğini söyleyebilirsin. Gerçekten de kendini dinle ve karar ver. Bu süre içinde ailelere bir şey belli etme. Daha sonra dürüstçe duygularını açıklarsın. Ama durumu gizler, uzatır, ondan kaçarsan, herkes çok daha farklı düşünür, o genç kız da çok acı çeker. Belki de zamanla ona yeniden ısınabilirsin.

Dolapları boşaltıp, ihtiyaç dışı eşyalarınızı verme zamanı

Evinizdeki fazla mobilyaları, kullanmadığınız kıyafetleri, kitapları ve daha pek çok eşyayı verebileceğiniz adresleri merak ediyor musunuz? Özellikle bu günlerde, kışlık yazlık çıkarma, değiştirme döneminde, artık ihtiyaç duymadığınız kıyafetleri verecek yer arıyorsunuz eminim. Sevgili arkadaşım Ayşe T. bu çok yararlı bilgileri yollamış, sağ olsun. "Artık ihtiyacınız olmayan eşyalara belki de çok ihtiyacı olanları unutmayın; bu telefon numaralarını tanıdıklarınıza da verin lütfen.

1. TOÇEV: (0212) 280 25 11

2. Acil İhtiyaç Projesi Vakfı: (0212) 491 06 61 - 534 33 82

3. Çocuk Esirgeme Kurumu: (0312) 310 24 60

4. KADEV (Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı) Beyoğlu’ndaki vakıf binasının hemen alt katında Nahil tabelalı dükkanda ikinci el eşyalar satılıyor. (0212) 292 26 72

6. Taksim Gençlik ve Çocuk Evi. 13 - 18 yaşlarındaki kız çocuklarının sığınma evi. Her şeye ihtiyaçları var.

(0212) 251 28 18

7. Beyoğlu Sosyal Yardım Mağazası (0212) 251 83 44 no’lu telefonu arayıp adresinizi söylediğinizde bir gün sonra evinizden gelip alıyor, ihtiyaç sahiplerine dağıtıyorlar.

8. Umut Çocukları Derneği ev eşyalarını da kabul ediyor. (0212) 297 61 05 - 297 61 06

9. Toplum gönülleri Vakfı’nın mağazasına satılmak üzere her şeyi hediye edebilirsiniz. www.tog.org.tr

10. Bir öğretmenin çağrısına da kulak verebilirsiniz: "Trabzon’a bağlı Düzkoy Çayırbağı İlköğretim okulu öğretmeniyim. 600 civarında öğrencimiz zor şartlarda eğitim görüyor. Yardımcı olabilirseniz seviniriz." mesutmevlude@mynet.com
Yazarın Tüm Yazıları