Yıl 2010, Bizim Aile yine kurtuldu

NE zaman televizyonda denk gelsem “Allaaaaaaaaah! Hem güleceğim hem ağlayacağım. Manyak gibi bir şey olacağım, ne güzel, ne güzel!” kontenjanından daha önce hiç seyretmemişim gibi aşkla seyrettiğim bir filmdir “Bizim Aile”.

Haberin Devamı

Şimdi yazıya oturmuşken başlasa, işi gücü bırakıp yine seyrederim, yine seyrederim, yine seyrederim!

Şu sıralar çok ihtiyacımız olan, kolektif hafızamızın sımsıcak duygularını harmanlamış şahane, biricik, güzeller güzeli bir Ertem Eğilmez yapımı.


Kadro “Keşke şu anda burada olsalar da boyunlarına bir sarılsam, bırakmasam” dedirtecek türdendir: Münir Özkul, Adile Naşit, Halit Akçatepe, Tarık Akan, Itır Esen, Şener Şen, Ayşen Gruda... Vay, vay, vay!

Aramızda uzaydan gelenler dışında seyretmeyen, hatırlamayan yoktur herhalde “Bizim Aile”yi.

* * *

Filmin en vurucu, seyredenlere “Getirin kâğıt mendili, göz pınarlarındaki yaşlar bendine sığmıyor artık” dedirten sahnesi, ailenin evi boşaltması gereken sahnedir.

Itır Esen’in (Bu durumda Alev oluyor) fabrikatör babası, rızası olmadan züğürdün tekiyle, yani Tarık Akan’la (Her zamanki gibi Ferit!) evlenen kızını ve aslında yanında çalışan dürüst ve onurlu usta rolündeki Münir Özkul’u (Ah be Yaşar Usta!) ve durmadan yanaklarından öpülesi Adile Naşit’i (Melek Annemiz) kapının önüne koyar.

Tüm aile evin bahçesinde sabahlar.

Piknik tüpte çay demlenir, Melek Hanım bulur buluşturur bir kahvaltı ayarlar, aile kış günü kapı önüne konmuş olsa da bu durumdan da bir neşe yaratır.

Kahrolsun Alev’in babası ve işbirlikçisi kahpe kader, yaşasın aile boyu dayanışma!

Şişli Kervan Sineması’nın yazlık bahçesinin Fabrikatör Saim Bey perdede belirdiğinde “Puuu sana!” diye inlediğine şahitlik etmişliğim vardır; hey gidi günler.

* * *

Filmin havasına girmişken çok sıkıcı gelecek ama izninizle günümüze ışınlanalım.

Dün sabah CNN Türk’te “Bizim Aile”nin malum sahnesinin 2010 modeli belirdi.

Abartmıyorum.

Bir aile, evin bahçesinde, eşyaları fona, somunları yer sofrasına yığmış vaziyette durmakta.

Yaman ailesi, 250 TL’lik kirayı ödeyemediği için, bayramın ikinci günü kapı önüne konmuş İstanbul’da.

Baba hasta ve yaşlı. 38 yaşındaki ağabey belindeki hastalıktan mustarip, çalışamıyor. 9 yaşındaki küçük kardeşi okula başlayıp
başlayamayacağını bilmiyor. Ev yok, para yok. Anne, komşuların yardımıyla tencere kaynatma derdinde.

Dramatik tablo yaratmaya çalışmıyorum, gerçek hayat bu. İngilizce de yazabilirim istiyorsanız: “This is real life!”

* * *

CNN Türk’ün haberi üzerine İstanbul Valiliği ve Şişli Belediye Başkanlığı ve seyreden “hayırsever vatandaşlar” hemen devreye girmiş.
Bayram günü 250 liralık kirayı ödeyemediği için sokağa atılan aile, CNN Türk’ün haberi sayesinde sorunları aşmış.

Bu durumdaki tek aile Yamanlar değil elbette. Ayrı kanal açsan yetmez ama “Bizim Aile” kurtulmuş işte 2010 versiyonunda da hikâyenin.
Aile reisi uzatılan mikrofona “Bizi insan içine katıyorlar, Allah razı olsun” derken Yaşar Usta’yı gördüm sanki, hafiften bir dudak titremesi, göz dolması...

Yıl 2010, “Bizim Aile” yine kurtuldu; memleketten umudu kesmemek lazım.

Başka memleket mi var zaten?

Yazarın Tüm Yazıları