Yeter! Söz Milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Cilvegözü'ndeki 'kota' oyunları

Dubai'den bir yıl içinde 800-900 TIR kumaş nasıl yurda girdi?

İŞADAMI Kemal Şahin, Çorlu-Çerkezköy ve Lüleburgaz aksında bulunan 300'e yakın tekstil fabrikasının, Almanya'nın 'Ruhr Kömür Havzası'nda olduğu gibi, 10 yıl içinde dünyanın önemli tekstil merkezi olacağını söylüyor.

Geçenlerde bu bölgede üretim yapan bazı teksitcilerle bir araya geldiğimizde bize, Uzakdoğu'dan denetimsiz, yasadışı yollardan sokulan ucuz sentetik ipliğin sektörü nasıl krize sokmakta olduğunu anlatmışlardı.

Kâr hırsı gözleri kapatıyor. Tekstil sektörünün geleceğe 'kör' bakacağı sinyalleri veriliyor. Ne yazık ki, teşviklerle kurulan bu fabrikalar istihdam yaratacağına, pazarın daralmasıyla işçi çıkarmalar oluyor. Bazı işletmeler de rekabete yenik düşünce, üretim yerine ithalatı yeğliyor.

Rastlantı bu ya... Aradan 10 gün geçmedi, Ankara, İskenderun ve Reylanlı'dan telefon ve fakslar geldi. Bir skandal anlatılıyordu.

Tekstilci, yerel siyasetçi ve gümrük komisyoncularından, Dubai çıkışlı Çin, Kore, Tayvan, Endonezya ve Pakistan -hatta K.Kore- menşeili malların TIR'larla, Suriye sınır kapısı Cilvegözü'nden transit olarak sokulurken, ne dolaplar döndüğünü üzülerek dinledik. Ve namuslu gümrük memurlarının bu kaçakcılar karşısında onurlarıyla nasıl oynandığını da...

Şaka değil, bir yılda sadece Cilvegözü'nden giren tekstil yüklü TIR sayısının 800-900'ü bulduğu bildiriliyor.

Güneydoğulu İthalatçıların Oyunu

Reyhanlı'dan bir gümrük komisyoncusu işlemi anlatıyor:

‘‘Tekstil krize sürükleniyor, ilgili bakanlıklar uyuyor. Birçok ithalatçı firma, kalitesiz bu mallar kotaya tabi olduğu halde kotasız şekilde Türkiye'ye sokmak istiyor. Kota dışı mal getirenler, bunları ithalat işlemi için Ankara, Şanlıurfa, Nusaybin ve İslahiye gümrüklerine götürüyorlar. Transit gümrüklerinden giren bu tekstil ürünleri, kotaya tabi olmasına rağmen iç gümrüklerde kotasız ya da sahte kota belgesiyle ithal edilebiliyor. Birçoğu gümrük tarifesine göre uygun hale getiriliyor. Neler olduğunu herkes biliyor ama ses çıkaran olmuyor.’’

İhracatçının kotası dolmuş olsun, gümrükçü de istediği kadar 'ithali yasak' desin... Böyle bir durum karşısında namuslu gümrükçü ne yapsın? Ya önüne konulan rüşveti alacak, ya da 'yasak' deyip yasaları uygulayacak. Sahtekârlığa boyun eğmezse de politikacıların 'sürgün'üne boyun eğecek...

NASIL YAPILIYOR?

ANAP'lı bir işadamı, yasadışı yolları zorlayarak Uzak Doğu'dan yapılan kumaş ağırlıklı ithalatın, GB'ye girmemizden sonra başladığını belirterek, Cilvegözü'ndeki vurgunu şöyle anlatıyor:

‘‘Bu kapıda namuslu, dürüst, para yemeyen Sebahattin Çavdar adlı gümrük müdürü vardır. Dört yıldır bu gümrüğü düzene sokmuş, kaçakçılık olayları durmuştur. Geldiğinde, İran'dan yüklenip Suriye, Lübnan'a gitmekte olan silah ve mühimmat dolu üç TIR'ı personeliyle Cilvegözü'nde yakalamış, diğer üç TIR'ın da Şanlıurfa'da yakalanmasına vesile olmuşlardır. Şimdi de kota oyunlarının kurbanı olmuştur. Ancak dindarlığı kullanılarak, geçici görevle İskenderun'a verilmiştir.’’

Amacın şu olduğu belirtiliyor: Bu başmüdür, Habur örneğinde olduğu gibi, Suriye'den Cilvegözü'ne de mazot girişine engel olmuştur. Aslında devlet, bu sınırdan petrol getirilmesine karşıdır. Sebahattin Çavdar'ın son bir yıldır da Uzakdoğu'dan kotasız getirilen mallara 'kotalı' damgasını vurması, Diyarbakır, Gaziantep, Şanlıurfa ve Cizre'deki bazı ithalatçılar nezdinde büyük sıkıntı yaratmıştır. Başmüdüre rüşvetler teklif edilmiş, kabul etmemiştir. Bunun üzerine kumaş ithalatçıları, Hatay'daki DTP'nin yerel yöneticilerini devreye sokmuşlardır. Onlar da gümrüğün bağlı olduğu bakanlığa giderek, başmüdürün görevden alınmaması halinde partilerinden istifa edeceklerini bildirmişlerdir.

DÜRÜST AMA SERT...

Bakan da, kumaşta 'kota' oyunlarına girişen ithalatçılara, yerel yöneticilerin baskısı karşısında işin kılıfını hazırlamak üzere Cilvegözü'ne geçenlerde bir müfettiş göndermiştir. Daha ikinci gününde başmüdürün görevden alınması, müfettişin bile garibine gitmiştir.

Şimdi bu müfettiş, bu tasarruf karşısında raporuna ne yazacaktır?

Anlatılanlara göre, bazı kişiler, ANAP Hatay Milletvekili Levent Mıstıkoğlu'na başvurarak atamanın durdurulması istemişler. Mıstıkoğlu da Gümrüklerden Sorumlu Bakan Rıfat Serdaroğlu'na gitmiş ve aralarında şöyle bir konuşma geçmiş:

- Bu memur dürüsttür. Kendisine verilen büyük menfaatlere karşı direniyor. Geçenlerde 1 trilyonluk kaçak mal kumaş yakaladı. Halk görevde kalmasını istiyor.

- Dürüst olduğunu biliyorum, ama teşkilatım ağır bastı. Ayrıca, biraz kabadayı bir müdür...

- Dürüst insan kabadayı olur.

200 MİLYAR RÜŞVET!

Sayın Serdaroğlu... Hac mevsimi geliyor, hassas bir kapı olan Cilvegözü'nde iki bayram arasında nelerin döneceğini kestirebiliyor musunuz? Size bu talebi götüren ilçe başkanınızın daha önce neler yaptığını biliyor musunuz? İl örgütünüzden bazıları, kumaş ithalatçılarının neden yörüngesine giriyor? Bu müdür, daha önce iki kez ayrılmak istemesine karşın o zaman neden görevden almadınız? Menfaat çatışmasında, az sayıda dürüst kalan memurunuzuna neden sahip çıkmıyorsunuz?

Bir not daha... O başmüdür, örneğin o Güneydoğulu ithalatçılar kendisine 'iki ay göz yum, al şu 200 milyar rüşveti, git bir dahaki seçimde milletvekili ol' deselerdi ya da 'ithalatçılar ve yerel politikacılar, başmüdürü görevden aldırmak için Ankara'ya 10-20 milyar gönderdik' diye konuşsalardı ne yapardınız? Bu ülkede dürüst kalmak gerçekten zor!













Yazarın Tüm Yazıları