Yeni trend organik güzellik

Doğallığa dönüş felsefesi tüm dünyayı sarmış durumda. Güzellik sektörü de son birkaç yıldır bu felsefeyi benimsemiş görünüyor.

Kozmetik markaları birbiri ardına piyasaya sürdüğü organik cilt bakım ürünleriyle adeta birbiriyle yarışıyor.

Hálá bitkisel ve organik cilt bakım ürünlerinin arasındaki farkı bilmeyenler var ki çok doğal... Organik cilt bakım ürünlerinin içeriklerinin organik tarımla üretilmiş olması gerekiyor. Aynı zamanda içeriklerinde kimyasal koruyucular ya da zararlı sentetik kimyasallar olmamalı. Konuyla ilgili sorularımızı dermotolog Rasime Erkan cevapladı.

Öncelikle bir ürünün organik olduğu nasıl anlaşılır?

Kontrol ve sertifikasyon, organik tarımın önemli basamaklarından biri. İç ve dış piyasalarda bir ürünün organik olarak satılabilmesi için "Organik Ürün Sertifikası"na sahip olması gerekiyor. Sertifika sistemi; ürünlerin ekolojik standartlara göre sanayi tesislerinden, karayollarından, çevre kirliliğinden uzak, toprağı, suyu ve havası temiz alanlarda üretildiğinin, işlendiğinin ve paketlendiğinin garantisi.

Neden son dönemde organik ürünler bu kadar ön planda?

60 milyar dolarlık kozmetik endüstrisinin, gıdalarda kullanılması yasak olan zehirli kimyasallarla dolu maddeler içeren ürünler sattığını çoğu tüketici bilmiyor. Bir tüketici, günde ortalama 10 ila 15 adet kişisel bakım veya kozmetik ürünü kullanıyor. Bu ürünler yaklaşık 200’den fazla sentetik kimyasal bileşim barındırıyor. Vücudumuzdaki en büyük organ olan deri, cilde uygulanan ürünlerdeki kimyasalların yüzde 40 ila yüzde 60’ını emiyor. Ne yazık ki, bu toksik maddelere maruz kalanlar sadece tüketiciler değil. Aynı zamanda zararlı maddelere karşı kendilerinden çok daha hassas olan çocukları da temas yoluyla zarar görüyor. Kozmetik sektöründe ürün çeşitliliğinin ve tüketimin artmasıyla beraber ürünlerde kullanılan kimyasal maddelerin zararları daha fazla gündeme gelmeye başladı. Dolayısıyla daha sağlıklı bir bakım sunan organik ürünler ön plana çıkıyor.

Her doğal ürün organik midir?

Doğal ürünleri, bitkisel ve doğal maddelerden oluşan içeriğe sahip olan, sentetik kimyasal madde içermeyen ürünler olarak tanımlıyoruz. Organik ürünler ise doğal olup aynı zamanda içerdiği tüm bitkilerin ve doğal maddelerin organik tarım vb. organik metotlarla üretilmiş olduğu ürünlerdir. Her bitkisel ya da doğal ürün organik değildir. Organik olabilmesi için organik sertifikalı içeriklerden oluşması gerekir.

Mineraller hücre yeniliyor

Son araştırmalar denizden, kaya tabakalarından, yeraltından, termal kaynaklardan ya da volkanlardan kazanılan minerallerin gerçek anti-aging’ler olduğunu ortaya koyuyor.

40 yaşla birlikte vücudumuzdaki mineral ve hayati elementlerin giderek azaldığı artık biliniyor. Kozmetik şirketi Biotherm’le ilgili çalışmalar yapan bilimadamları markanın yeni kremi "Reminale"nin araştırmaları sırasında genç ve yaşlı bağ dokusu hücrelerini karşılaştırdıklarında, bu hücrelerin yaşla birlikte enerji kazanmak ve fonksiyonlarını normal bir şekilde sürdürmek için daha fazla glikoza ihtiyaç duyduğunu ortaya çıkardılar.

Magnezyum, kalsiyum ve forfordan oluşan bir mineral kokteyli glikozun vücutta daha iyi değerlendirilmesini sağlıyor ve yeniden tıpkı genç hücreler gibi aktif bir şekilde çalışmasına olanak veriyor. Sonuçta, cilt pürüzsüz ve kırışıksız bir görünüm kazanıyor, ışıldıyor ve elastikliğini koruyor. Giorgio Armani de yeni kar beyazı "Crema Nera" adlı ürününde siyah obsidienden (taşlaşmış lav) elde edilmiş mineral kompleksler kullanıyor. Kremin içeriği ise Armani’nin çok sevdiği ve Akdeniz’de bulunan Pantelleria adasından elde ediliyor. Oradaki parlak siyah taşlar eski çağlardan kalma enerji kaynakları olarak biliniyor. Ve şimdilerde cilt için inanılmaz bir iksir olarak kullanılıyor. Adadan kazanılan "Obsidian Mineral Complex" yaşa bağlı olmaksızın ortaya çıkabilecek hasarları önlemek üzere kan dolaşımını harekete geçiriyor ve böylelikle hücreler arası iletişimin devamını sağlayarak hassas ciltleri rahatlatıyor. Bu durumda güzellik araştırmacılarının etkisi bilinen mineral kaynaklarıyla bu denli ilgilenmeleri ve onları ürünlerinde kullanmaları kaçınılmaz oluyor.

Saç kremleriyle ilgili doğru bildiğimiz yanlışlar

Uzmanlar, saçların yıkarken dolaşması ve dolaşmış saçların taranması sırasında ortaya çıkan sürtünmenin saçları yıprattığını belirtiyor. Şampuan sonrası kullanılan saç bakım kremleri ise saçların dolaşmasını önlüyor aynı zamanda saç tellerine güç kazandırıyor. Peki, saç kremleriyle ilgili tam olarak neler biliyoruz?

YANLIŞ: 2’si bir arada şampuan kullanınca, saç kremi kullanmama gerek yok.

DOĞRU: Şampuan çoğunlukla saçı temizlemek, saçtaki fazla yağı ve tozu arındırmak için formüle edilmiştir. Saç kreminin sahip olduğu kadar besleme ve koruma özelliklerine sahip değildir. O nedenle sadece şampuan kullanmak, saçın düzenli bakımı için yeterli değildir.

YANLIŞ: Saç kremi saçları döker.

DOĞRU: Öncelikle hergün 100 tele kadar saç kaybının normal olduğunu bilmek lazım. Ancak saç kremi kullanımıyla bunda bir artık olmadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.

YANLIŞ: Saç kremi kepek yapar ve saç derisini kaşındırır.

DOĞRU: Cildin yenilenme sürecinde ölü deri hücrelerinin normalden daha hızlı ve büyük parçalar halinde dökülmesine kepek deniyor. Saç kremi kullanımının buna yol açmadığı yine bilimsel olarak kanıtlanmış.

YANLIŞ: Şampuan üstüne sürekli saç kremi kullanmak, uzun vadede saça zarar verir.

DOĞRU: Saç kremi tersine saç üzerinde koruyucu tabaka oluşturarak saçı besler, onarır ve gelecek zararlara karşı korur.
Yazarın Tüm Yazıları