İlk Cimbom maçımı Beleştepe’de seyrettim

Geniş kamuoyu onu maç izlerken yerinde duramayan, kabına sığmaz, coşkulu Galatasaray yöneticisi olarak tanıdı. Kurumsal hayattaysa Türkiye’nin en büyük şirketlerinin personel taşıma servislerinin sahibi ALTUR Turizm Yönetim Kurulu Başkanı... Türkiye’nin en meşhur, en sevilen Rizelilerinden Abdurrahim Albayrak ile buluştuk. “Hayattaki ilk Cimbom maçımı Beleştepe’de izledim” diyen Albayrak, peki nasıl Galatasaraylı olmuş? Bunu hatırlayamıyor ve gülerek “Herhalde annemden öyle doğmuşum!” diyor.

Haberin Devamı

1- Her şeyin başı Rize… Abdurrahim Albayrak, 1954 senesinde, Rize’nin Kömürcüler Köyü’nde inşaatlarda çalışan Hikmet Bey ile hem ev hem tarlada emeği olan Fatma Hanım’ın yedinci çocuğundan en büyüğü olarak dünyaya geliyor. Söze, “Şimdiki çocuklar gerçekten şanslı… Bizim dönemlerimizde hayat şartları çok zordu” diye başlıyor: “Dedem, amcamlar tek evin bir odasında kalıyorduk. Birkaç sene sonra babam ufak bir ev yaptı ama imkânsızlıktan döşeme yapacak paramız yoktu. Yataklarımızı toprağın üzerine serip uyuyorduk. Elektrik yok. Gece zifiri karanlıkta dışarıdaki tuvalete gidiyorduk. Bir gün evimizin önüne bir köprü yapıldı. Zamanın Başbakanı Menderes tarafından yapıldığından adına ‘Menderes Köprüsü’ derdik. En büyük zevklerimizden biri o köprüden karşıya geçmekti, çünkü öncesinde ancak asma köprülerden geçerdik.”

Haberin Devamı

İlk Cimbom maçımı Beleştepe’de seyrettim

ALAMANCI BABANIN GETİRDİĞİ HEDİYELER

Babası 1960’lı yıllarda işçi olarak Almanya’ya gidince aile de maddi olarak biraz rahatlıyor. Baba hasreti zor ama dönüşte gelen hediyeler onları mutlu edermiş: “Köyde tek kişide radyo vardı. O evin genciyle iyi anlaşmaya çalışırdım çünkü maçları orada dinliyorduk. Sonra babam bana bir teyp getirdi. İçine kaset takıp boynuma asardım. Kim şarkı söylüyor diye herkes peşimden koşardı! Toplandığımız yer köyün yel değirmeniydi. Toplanan mısırlar burada un yapılırdı. Biz de çıktığımızda üstümüz başımız hep un olurdu! Çok kar yağdığında bile okula kendi kendimize yürüyerek giderdik. İyi ki böyle doğal bir ortam içine yetişmişiz.”

İlk Cimbom maçımı Beleştepe’de seyrettimSENE 1978 - “İlk otobüsle… Şirketi kuralı 47 yıl oldu. Üç yıl sonra Allah ömür verirse 50. yılımızı kutlayacağız.”

HAYATIM HEP ÇALIŞARAK GEÇTİ

Çocukluk uzun sürmüyor… Babası Almanya’dan gelip bir briket atölyesi kuruyor: Briket Alman Sanayi. Albayrak okul çıkışlarında atölyede günde 500 briket kesiyor. Bir zaman sonra babası Almanya’ya dönmek zorunda kalınca atölye Albayrak’ın üzerine kalıyor: “Köyde ‘Babası gitti, bu yatıyor!’ demesinler diye kestiğim briket sayısını 600’e çıkardım. Hayatım çalışmaktı. Şimdi de öyle, öyle alıştım… Yağmur yağdığında kahve kapısında kestane satardım. İleride ulaştığım şeylere sahip olabileceğim aklıma bile gelmezdi. Briket yapmak için Rize’den çakıl taşımak lazımdı. Kamyonu ben kullanırdım. Yaşım tutmadığından polisler beni tanımasın diye yaşlı görünmek için başıma şal sarardım. Önümü görebilmek için altıma yastık koyardım ama o zaman da ayaklarım pedala yetişmezdi. Yolda çok tehlikeli bir viraj vardı. Oraya gelince durur dua ederdim. Karşıdan araç gelirse yol verme şansım yoktu; ya ben dereye uçacaktım ya o…”

Haberin Devamı

İlk Cimbom maçımı Beleştepe’de seyrettim

TORUNLA ORTAK KARAR: ICARDI ESKİSİ KADAR GOL ATAMIYOR

Ailenin küçük Galatasaraylısı, 7 yaşındaki torunu Kaan. Abdurrahim Bey’in kucağında Galatasaray’ın kadrosunu, beğendiği ve beğenmediği futbolcuları sayıp maç kritiği yapıyor… Ortak kararları; Icardi eskisi kadar çok gol atamıyor!

2- YOLDA LASTİK PATLAYINCA...

Sene 1971 olduğunda babası çalışkan oğlunu kendiyle beraber Almanya’ya götürmeye karar veriyor. Abdurrahim Bey, “Günlerce heyecan içinde yan köydeki PTT’de davet mektubu bekledim” diye devam ediyor: “Babamla önce İstanbul’a gittik. Yolda minibüsümüzün lastiği patladı. Dolapdere’de onu tamir ettirmeye götürdük. Babam akrabalarımızın olduğu Kasımpaşa’da bekliyordu. Dolapdere’den çıkıp Gümüşsuyu’na ulaşınca aşağıda İnönü Stadı’nı gördüm. O zaman tüm maçlar orada oynanırdı. Beleştepe’den sarı kırmızı taraftarların bağırdığını, hücum olduğunda futbolcuların bir kısmını görüyordum. İlk Galatasaray maçımı orada seyretmiş oldum!”

Haberin Devamı

3- ANNEMDEN GS’Lİ DOĞMUŞUM

Yeri gelmişken… Albayrak, ilk nasıl Galatasaraylı olmuş? Bu sorunun cevabını bir türlü bulamadık. Abdurrahim Bey, “Herhalde annemden öyle doğmuşum!” diye gülerek anlatıyor: “Eskiden sakızların içinden resimler çıkardı. Ben hep Galatasaraylıları toplar odama asardım. O zamandan belliydi koyu Galatasaraylılığım. Bütün sülalem benden dolayı Galatasaraylı oldu. Aileden bana geçmedi, benden herkese geçti.”

SENE 2012 - Annesi Fatma Hanım ileİlk Cimbom maçımı Beleştepe’de seyrettim“Annem çok çalışkan bir kadındır. Onun vefasını asla unutmam. Buzağı alır yetiştirir, sonra inekle beraber yürüyerek merkeze gelir beraber satardık.”

İlk Cimbom maçımı Beleştepe’de seyrettimSENE 2013 - “Galatasaray’da altı şampiyonlukta imzam var. Sekiz dönem yönetimde kaldım. 12 dönem altyapı başkanlığı yaptım. Şimdi de elimden geldiği kadar her türlü desteği veriyorum. Beni liseliler de sever. Kendinizi iyi yetiştirirseniz her camiada sevilirsiniz.” 

Haberin Devamı

4- GURBET YILLARI

Almanya’da, ‘gurbet’te 17 ay geçiriyor. Babasıyla şantiye barakalarında kalıyor, inşaatlarda çalışıyor. O yılları şöyle anlatıyor: “Hafta sonları da Alman ailelerin bahçelerini düzenliyor, evlere badana, temizlik yapıyordum. Aklına gelebilecek her işi yapıyorum. Peşin para veriyorlardı, ‘Mark’a tapıyordum! Pazarları Frankfurt’taki tren garında, camın içinde satılan tavuklara saatlerce bakardım ama alamazdım çünkü param yoktu. Bir tane gazete alırdım; Tercüman. Bir hafta boyunca spor sayfalarını 100 defa okurdum. Rahmetli babam, Allah mekânını cennet etsin, çok tembeldi. Çamaşırları ben yıkar, yemeği ben yapardım. Yemek tariflerini annem mektupla bana yollardı. Çalışma disiplinini orada öğrendim. Babam dedi ki; ‘Oğlum burada çalışma saatinde oturursan patronun parasını çalan hırsız olursun.’ Bu benim kulağıma küpe oldu. Türkiye’de hep o disiplinle çalıştım.”

Haberin Devamı

İlk Cimbom maçımı Beleştepe’de seyrettimSENE1973 - Baba Hikmet Bey ile asker fotoğrafı...

5- ÖLÜMDEN DÖNDÜĞÜMÜZ O GECE

Sonunda, ‘Türkiye’de de böyle çalışsam bu parayı kazanacağıma inanıyorum’ diyerek memlekete dönmeye karar verdi. Ancak dönüş hiç kolay olmamış. Kendisinden dinleyelim: “Bulgaristan’da gece yolda çok kar yağıyordu. Buzda kaydık, kaza yaptık. Arabamız dağıldı. Bir ekip kanlar içindeki babamı götürdü. Saatlerce buz üzerinde tek başıma bekledim; titriyorum. Lisan bilmiyorum, kimse duymuyor, yalnız başımayım… Babam öldü mü kaldı mı bilmiyorum. Sabah, güneş ışıklarının babamın kafası, gözü sarılı yüzüne vurduğunu gördüm. Dünyaya yeniden doğduğumu zannettim. O dökük arabayı Edirnekapı’dan sürerek getirdim. Yolda bir otelde mola verdik. Yeniden bindiğimizde arabayı çalıştırıyorum, gaza basıyorum, gitmiyor. Lastiklerimizi çalmışlar! Ülke sınırları içine girene kadar neler yaşadık, ne şartlarda geldik yahu (gülüyor)!”

6- TAŞI TOPRAĞI ALTIN İSTANBUL

Gurbette biriktirdiği parayla önce İstanbul’un Habibler Köyü’nde bir arsa, sonra da gazetede gördüğü ilanla bir minibüs aldı. Devamı: “İlk minibüsümüzü Malatya’dan aldım. 44 plakalı araçla Edirnekapı-Habipler Hattı’na çalıştım. ‘İstanbul’un taşı toprağı altındır’ derdim. Hep böyle bir vizyonum vardı. Bir de şartım vardı; sabah 5’te ilk duraktan ilk ben, akşam da gece 12’de Edirnekapı’dan en son ben kalkacağım. Hedeflediğim parayı tamamlayana kadar aç, susuz çalışırdım. Bayram günü bile sabah erkenden kalkar, gider çalışırdım.”

7- İLK PERSONEL SERVİSİ BEDRETTİN DALAN’A

Minibüs sayısı üçe çıkmıştı. Edirnekapı’da arabasını temizlediği gün yanına yaklaşan bir Mercedes ve içinden çıkan iki kişi ona bugünlerin kapısını açmış: “Niyazi Adıgüzel ve Bedrettin Dalan. Bana ‘Oğlum fabrika servisi yapar mısın?’ dediler. Beraber fabrikanın olduğu yere doğru yola koyulduk. O zamanlar Avcılar filan ıssız yerler, in yok, cin yok. Baktık sağ taraf boydan boya mezarlık. Kardeşime ‘Bizi kaçırıyorlar galiba’ dedim. Arabayı durdurduk. Bunlar yanımıza geldiler. Camı açıp ‘Abi İstanbul bitti! Ne olur bize bir şey etmeyin’ dedim. O zaman Bedrettin Bey’le aramızda bir elektriklenme oldu. Sonra fabrikayı görünce rahatladım. Zamanla hat sayısı arttı. Onların referansıyla personel taşıma işine ihtiyacı olan Bakırköy Belediyesi, TEKEL Genel Müdürlüğü gibi kurumları da aldım. Albayrak’ın ‘AL’ından oluşan ALTUR ismi bir tamircide ortaya çıktı. Sene 1978.”

İÇİMİZDE BİR YANARDAĞ VAR

Dolu dolu bir yaşam hikâyesi... Zorlukları atlatmayı nasıl başarmış? Diyor ki: “Sıkıntılı zamanları aile içerisinde içimize atıyoruz. Biliyorsunuz bir yıl önce torunumu kaybettim. Ateş değil, ailemizin içinde bir yanardağ yanıyor. Bu acıyı atlatmaya imkân yok, yara olarak hep kalacak. Veren Allah, alan Allah. İmtihanların en zoru ama yaradana isyan edemeyiz.”

İlk Cimbom maçımı Beleştepe’de seyrettimSENE 1998 - Dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz ile ALTUR yeni bina açılışında

LÜKS LOKANTADA TİKİ TİKİ YEMEK SEVMEM

Bugün ALTUR Turizm bünyesinde 11 bin personel çalışıyor. Filosunda 14 bin araç var. Abdurrahim Bey, “O dönem kurumsal personel taşımacılığına ihtiyaç vardı. Bu boşluğu iyi doldurdum” diyor. Başarısının sırrı hikâyeden belli; çalışmak. Başarıyı daim tutmanın formülü ise: “İyi hizmet yaparız, hiçbir firmadan bize bir lira fazla geçsin istemem. Bütün çalışanlarımın dertleriyle ilgiliyim. İl, il fabrikaları gezerim. Beni yanlarında görsünler isterim. Lüks lokantada çatal bıçakla ‘tiki tiki’ yemek sevmem. Şoförlerimle oturur, yemek paylaşırım. Bu yüzden de beni hiç unutmazlar. Türkiye’de beni çok seven bir kitle var.”

İlk Cimbom maçımı Beleştepe’de seyrettimSENE 1990’lar - “İl il gezerim, çalışanlarımla beraber olurum.”

EMİN AMCANIN EKMEK ARASI HELVASINI UNUTMADIM

Göründüğünden de daha sıcak, olumlu bir insan Albayrak… Bunun temelini bir anekdotla anlatıyor: “Çocuktum. Rize’deki komşumuz Emin Amca’nın briketlerini sulamasına yardım etmiştim. O da bana yarım ekmekle helva almıştı. Bu iyiliğini hiç unutmadım. 30 yıl sonra beni aradı. Zordaydı. Oğlunun düğününü ben yaptım. Ona ‘Bana helva aldığın gün çok sevinmiştim. Sevinme sırası sende’ dedim. Beraber ağladık. Kötülüğü hemen unuturum, iyiliği asla unutmam. İnsanların kırılmasını hiç istemem. Hep gönülleri olsun isterim. İnsan sevgisi içinizden gelecek.”

DEĞİŞMEZ KURALLARI

“Rahmetli Sakıp Sabancı ve Vehbi Koç’tan çok şey öğrendim. En önemlisi mütevazi olacaksınız. Çocuklarım yardımcılarım oldular. İşyerlerimde çocuklarıma asla güneş gözlüğü taktırmam. Otobüsler gelirken, personel inmeden elleri ceplerinde olmayacak. İçindeki insanlar ‘Şunları görüyor musun, bizden para kazanıyorlar, bize hava atıyorlar’ demeyecekler. Mütevazı, mütevazı, mütevazı… Sabah herkesten önce işe geleceksin, çalışanlar seni işte görecek, patron bizden önce geliyor diyecekler.”

İlk Cimbom maçımı Beleştepe’de seyrettimSENE 2023 - “Yedi çocuğumun hepsi Galatasaraylı”

Yazarın Tüm Yazıları