∆ Stresi azaltır: Yazı yazmak stresin etkilerini azaltmada bir terapi görevi görür. Çünkü yazmak, içsel dünyamızdaki gizli duyguları ve düşünceleri keşfetmemizi sağlar. Zihnimizin derinliklerinde saklanan stres kaynaklarını ortaya çıkarırken bunları ele almayı kolaylaştırır.
∆ Daha iyi kararlar alabilmenizi sağlar: Yazarken düşüncelerimiz temizlenir, daha net düşünürüz. Daha net düşünmek daha iyi seçimler yapmanızı sağlar.
∆ Zor anların üstesinden daha kolay gelirsiniz: Yaşanılan travma veya olumsuz anıların yazıyla ifade edilmesi psikolojik sağlığımızı da olumlu etkiler. Olumsuz duygular ortaya çıkaran bu anılar hakkında yazmak, bu duyguların yazıya aktarılırken tekrar yapılandırılmasını sağlar.
∆ Daha üretken olursunuz: Yazmak beyninizdeki nöronları harekete geçirir ve onu diğer görevlerin üstesinden gelmeye hazır hale getirir. Ayrıca görevlerinizi uygun kelimelerle yazmak sizi onları doğru şekilde yapmaya hazırlar. Beden ve zihin arasında yeni bağlantılar kurarken iç dünyamıza ve öz benliğimize bir kapı açar.
∆ Minnettar olmanızı sağlar: Zihninizde duran düşünceler karmakarışık olunca bazen sahip olduklarımızın farkında olmadan isyan ederiz. Ancak sorunlarınızı kaleme alınca kağıdın üzerinde size çok daha küçük ve basit görünecektir.
∆ Motive eder: Motive olabilmek için yazmak çok etkili bir yöntemdir. Yazmak bilinçle bilinçaltının bütünleşmesine yardımcı olan bir nevi ruhsal ve sinirsel kas etkinliğidir. Yapmanız gerekenleri hem zihninize hem de yüreğinize yazmanıza etkili olur.
∆ Hedefinizden şaşmazsınız: Yazarken aynı zamanda hedeflerinizi tekrar gözden geçirip zihninizde canlandırarak, neleri yarım bıraktığınızı veya neleri ne kadar yapıp yapmadığınızı kontrol ederken odağınızı korur, böylelikle hedefinizden şaşmamış olursunuz.
***Yazı yazmak terapidir ve ruhu iyileştirir.
Aklın makinesi olan beynimiz vücudumuzun yüzde 2’sini kaplasa da aslında hayatımızın geri kalan yüzde 98’ini yönetiyor. Ne düşüneceğimizi, ne yapacağımızı belirliyor. Önemli bir iş yaptığından başımızın üstünde yeri var!
Peki biz onun için neler yapıyoruz? Nasıl beslenmeli, zihinsel performansımızı nasıl geliştirmeliyiz? İşte bu soruların cevapları bu hafta sizlerle...
Beyninizi doğru kullanmak için 10 maddelik ipucu
1. İnsan beyni açık havada ayaktayken ve hareket halindeyken yüzde 10 daha fazla çalışır. O yüzden önemli kararlarınızı açık havada alabilirsiniz.
2. Rutin olarak tekrar ettiğiniz davranışlardan vazgeçin. Örneğin; bazen telefonu sol elinizde tutun, çantanızı diğer elinizle taşıyın, evinize başka bir yoldan gidin. En azından bir günlüğüne televizyon kumandasını sık kullanmadığınız elinizde tutun.
Gece yeme sendromu nedir?
Gece yeme sendromu duygu durum bozukluğunun tetiklediği, akşamları aşırı yeme, sabahları iştahsızlık ve uykusuzluk ile karakterize edilen bir yeme davranışı bozukluğudur.
Neden olur?
Özellikle gündüz vakti çok yemek yemiyor ve uyku saatlerini düzenlemekte zorlanıyorsanız hormonlarınız zaman içinde geceleri uyanık ve aç hissetmenize neden olacağı için siz de kendinizi bir anda buzdolabının karşısında bulabilirsiniz.
Gece yeme sendromu daha çok kimlerde görülür?
∆ Obeziteye varacak kadar kilolu
◊ Sivrisinek ısırdıktan hemen sonra ısırılan bölgeyi su ve sabunla yıkayın.
◊ Kesme şekeri hafif ıslatıp kaşınan bölgeye sürmek kaşıntıyı azaltır. Kesme şekeriniz yoksa toz şeker de bu konuda imdadınıza yetişecektir.
◊ Salatalarımızın demirbaşlarından biri olan limon bu kez sivrisineklerle mücadelede yanımızda! Sivrisinek ısırığını hissettiğiniz ilk an buzdolabınıza koşun ve limonu alarak ortadan ikiye bölün ve sivrisinek ısırığının üzerine sürerek bekleyin.
Limon asidik yapısıyla hem şişliklerinizi hem de kızarıklarınızı geçirecek ve sivrisineklere karşı mücadele edecek.
◊ Her derde deva elma sirkesi de limon gibi asidik bir yapıya sahip olduğu için kaşıntıyı gidermeye yardımcı olur. Birkaç damla elma sirkesini bir pamuk yardımıyla sivrisinek ısırığının üzerine tampon yaparsanız henüz kızarıklık ve şişlik oluşmadan önüne geçmiş olursunuz.
◊ Etkili bir antibakteriyel olan bal, sivrisinek ısırıklarına son derece iyi gelerek kızarıklarla ve kaşıntıyla mücadele eder. Sivrisinek ısırığının etkisini yoğun bir kaşıntıyla beraber hissettiğiniz o bölgelere bir miktar bal sürerek kaşıntısını giderebilirsiniz.
◊ Bir çay bardağı suya birer çay kaşığı tuz ve karbonat ekleyin ve karıştırın. Bu karışımı kaşınan bölgeye bir saat aralıklarla sürün. Kaşıntı ve acının hafiflediğini fark edeceksiniz.
Yaz tatili sizin için ne ifade ediyor?
Dinlenmek, enerji depolamak, deniz, havuz, kum ve güneşin nimetlerinden yararlanıp aynı zamanda hareket etme fırsatını en iyi şekilde değerlendirmek mi? Yoksa gün boyu şezlongda yatarak; “Aman canım nasılsa tatile çıktım” düşüncesiyle limitsiz yemek içmek mi?
Eğer ki düşünceniz gün boyu şezlong üzerinde yatıp limitsiz yemek içmekse tatilin faturası size “şezlong göbeği” olarak geri dönebilir! İşte tatilden kilo almadan huzurlu bir şekilde dönmek isteyenlere özel şezlong diyeti...
Şezlongda abur cuburlara karşı sağlıklı atıştırmalıklar
· Kola yerine maden suyu: Şeker içeriği düşük veya hiç olmayan maden suyunu şekerli ve sağlıksız kola yerine tercih etmek çok doğru olacak.
· Cips yerine fındık veya badem: Tuzlu atıştırmalıklar yerine protein ve sağlıklı yağlar açısından zengin fındık, ceviz ve badem gibi kuruyemişleri tercih edebilirsiniz.
Gülünce vücudumuzda neler oluyor?
Güldüğümüz zaman, vücudumuz mutluluk hormonları olan serotonin ve endorfin salgılar. Bu hormonlar sayesinde iyi hissetme hali oluştuğu için endişe ve kaygımız azalır. Böylece olumsuz duygulara bir mola vermiş oluruz. Aynı zamanda güler yüzümüzle saçtığımız pozitif enerji, çevremizi ve sosyal yaşantımızı da olumlu etkiler.
Tabii bu etki, gülüşünüzün şeklinize de bağlı!
Sizin gülüş şekliniz hangisi?
Sosyal gülümseme:
Yüzümüzde sadece üst kaslarımızın çalıştığı, dişlerimizin gözükmediği gülüş şeklidir. Genellikle kişinin kendini bulunduğu ortamda gülmek zorunda hissettiği, karşı tarafa pek de samimi gelmeyen bir gülüştür.
Spontane gülüş:
Yerken tadına doyamadığımız karpuzun faydalarını saymakla bitiremeyiz. Özellikle yaz aylarında kaybettiğimiz su oranını en iyi şekilde yerine koyan, içerdiği zengin besin değerleriyle tam bir sağlık dostu olan karpuz eğer ki yanlış tüketilirse bir anda zayıflama hayallerinin önüne geçen en büyük düşmanımız olarak karşımıza çıkabilir.
İşte bu haftaki yazımızda zayıflama yolculuğunda karpuz peynir ikilisiyle dostluk nasıl sağlanır, sağlıklı ve kilo aldırmayacak şekilde karpuz tüketmenin püf noktalarından bahsedeceğim.
Karpuzun faydaları
∆ Vücudun günlük sıvı ihtiyacının yüzde 80’ini karşılar.
∆ Kalp sağlığını korumaya yardım eder.
∆ Kas ağrılarını hafifletir.
Depresyon ve D vitamini üzerine yapılan bilimsel çalışmalarda, depresyon hastalarının D vitamini düzeylerinin sağlıklı bireylere göre anlamlı düzeyde düşük olduğu görülmüştür. Mutluluk hormonu olarak adlandırılan serotonin hormonunun bireylerin güneş ışığına maruz kalması durumunda yükseldiği de belirlenmiştir.
D vitamini eksikliğinin 12 belirtisi
Sürekli yorgunluk, depresyon hali, kas krampları, halsizlik, eklem ağrıları, baş ağrısı, konsantrasyon eksikliği, sindirim sorunları da erken dönem D vitamini eksikliği belirtileri arasında yer alıyor.
DİKKAT
Kemik erimesi problemlerine karşı önlem almak için D vitamini değerlerinizi iç hastalıkları doktoru gözetiminde kontrol ettirin.
Ne kadar D vitamini almalıyız?
Dünya Sağlık Örgütü yetişkin bireylerde 400-800 IU/ gün D vitaminini öneriyor. Yetersizlik veya eksiklik durumlarında hekim kontrolünde doz artabiliyor.