Sakız Hanım'ı neden sevmediler

ANKARA’nın şık mı şık Angora Evleri kurulduğunda, sakinleri bir sokağa da Sakız Hanım adını verir. Ama belediye haz etmez hiç o isimden. Değiştirir, Zemzem Sokak yapar.

Haberin Devamı

Kimdir ki bu Sakız Hanım; 10 yıl önce anında indirilmeye çalışılmıştır tabelası...
Ağzında sakızla dolaşan, saçına-başına, kıyafetine karışanlara şişirdiği balonu patlatan bir aykırılık gelmiştir akıllarına da...
Sakız Hanım’ı Hanımlar Lokali’nden aforoz etmek istemişlerdir?
* * *
Hayır...
Hemen hatırlayacaksınız.
Sakız Hanım, Barış Manço’nun bir şarkısının ak-pak kahramanıydı:
Sakız Hanım ile Mahur Bey, ahşap, eski bir evde otururlardı.
“Bembeyaz tenli bembeyaz saçlıydı Sakız Hanım.
Zaten onun için Sakız Hanım derdik kendisine.
Pamuk gibi elleriyle kemençe çalardı.
Eşi Mahur Bey kanunuyla eşlik ederdi Sakız Hanım’a
Beraber meşk ederlerdi.
(...) İki yıl kadar oluyor
Önce kanun sustu eski evde /Birkaç ay sora da kemençe
Mahur Bey susunca kapandı perdeler
Sakız Hanım’la bitti o hüzünlü nağmeler.”
* * *
Helaliyle “meşk etmekten” başka “günah”ı olmayan Sakız Hanım’ı, o sokaktan alıp bir daha gömmek istediler.
Ve belki “yuğmak”, Zemzem Sokak ile...
Ama yargı izin vermedi.
Sakız Hanımı neden sevmediler
Yargı müdahale etmese, Sakız Hanım’la birlikte... Denizkızı Sokak, Sevdalı Patika, Monika, Tornistan, Danseden, Buselik, Sarmaşdolaş, Çıtıpıtı, Perikızı, Farklı, Rüyalar, Buluşmalar, Eğlenceli, Boncuklu sokakların da adı değiştirilecekti. (¹)
Her biri ayrı bir hikaye imkanı sunan o sokaklara, teker teker bir siyasi görüşün, nominalizmin (adcılık) damgası basılacaktı.
Bir onu yapamadılar.
* * *
Pek bilinmez... Ankaralı vakitleri de vardır Manço’un.
Yarım asır önce askerliğini Polatlı’da topçu asteğmen olarak yapmıştır.
Ve sonrasında, “Hey Koca Topçu” ile sarsar ortalığı.
* * *
70’li yılların ikinci yarısında Gençlik Parkı’ndaki Aile Gazinoları’nın da efsanesidir... Maltepe’de Şato Yazar, Güneypark’daki gençlik çaylarının da...
Ki, o liselilere özel partilerde, “Kol düğmeleri”yle birlikte kararır ışıklar.
Sadece tavanda dönen parlak topun doreli ışıltısının altında, slow dans buluşturur gençleri...
Mao yaka yahut kruvaze ceketli, bol paça delikanlılar...
Minili, lacivert-kırmızı konçlu, beyaz soket çoraplarıyla tiril tiril kızlar.
* * *
O gençlerin çoğu, “Simsiyah gecenin koynunda, kupkuru bir ağacın dalında yapayalnız kalanlar”ın “dönence”sinde, çemberindeydiler.
“Uzaklarda bir yerlerde güneşlerin doğduğunu, uzaklarda bir yerlerde bir şeylerin kök saldığını” düşündüler, üniversiteye gittiklerinde.
“Uzaklarda bir yerlerde söylenen türküleri” dinlediler. Ama onların türkülerini de yasakladılar.
* * *
Sonra, 16 yıl önce 31 Ocak’ı 1 Şubat’a bağlayan gece, 01.30'da geldi, “kol düğmelerinin ayrılma saati”...
Yıllar geçti... Erkek modasında kol düğmeleri gitti-geldi-gitti... Ama o “iki küçük kol düğmesi” hiç yitirilmedi.
* * *
Çünkü şarkılar da soyağacıdır insanın.
Hatıraları hafızanın dallarına, rengahenk” kurdelelerle onlar da bağlar...
Belleğimizdeki bir çok şarkının albüm kapağında, o anların, o insanların solgun fotoğrafları vardır.
* * *
Onların sevdiği şarkılar bile, onları yitirdiğimizde dilimize takılır.
Bazı şarkılarımız ise, sadece o insanlaradır, o hayatlara dairdir zaten.
“7’den 77’’yedir, şarkıların izleri... Ömür boyu peşimizdedir. En umulmadık anda, ardımızdan ıslık çalar.
O nedenle de şükran borçluyuz, bize şarkılar getiren, bize şarkılar söyleten o sanatçılara.

Haberin Devamı

Sakız Hanımı neden sevmediler

Haberin Devamı

(¹) Sokak isimleri, bir insanın adından kıymetsiz değildir.
Ama her gelenin adını değiştirdiği, mezhebine göre "lakap" taktığı kimsesiz çocuğa dönmüştür Ankara'da.
Oysa Melih Cevdet Anday ne güzel anar sokak adlarını:
"Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma..."

Çekin elinizi sokaklarımızdan, onlar sizden çok önce de bizimdi.


Yazarın Tüm Yazıları