"Beni de artık unutsanız..."

HİÇ kaybolamadım bu kentte. Çünkü Ankara kaybolunamayan kenttir. Kendince bir kuytusunu bulursun şehrin. Bir bakarsın “Önüm, arkam, sağım, solum sobe”...

Haberin Devamı

İnsanın meşrebine göre; güvencesi de, talihsizliği de, mutluluğu da, mutsuzluğu da şehrin bu özelliğinde gizlidir bazen.
Güvencesi zaaf yaratır. Ve yaşanan yere koşulsuz bağlılık...
Yerleşmek, daha da yerleşmek, kök salmak istersin.
Lakin onun da manasına, Cebeci Asri Mezarlığı’nın tenhasında üşümüş bir mezar taşındaki yazıyı okurken ulaşırsın:
“Hep kendime ait bir toprağım olsun isterdim,
üzerinde üç mevsim zakkumlar pembelenen...”
* * *
Ankara burun buruna rastlantıların mekanıdır.
İstanbul'un tersine, bir süre için bile görünmez olunamaz buralarda.
Çünkü insan bu şehre sığınabilir de, saklanamak.
Kapıları hep içeri açılır.
Kaybolamaz bu kentte.
Ama hatıraları kaybolur.
Beni de artık unutsanız...
Her yıkılan bahçeli küçük evle boyu uzayan, daralan sokakta solar anıları.
Caddenin ismi/kimliği değişir, çocukluğunun adresini bulamaz. Doğduğu ev, çoktan "dönüşüm"de...
Yol geçer istimlak kararı verilen yahut bir kavşağa kurban giden küçük bir bağın, bahçenin, parkın içinden...
Sanmayın kökleri olanlar kalır;ağaçlar da kaybolur.
Devrilir iğde ağacı, silinir kokusu bellekten.
Çınarları hiç sormayın, her yol genişlemesinde kesilmediğini, “taşındığını” söylerler.
Ama o “taşınan” koca çınarların adresini hiç bulamazsın. Kesilen ağaçlar taşınsaydı, orman olurdu herhal.
Onlar kaybolur, sen kaybolamazsın.
* * *
Mekanlar kaybolur, onca yıl biriken mirasıyla birlikte...
Tiyatrolar, sahneler, koca sinemalar, yarım asırlık, 70 yıllık meyhaneler...
Tarihi Merkez Lokantası kaybolur, saray olur AOÇ. Uzayıp giden parmaklıklarıyla, "Hemşehrim yassah" yazısını gösterir tüm külliyesi...
Heykeller kaybolur; Su Perileri kaybolur.
Su Perileri Heykeli’nin durduğu, o koca Tandoğan Meydanı, Ankara’nın cümle meydanları kaybolur, birer birer yok olur.
Sen kaybolamazsın.
* * *
O koca, o tarihi Güvenpark, otoparkı, durağı olur otobüslerin, minibüslerin...
Kaybolur.
Çarşılar kaybolur; Modern Çarşı, Ulus’un tarihi çarşıları...
O dev tarihi Havagazı Fabrikası...
Kentin amblemi bile kaybolur, hani o Hitit Güneşi.
* * *
Sen kaybolamazsın ve mırıldanırsın Volkan Şenkal’ın dizelerini:
“Caddeler çok insan seli
Kıydığınız çiçeklerin, taşların adını da yazınız
(...) Başka başka insan yüzleri
Beni de artık unutsanız...”

Yazarın Tüm Yazıları