CHP önseçim kodları

CHP önseçiminden sonra yaşanan bazı kulis haberleri:

Haberin Devamı

Deniz Baykal yerel siyasette çok büyük engellerle karşılaştı. Bizzat kendisinin aday gösterdiği eski Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın ve eski İl Başkanı Devrim Kök’ün büyük uğraşlarına rağmen Deniz Baykal gücünü gösterdi. Kaset olayından sonra örgütünden ‘güvenoyu’ aldığı yorumları dikkat çekti. Baykal, Doğu ve Güneydoğu ağırlıklı CHP tabanından gerekli desteği görmezken, yılların CHP’lilerinden ‘full’ destek aldı. Bu arada Baykal, yakın çevresine birinci sırada seçilen Dr. Niyazi Nefi Kara’nın birinciliğini tebrik ettiğini ve Kara’nın CHP için bir ‘kazanç’ olduğunu söylediği öğrenildi. ‘Halkın Doktoru’ olarak tanınan beyin ve sinir cerrahisi uzmanı Opt. Dr. Kara’nın, üçüncü kez milletvekili seçimine katıldığı biliniyor. Antalya’da 2011 yılındaki seçimlerde ünlü organ nakli uzmanı Prof. Dr. Alper Demirbaş adaydı; ancak hastaları “Daha yapacak çok işin var, milletvekili olup Ankara’ya gidemezsin” şeklinde tepkiler gösterince Demirbaş adaylıktan çekilmişti.

Haberin Devamı


GAMZE İLGEZDİ DE REKOR KIRDI


Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi’nin eşi Dt. Gamze İlgezdi, İstanbul 1. bölgeden ilk sırada seçilerek herkesi ‘şaşırttı’; tabii eşinin büyük desteğini de alarak... Kendi yeteneğini de sayarsak 25 bin oy azımsanacak bir oy değil. Kılıçdaroğlu’ndan sonra en yüksek oyu alan aday adayı... İlk üçteki Av. Mahmut Tanal ve gazeteci Barış Yarkardaş, Genel Sekreter Gürsel Tekin’e yakın isimler... Dt. Gamze İlgezdi ise Tekin’e yakın değil. Çünkü Tekin, Battal İlgezdi’nin ilk Ataşehir belediye başkanlığı adaylığına dönemin il başkanı olarak karşı çıkmıştı. İnci Başpınar’ı desteklemişti. Dönemin Genel Başkanı Deniz Baykal, “Ataşehir’in sosyolojik yapısını düşünürsek en iyi aday Battal Bey” diyerek tartışmalara noktayı koymuştu. O günden bu yana İlgezdiler ve Gürsel Tekin arasında sert bir ‘kutuplaşma’ yaşanıyor. İlgezdi’yi önseçim öncesinde kendi ağzından tanıyalım:

Haberin Devamı

BATTAL İLE 39’UNDA EVLENDİM


“Ben Battal Bey’le 39 yaşında evlendim. O süreye kadar da CHP’de üç dönem kurultay delegeliği yapan bir babanın kızı olarak bu partiye, Türk sol siyasetine büyük emek harcadım. Yaptığım bir evlilikle bu emeğimi heba etmek istemiyorum. Ayrıca ben bir yerlerden destek alarak, merkez yoklamasıyla ya da kontenjanla parlamentoya girme hevesinde olmadım. En demokratik hakkımı kullanarak önseçimle çok değerli partili arkadaşlarımın iradesine sığındım. Bana destek olan olmayan tüm üyelere teşekkür ederim. Sadece söylemlerle, şovlarla değil, ciddi projelerle kadınlarımızın hakkını savunmak üzere TBMM’de yer almak amacındayım.”

Haberin Devamı

BİR REKTÖRÜN BAŞARISI


Metin Lütfü Baydar... Isparta Üniversitesi Rektörü’ydü. Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in referansıyla Aydın milletvekili olduğu iddia edilir. Ama son önseçimde şaşırtan bir sonuca imza attı ve Aydın’dan 1. sırayı kazandı. Demek ki kontenjandan geldiği halde tabana kendisini sevdirmiş. İyi bir tıp doktoru ve uluslararası arenada kendisini yetiştirmiş. Geçen dönem Deniz Baykal’ın çok yakınında yer alıyordu. Baykal’ın sağlık konularında görüşlerine çok değer verdiği birisi... Bu arada siyasette doktorların seçimlere büyük bir avantajla girdikleri görülüyor. Yerel bazda bulundukları kentte halkıyla iyi bir diyalog kurmuşsa hele... Halk, doktorların kendilerine karşı olan tavırlarından çok etkilenir. Küçük bir tebessüm onlara yeter. İşte o tebessümü esirgemeyen doktorlar önseçimde hep başarılı oldu. Bu arada Antalya’daki sonuç için şu espri yapılıyormuş: “Baykal, bir tıp doktoruyla yarıştı. Ayrıca Akaydın da bir tıp doktoruydu... Kendisi de siyaset doktoru olduğu için 2. oldu.”



UĞUR DÜNDAR VE HALK TV

Haberin Devamı


Bu arada önseçimlerde Uğur Dündar’ın da belirleyici olduğu iddiaları gündeme düştü. Aykut Erdoğdu, Barış Yardakaş, Dursun Çiçek, İlhan Cihaner, Eren Erdem, Uğur Dündar’ın Halk TV’deki programlarında öne çıkan isimlerdi. Hepsi de ya başta ya da rahat seçilecek sıralarda yer aldılar. Bu arada Halk TV’de sık sık görülen Halk TV Genel Müdürü Şaban Sevinç ile Aydın’dan aday olan Tayfun Talipoğlu, önseçimde başarılı olamadılar.

RUMELİ VE TRAKYALILAR

Bu arada Alevi kökenli adayların önseçimde beklenenden öte ‘başarılı’ sonuçlar aldığı görüldü. Balkan, Rumeli ve Trakyalı adaylar ise listelerde başarılı olamadılar. İstanbul’un üç seçim bölgesinde seçilecek sıralarda milletvekili adayının olmaması, gözleri ‘kontenjan’a çevirdi. Aynı üç bölgede 5 milyon seçmenin 1.2 milyonu aşkın seçmeni ‘Trakya, Rumeli ve Balkan göçmenlerinden oluşuyor. Küçükçekmece seçiminde Gökhan Gümüşdağ, Eyüp seçiminde Ferzan Özer’in CHP’ye yüksek oranda oy sağladıkları biliniyor; bu iki aday da ‘kontenjan’ için başvurdu; aynı şekilde milletvekili Bihlun Tamaylagil’in de ’kontenjan’ dilekçesi bulunuyor. Eski Milletvekili Bahri Sipahi’nin de durumunun henüz belli olmadığı söyleniyor.
AKP’den Hüseyin Bürge’nin MHP’den Meral Akşener ve Özcan Pehlivanoğlu’nun da yeniden aday gösterilecekleri belirtiliyor.

Haberin Devamı

KARADENİZLİLER

Karadeniz kökenli isimlerin de listelerde pek yer bulmadığı görülüyor; hem de İstanbul İl Başkanı Murat Karayalçın’ın Karadenizli olmasına rağmen... Sadece 3. bölgede Zeytinburnu Belediye Başkanı Adil Emecan’ın eşi Emine Güzilar Emecan 6’ncı sırada yer alabildi. Ancak ‘kontenjanlar’ın öne yerleştirilmesiyle kazanması güç görünüyor.


Çocukların masum kahramanı: Keloğlan

MİLLİ Eğitim Bakanlığı’nın ilkokullara önerdiği, 100 temel eser listesindeki ‘Keloğlan Masalları’ adlı kitabı akıllara durgunluk verir nitelikte. İlköğretim öğrencilerinin okuma oranını artırmaya yönelik olduğu iddia edilen kitapta; ‘Keloğlan annesini öldürüyor, kafa kesiyor ve kadın düşmanlığı yapıyor’.
Bu uygulama, çocukların pembe dünyasındaki hayal güçlerini; ‘kelle kesen ve kadın düşmanı Keloğlan’ imajı ile dolduruyor.
Bu zihniyet, hangi gençliğin hazırlığıdır. Winston Churchill’in şu sözü çok şey öğretiyor: “Savaş giderlerine yardımcı olmak için eğitim-kültür bütçesinden kesinti yapılması teklif edildiğinde, şöyle cevap vermiş: “Peki o zaman, biz ne için savaşıyoruz?”


Elektrik sisteminin çöküşü, ‘trafoya kedi girdi’ açıklamasıyla örtülemeyecek kadar büyük

ELEKTRİK Mühendisleri Odası(EMO), ‘elektrik sisteminin’ çökmesi üzerine Enerji Bakanlığının derhal bir açıklama yaparak kesintinin nedenlerini gizlenmeden açıklanmasını istedi. Açıklamada “Tüm bu yaşananların üstü, oy sayımları sırasında, ne tesadüftür ki geçen yıl bugün elektriklerin kesilmesinin ardından yapılan “Trafoya kedi girdi” açıklamasıyla örtülemeyecek kadar büyüktür.” dedi.
Elektrik kesintisinin yaşamı olumsuz etkilediğini, sanayide üretimin durmasının maliyetinin milyon dolarla ifade edilecek boyutta olduğu belirtilen EMO açıklamasında, “Sorunun dağıtım sistemlerini değil iletim sistemini ilgilendirdiği açıktır” denilerek, iletim sisteminde çökmeye yol açabilecek belli başlı nedenleri ise şöyle sıralanıyor:


İLETİM AĞLARINDA İNDİRİM

1- İletim sisteminde son yıllarda bakım zafiyetleri olduğu belirtilmektedir. Özellikle özelleştirme sürecinde; kaynakların iletim sistemini neredeyse yok sayarak dağıtım şirketlerine aktarılması şeklinde yöntem izlenmektedir. Nitekim son tarifede yapılan değişiklikle faturadaki diğer kalemlerde artış yapılırken, iletim bedelinde düşüş gerçekleştirilmiştir. Kamuya ait olan iletim ağları için tahsil edilen bedelden yapılan indirim, faturadaki diğer kalemlerde yapılan artışla dağıtım şirketlerine aktarılmıştır. Dolayısıyla iletim sisteminde bakım ve rehabilitasyon eksiklikleri nedeniyle büyük çaplı bir arıza meydana gelmiş olabilir.


TEİTAŞ PLANLI KESİNTİ YAPMIYOR



2- İletim sisteminde bakım ve rehabilitasyon eksiklikleri dışında santralların devreye girmemesi nedeniyle tüm enterkonnekte sistemi etkileyecek boyutta arıza meydana gelmiş olabilir. Santralların devreye girmemesinde bir büyük santralda yaşanmış olan arıza nedeniyle sisteme elektrik vermemesi, bu açığın diğer santrallardan da karşılanamaması ve TEİAŞ`ın da yük attırma yöntemiyle oluşan açığı yönetip planlı elektrik kesintileri yapamamış olmasından kaynaklanabilir.


ARZ AÇIĞI OLUŞTURULDU

3- Arızanın dışında son günlerde elektrik piyasasında yaşanan fiyat düşüşlerinin de etken olabileceği belirtilmektedir. Piyasada oluşan fiyatları düşük bulan santrallar kesintinin yaşandığı saatte piyasa fiyatından elektrik üretmeyi kabul etmemişlerdir. Böylece sistemde arz açığı oluşmuştur. Oluşan arz açığının yönetilememesi sonucunda iletim sisteminde büyük arızalar meydana gelmiş olabilir. Nitekim 2006 yılında kimi özel santralların devreye girmemesi nedeniyle 13 ilde 6 saati aşan elektrik kesintileri yaşanmıştır.


KAYIP VE KAÇAK BEDELİ



4- Yine üretim tesislerine de sahip olan dağıtım şirketlerinin özellikle kayıp ve kaçak bedeliyle ilgili mahkeme kararının ardından yurttaşlara ödeme yapmak zorunda kalmamak için TBMM`deki kayıp ve kaçak bedelini yasalaştıran ve mahkeme masrafları da dahil olmak üzere yapılan ödemelerin de yurttaşlardan faturalar yoluyla yeniden tahsil edilmesini öngören tasarının seçimler öncesinde geçirilmesi için hükümeti zorlamak üzere var olan kurulu gücü sisteme elektrik vermemek üzere kullandıkları da iddialar arasındadır.


TBMM’DE NÜKLEER GÖRÜŞMELERİ

5- Türkiye`de ısrarla nükleer santrallar kurulmaya çalışılmakta, bunun için de enerji açığı gerekçesi her iktidar döneminde yıllardır kullanılmaktadır. Bu büyük kesintilerin yaşandığı dönemde TBMM’de Sinop`ta nükleer santral kurulmasına ilişkin Japonya ile imzalanan anlaşmanın görüşmelerinin yapılıyor olması da manidardır.


TÜRKİYE ENTERNEKONNEK SİSTEMİNDEN ÇIKTI MI?

6- Türkiye`nin enterkonnekte sisteminin Avrupa`da bile zaman zaman sorunlara neden olduğu son 2-3 yıldır bilinmektedir. Nitekim geçtiğimiz günlerde de Avrupa enterkonnekte sisteminden anlık olarak Türkiye`nin çıktığı bilgisi vardır. Avrupa enterkonnekte sisteminde Türkiye`nin frekans bozukluğuna yol açmış olması nedeniyle sistemin kesintiye uğramış olması da yaşanan elektrik kesintisinin nedenlerinden biri olabilir.
Tüm bu yaşananlar AKP iktidarının enerji politikalarının iflas ettiğinin göstergesidir. Özelleştirmeler ve serbest piyasa; ucuz, kaliteli ve sürekli elektrik değil, tam tersine pahalı, kalitesiz ve büyük kesintilere yol açan karanlığı Türkiye`ye getirmiştir. Sistemdeki çöküş, elektrik alanında AKP iktidarı tarafından planlamanın rafa kaldırılıp, tüm ülkeyi ilgilendiren temel bir hak olan elektrik hizmetini özel sektörün inisiyatifine bırakılmış olmasının sonucudur. Yeni Türkiye`nin kaderi karanlıkla çizilmektedir. Tüm bu yaşananların üstü, oy sayımları sırasında, ne tesadüftür ki geçen yıl bugün elektriklerin kesilmesinin ardından yapılan “Trafoya kedi girdi” açıklamasıyla örtülemeyecek kadar büyüktür. Bakanlığın derhal bir açıklama yaparak, kesintinin nedenlerini gizlemeden açıklaması gerekmektedir.

Sakal mağdurlarına iade-i itibar, kumpas mağdurlarına da iade-i itibar

SAKALLI vatandaşların Orduevlerine girişi konusunda uygulanan yasaklama kaldırılmış, doğru yapılmış... Diğer kılık kıyafet (başörtüsü, türban) yasaklamalarına da hoşgörülü bir uygulama yaklaşımı olduğu biliniyor... Milletin malı olan yerlere girişte, yapay yasaklamaların bir manası yok. Cihet-i askeriye bu uygulamaları kendi içinde aldığı kararlarla zamanla kaldırıp, yumuşak bir geçiş yapabilirdi, yapmadı, sonunda yapmak zorunda kaldı. İktidarın zihniyeti ile Genelkurmay’ın zihniyeti örtüşünce yasaklamalar otomatik bir biçimde kaldırılıyor.
Bu dönemde, ‘kumpas davaları’ sonucu ilişiği kesilen askerlerin mağduriyetlerinin giderilmesi zorunluluğu var.
Genelkurmay hukuka olan saygısından olsa gerek, davaların mahiyetini araştırmadan, kesin sonuçlarını beklemeden, yargılanan personelinin ilişiklerini kesti veya onlaru ayrılmaya zorladı... Hukuka saygı, işin şakası, en temel hukuk kuralını bie göz önüne almadı, masumiyet karinesini, kendi içinden yetişmiş evlatları için gözetmedi.
İlişiği kesilmiş personelin haklarının ve de itibarlarının iadesi artık hukuki bir zorunluluk olarak ortadadır.
CHP’nin kumpas mağdurlarının hukuksal haklarının iadesi, (iade-i itibar) hakkındaki kanun teklifii, aylardır TBMM beklemektedir. Yürütme ve yürürlük maddeleri hariç, toplam 12 maddelik bu teklifin, TBMM tatile girmeden ele alınması, hem bir adli hatanın giderilmesine hem de yıllardır süren mağduriyetlerin ortadan kalkmasına imkan verecektir. çuval boyutunda, torbalar dolusu kanun maddelerini kavga gürültü geçiren iktidar gurubunun da bu teklife destek vermesi gerekmektedir.. ‘Kumpas’ itirafı yapmış bir iktidar erkinin, muhalefetten daha büyük sorumluluğu bulunmaktadır..
Mücella ÇİÇEKÇİ


Demokrasi ve kriterleri

DEMOKRASİ’nin klasik tarifi; “başkalarının hakkına saygı gösterme rejimi” olduğuna göre; “demokrasi, azınlıkları koruyan rejimdir”.
Ancak, “ne çoğunluğun azınlığa olan baskısı halinde, ne de azınlığın çoğunluğa tahakkümünde” bu da mümkündür, bir demokrasiden bahsedilemez.
Demokrasi’nin siyasi ve hukuki kriterleri özetle:
Çoğulcu Demokratik ve Laik Yönetim,
Hukuk Devleti ve Hukukun Üstünlüğünü,
İnsan Haklarına Saygı,
Sosyal Adalet ve Fırsat Eşitliği, ve
Kamusal Yaşamda Halkın Etkin Katılımı’dır.
Yönetimde laiklik ilkesi yerini ve değerini buldukça, azınlık kelimesi kullanımdan kalkacaktır.
Zira, biz bu kelimeyi sadece “dinsel farklılıklarda” kullanmaktayız.
Laz, Kürt, Çerkez, Boşnak, Zaza, Fellah gibi değişik kökenler hakkında, hiçbir zaman azınlık kelimesi kullanılmaz.
Buna karşılık, farklı din ve inançlara mensup kişi ve topluluklara dönük olarak, azınlık tabiri kullanılır.
Ve bu hatalı ayrım da, laikliliğin din ve inanç açısından herkesi eşit kılmasıyla, ortadan kalkar.
Bunun için laiklik, sosyal yaşamımızda dinler-üstü bir ilke’dir.
Elbetteki, Ekonomik kriterleri de, bir o kadar önemlidir. Daha ileride, etraflıca bahsederiz.
Demokrasiler, Halkın Egemen Gücü karşısında, Yöneten konumundaki İktidarın Titrediği sistemler’dir.
Dr. Hakan HANLI

Yazarın Tüm Yazıları