Hangzhou, Moskova, Vaşington, Ankara ve Şam...

Çin'in Hangzhou kentinde gerçekleştirilen G-20 Zirvesi'nin en önemli boyutunu kuşkusuz ikili temaslar oluşturdu.

Haberin Devamı

Bunlar arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Putin ve ABD Başkanı Obama ile yaptığı görüşmeler en çok dikkati çeken toplantılardı.

 

İki büyük dünya lideri ile Türkiye Cumhurbaşkanı arasında yapılan görüşmelerin arka planını hatırlamakta yarar var. Bu arka planın unsurlarını beş yıldır Türkiye'nin yanı başında süren Suriye sorunu, Türkiye'yi artan şekilde zorlayan mülteci krizi, Rusya ile bozulup yeniden normalleşen ikili ilişkiler, 15 Temmuz'da Türkiye'de yaşanan darbe girişimi ve Türkiye'de giderek artan terör sarmalının huzur, istikrar ve güvenliğimize yönelik tehdidi oluşturuyor.

 

Bu sürecin Türkiye'yi getirdiği son nokta Cerablus harekatı oldu. Çin'deki temasların Türkiye'nin Suriye topraklarındaki terörle mücadele harekatını genişletmesi ertesinde yapılmış olması ise görüşmelerin önemini daha da artırdı.

 

Haberin Devamı

Hangzhou'daki Erdoğan-Putin görüşmesini Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin normalleşmesi sürecinin bütünlüğü içinde yeni bir kilometre taşı olarak görmek gerekir. Haziran ayının sonundan itibaren başlayan normalleşme 9 Ağustos'ta St. Petersburg'da yapılan ikili görüşme ile doruk noktasına ulaştı. İki liderin verdikleri talimatlar doğrultusunda çeşitli heyetler birbirleriyle temaslarda bulundular. Bu temaslarda ticaret, turizm, ekonomi, enerji gibi birçok alanda işbirliğinin yeniden eski seviyelerine dönebilmesi için neler yapılabileceği ele alındı.

 

Çin'de yapılan görüşmede de son iki ayda kaydedilen gelişmelerin değerlendirildiğini, bu vesileyle elbette Suriye probleminin de ayrıntılı biçimde ele alındığını düşünmek gerekiyor.

 

Rusya açısından Türkiye ile ikili ilişkilerin en önemli boyutunu enerji oluşturuyor. 2015 Kasım ayı ile 2016 Haziran ayı arasındaki durgunluk döneminde Putin birkaç kez ilişkilerin normalleşmesiyle birlikte enerji alanındaki işbirliğinin yeniden canlanacağını, bu bağlamda Türk Akımı projesinin de yeniden gündeme geleceğini vurgulamıştı.

 

Haberin Devamı

Hangzhou'da yapılan görüşmenin ertesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan da ilişkilerin normalleşmesi sürecinin enerji alanındaki işbirliğiyle daha güçlü şekilde ilerleyeceğini dile getirerek ikili  gündemin önde gelen dosyalarından birinin enerji olduğunu teyit  etti.

 

Türkiye'nin Suriye'deki askeri harekatının IŞİD ile mücadele bağlamında ve muhalefet unsurlarını desteklemek suretiyle sürdürülmesi Rusya'yı rahatsız etmiyor. Bu safhada Türkiye'nin PYD/YPG ile olan sorunu da Rusya'yı önemli ölçüde ilgilendirmiyor.

 

Ancak Çobanbeyli'den başlayan ikinci harekat genişler ve Türkiye'nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu ile onun yanındaki diğer Suriye muhalefet unsurları Rusya'nın desteklediği  Esad rejimi kuvvetleriyle karşı karşıya gelirlerse Rusya ile Türkiye arasındaki bu sessiz mutabakat zorlanır. Rusya Türkiye ile enerji alanındaki işbirliğini önemsediği kadar Suriye'de Esad rejiminin gücünü korumasını da önemsemektedir.

 

Haberin Devamı

Obama ile yapılan görüşmenin basına yansıyan unsurları değerlendirildiğinde ortaya çıkan tablo da pek farklı değil. Bu görüşmenin de önemli ana başlıklarını darbe girişimi, Suriye sorunu, mülteci krizi ve Türkiye'nin terörle mücadelesi oluşturdu.

 

Taraflar bu ana başlıklar üzerinden birbirlerine kendi bakış açılarını ve tutumlarını bir kez daha anlattılar.

 

Obama darbe girişimi ile ilgili soruşturmanın yürütülmesinde işbirliği vaat etti. Türkiye'nin mültecilerle ilgili dirayetli tutumunu övdü ve Türkiye'nin bu konuda tek başına bırakıldığını vurgulayarak dolaylı biçimde AB'nin tutumunu eleştirdi.

 

Obama Türkiye'nin terörle savaşını ve bu bağlamda son Cerablus harekatıyla birlikte Suriye'de IŞİD'e karşı verilen mücadelede kaydedilen başarıları dile getirerek Türkiye'nin güçlü  bir NATO müttefiki olduğunun altını çizdi.

 

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan da ABD'ye darbe girişimi karşısında Türkiye'ye verdiği destekten ötürü teşekkür etti, Fethullah Gülen ile ilgili iade talebimiz için yeni bir dosyanın hazırlanmakta olduğundan söz etti ve Türkiye'nin terörle savaşının çok boyutlu olarak IŞİD, PKK ve PYD/YPG odaklı biçimde sürdürüldüğünü tekrarladı.

 

Erdoğan'ın "Türkiye ile ABD arasındaki uzun süren stratejik ortaklık ilişkilerinin Obama ile birlikte model ortaklığa döndüğü" şeklindeki ifadesi dikkat çekiciydi. "Model ortaklık" Obama döneminde üretilen, Türkiye'nin ABD tarafından bir stratejik ortak olarak değil de güçlü bir NATO üyesi müttefik olarak algılandığını vurgulayan, bu bağlamda ikili ilişkilerin özel niteliğinin tarif edilmesi için kullanılan bir söylem. Çin'de bu söylemin Türkiye tarafından da kullanılması ABD'nin Türkiye'ye bakışına getirdiği görece mesafenin artık Türkiye tarafından da kabul edildiğini gösteriyor.

 

Haberin Devamı

Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler Ortadoğu coğrafyasında son onbeş senedir ciddi sınav vermekte. Suriye'de sürdürülen  Cerablus harekatının seyri bu sınavı daha da kritik bir hale getiriyor. ABD Türkiye'nin IŞİD ile savaşını PYD/YPG ile de savaşa dönüştürerek genişletmesinden, bunun da IŞİD'e karşı en önemli müttefiki olarak gördüğü PYD'yi zayıflatmasından endişe duyuyor.

 

Gerek Putin ile gerek Obama ile yapılan görüşmelerde Suriye, Cerablus harekatı ve IŞİD ile mücadele bağlamında tarafların tutum ve söylemlerinin ortaya çıkardığı bir gerçek var: Türkiye artık Suriye'de IŞİD ile savaşı en öncelikli hedef olarak kabul ediyor. Bu savaşın temel aktörleri Rusya, İran, ABD, PYD ve Esad yönetimi. Türkiye de bu aktörlerle aynı platformda yer almak durumunda.

 

Bu safhada PYD ile ilgili tutumumuzu ABD'ye anlatmayı sürdürmekten başka çare yok. Ancak Esad rejimi ile olan diyalog eksikliği giderilmedikçe ve Türkiye'nin Suriye topraklarındaki harekatı uzadıkça Türkiye'yi bekleyen riskler artacaktır.


 

Yazarın Tüm Yazıları