Köprü

1980 öncesi doğanlar bilecektir. Toplumculuk yaşamda, edebiyatta ve sinemada yükselen değer olmuştur.

Haberin Devamı

 1960’lardaki köy, göç toplumsal gerçekliğinin ötesine geçerek, siyasal bir boyut da kazanır 1970’lerin Türk sinemasında toplumculuk. Daha iyi bir yaşam, ezilenin yanında olma, eskiyi temsil edenle mücadele, cehalet ve akılcılık, bireycilik ve toplumculuk bazı filmlerin ana ekseni olmuştur.
Bir sinema eleştirmeni değil, sinemayı çok seven bir izleyicim. Edebiyat gibi tiyatro gibi sinemanın da sanatsal olanının içimizde değişime neden olduğuna inanırım. Sinema filmi, eğer bir sanat eseri niteliği taşıyorsa izlemeye başlayanla, izlemeyi bitirmiş kişi artık ayı kişi değildir artık.

*

İşte tam da böyle bir film, kendisini tekrar hatırlattı bana. Şerif Gören’in Köprüsü. Zamanın koşullarını göz ardı etmezsek, oldukça iyi ve biraz hak ettiği yeri bulamayan bir film.
Köprü öyle bir film ki, insana eskinin bağrından doğan yeniyi, cehaletle bilim arasındaki mücadeleyi, bireycilik ile toplumculuğu, aklın duygu ile harmanlığında yaratacağı müthiş direnci yalın bir şekilde ortaya koymayı başarıyor.

*

Haberin Devamı

Cehaletin, eskinin, yenilik direncinin nasıl akıldan yoksun olduğunu ve çıkarlarına ters bir durum olduğunda nasıl da yıkıcı olabileceğini ortaya koyuyor.
İzlerken büyük haz aldığım Köprü’yü, sizlerin de izlemenizi öneririm elbette ama asıl Bursa’nın geleceğine köprü olacak, 1/100000’lik Çevre Düzeni Planı’na dikkat çekmek istiyorum.
Bu plan Bursa’nın gelecek 20-30 yılına ışık tutması beklentisiyle yapılmış bir plan. Şehirde bu konuyla ilgili söz söyleyebilecek tüm yapılara ulaşmış durumda plan. Sözü olan da Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ulaştırıyor düşüncesini.

*

Yani bu plan aslında bugünden yarına bir köprü bizim için. Ancak, burada gelecekte görmek istediğimiz bir Bursa’yı tasarlarken, planın dışına çıkılabileceği kaygısı herkes de göze çarpıyor. Planı yapanlar bile planın uygulanmasının paydaşların işi sahiplenmesine bağlı olduğunu ifade ediyor. Ben de dahil, sık sık obez bir şekilde gelişen Bursa’nın, daha uygun şartlarla kendine bir kimlik üreterek var olmasını savunanların bugün ve yarın bu planlara söz söyleyip arkasında durması gerekiyor. Aksi geçmişte olanların gelecekte de tekrarlanması demek.

Haberin Devamı

Yani diyeceğim o ki, gelecek için geçmiş olan bugünden, akılcı köprüler kurabilmemiz gerekli bu kent için. Yoksa bir kısmımız 30-40 yıl önceki Bursa’ya öykünür, bir kısmımız nasıl bu hale geldik diye şaşırmaktan öteye geçemez. Öngörülür bir kent planlamak, ancak kentte yaşayanların akılcı ve iyi niyetli olmasıyla mümkün.

Geçmişten geleceğe köprü kurmak bireyci anlayışlar yerine toplumcu anlayışla mümkündür. Kurduğunuz köprüler sağlam olsun. Kalın sağlıcakla.

Yazarın Tüm Yazıları