Domaniç Dağları'nda sonbahar renkleri

Sonbahar renklerini yaşamak için herkes Yedigöller’e gitmek zorunda değil, Bursa yakın çevresinde de sonbaharı yaşayabileceğiniz yerler var. Bunlardan biri de Domaniç dağları ve yaylası.

Haberin Devamı

Domaniç Dağlarında sonbahar renkleri

GEÇTİĞİMİZ hafta sonu gittiğimiz Domaniç bölgesi kasım ayı sonuna kadar sonbahar renklerini koruyabilen ender bölgelerden... Her sene kasım ayında mutlaka gittiğim bölgede genellikle ilk durağım bir dönem içinden ana yol geçen ama günümüzde adeta ana yoldan gizlenmiş, tek ve iki katlı tertemiz boyalı evleri ile muhacırların en tipik yerleşimlerinden olan Tahtaköprü. Kış hazırlığı bitmiş, tüm evlerin önünde odunlar dizilmiş, biberler kurutulmuş. Köyde sabah çayımı içtikten sonra mis gibi temiz havada Bahçekaya rotasını takip ederek sonbahar renklerinin izini sürmeye devam ediyorum.

OYLAT’A GÖTÜRÜYORDomaniç Dağlarında sonbahar renkleri

Haberin Devamı

Bu güzel manzaralı ara yol beni Oylat’a götürecek. Muhteşem sonbahar renkleri ve manzarasına sahip rotada yolculuk yaparken, yolun bir kısmında mutlaka aracınızdan inerek yürüyüş yapmalısınız, ormancıların çalıştığı bölge av meraklılarının vazgeçilmez uğrak noktası. Ağaçlar küçük şelaleler ve size kendinizi Yedigöllerde hissettirecek manzaralar karşınızda. Henüz Domaniç yükseltisinin eteklerindeyiz ama buraya kadar gelmişken daha önce gitmemiş olanlar Oylat mağarasını görüp, Oylat’ta vadi manzaralı kahvehanede bir kahve molası verebilir.

YOL BOYUNCA ÇEŞME VAR

Daha sonra onlarca çeşmenin süslediği, her yerden suların fışkırdığı Domaniç dağ yolu tırmanışım başlıyor. Yol boyunca sağlı sollu çeşmeleri sayarak devam ediyorum... Üç, beş, yirmi sekiz, otuz altı, kırk iki... Sizce kaç çeşme saydım? Domaniç şehri tabelasına kadar tam altmış üç, belki de daha fazlaydı... Suyu bol bir dağ ki burası Osmanlı beyliğinin bu yaylayı yazlık yaşam yeri olarak seçmesine şaşırmamak lazım.

Domaniç Dağlarında sonbahar renkleri

MEYVE SEBZE BOL

Haberin Devamı

Yol boyunca ve Domaniç yaylasında gezdiğim köylerde yerel-organik ürünlerin satıldığı pazarlarla karşılaşıyorum, meyve sebze bol.. Domaniç yaylasına vardığımızda Domur Köyde Osman Gazi’nin ninesi Hayme Ana’nın dallarına kurduğu salıncakta onu salladığı, Osman Gazi’nin büyüdüğü Mızık Çamı’nı, pazarı ile meşhur Çukurca Köyü’nü, dilden dile anlatılan Sarıkız efsanesiyle Ilıcaksu’ya gitmek lazım. Ilıcaksu’ya gidip suların kaynadığı bölgede bulunan çay bahçesinde ağaçların altında oturup huzur bulun...

NÖBETÇİ LOKANTA VARDomaniç Dağlarında sonbahar renkleri

Gezinizi pazar günü yapıyorsanız Domaniç şehrinde her zaman açık bir lokanta var... Pazar günleri aralarında sözleşiyorlar, nöbetçi bir lokanta veya pideci açık kalıyor. Bu sefer biz Mustafa ustaya denk geldik, onun kısmetiymiş. Günü mutlaka Domaniç yaylasının göz bebeği, Osmanlı Devletinin kurucusu, Ertuğrul Gazi’nin annesi Hayme Ana’nın türbesinin bulunduğu ve her sene eylül ayının ilk haftası anma etkinliklerinin yapıldığı Çarşamba Köyü’nde bitirip, hem türbeyi hem küçük müzeyi ziyaret etmek lazım. Bu arada müzede bulunan eserlerin bazıları Folklor araştırmacısı babam Şinasi Çelikkol’un bağışladığı etnografik eşyalardan oluşuyor.

Haberin Devamı

SU ŞIRILTISIDomaniç Dağlarında sonbahar renkleri

Domaniç Dağlar’ında çam ve kayın ormanlarının serinliğinde gezinirken, derelerin ve küçük çeşmelerin su şırıltıları ruhunuzu saracak. Bastığınız toprağı kaplamış sonbahar yapraklarının çıtırtısı arasında belki de rüzgar uzaklardan bir Kayı delikanlısının mırıldandığı türküyü size taşıyacaktır, kulak verin. Gözlerinizi kapayın, Gündüz Alp, Ertuğrul Gazi, Osman Gazi, Hayme Ana gibi kutlu insanların sofrasında ekmek paylaşabilirsiniz.

OSMANLI DEVLETİNİN KURULUŞU BU TOPRAKLARDA GERÇEKLEŞTİ

GÜNÜMÜZDE nüfusu azalan ve ziyaretinizde çok sakin bulacağınız bu yörenin her bir yanından tarih fışkırmakta. Domaniç halkı, bu tarihi her yıl kutladığı törenlerde canlı tutmakta ve nesilden nesile aktarmaktadır. Domaniç güreşleri, Hayme Ana’yı anma törenleri bunun en güzel ifadeleridir. Tarihi Domaniç güreşleri her yıl haziran ayının ilk pazar günü, Hayme Ana’yı anma törenleri ise her yılın eylül ayinin ilk pazar günü yapılıyor. Bu gelenek asırlardan beri devam ediyor.

Haberin Devamı

GELENEKLER SÜRÜYOR

Domaniç Dağları’nda Konar-Göçer Karakeçili Yörüklerine ait köyler halen mevcut ve eski gelenekleri devam ettiriyorlar. Selçuklu’dan bu yana yöreye hakim olan Türk Kültürü, Domaniç halkının folklorik özelliklerinde kendini gösteriyor. Kadın oyunları arasında bulunan; Sultan Gezmesi, Selçuklu sultanlarının saray bahçesindeki gezmelerini konu alır. Dağlar Gazeli oyunu, Karakeçili Yörüklerinin yayla hayatini yansıtır. Duman duman üstüne oyunu ise kekliklerin bahar ve kış aylarındaki hareketlerini canlandırır. Erkek oyunlarından Kayı Zeybeği, yöreyi yurt edinen Kayıların oyunu olup diğer bölge zeybeklerine göre hareketlidir.

Rivayete göre Hayme Ana ve Ertuğrul Gazi, Kayı Boyu ile I. Alaaddin Keykubat tarafından kendilerine yurtluk olarak verilen yöreye geldiklerinde dağların koyakların çöken dumanlara bakarak; “Yeni yurdumuz duman içi. Soyumuza hayırlı olur inşallah.” demişlerdir. Böylece duman içi sözü söylene söylene Domaniç seklini almış. Hatta türküsü bile var hatırlarsınız;
Zeytinyağlı yiyemem aman
Basma da fistan giyemem
Senin gibi cahile
Ben efendim diyemem aman
Kaldım duman içi dağlarda
Sevgili yarim nerelerde

Haberin Devamı

SARIKIZ EFSANESİ

ANADOLU’da Sarıkız Efsanesi Domaniç’te, Tavşanlı’da Senlik Köyü’nde, Kütahya’da, Eskişehir’de, Afyon’da, Kaz Dağları’nda, değişik versiyonları ile anlatılır. Ama hepsinde Sarıkız’ın güzelliği, su, ermişlik... ortak özelliklerdir. Sarıkız’ın babası; bazen Kral Midas veya Alaaddin Keykubat, bazen bir hoca veya yoksul bir köylüdür. Sarıkız; Karakeçili Türkmenleri arasında yaygın bir efsanedir. Sarıkız; güzelliği, iffeti, temizliği ifade eder. Bu durum onu ermişliğe yükseltmiştir. Efsanenin sonu bazen masallarda olduğu gibi mutlulukla sonuçlanır, bazen hüsranla...

HAYME ANA

Domaniç Dağlarında sonbahar renkleri

ERTUĞRUL Bey ve Hayme Ana kendilerine kışlak olarak verilen Söğüt’e ve yaylak olarak tahsisi edilen Çarşamba’ya 1235 yıllarında gelirler. Hayme Ana’nın yaşı o günlerde 64 civarındadır. Hayme Ana çadırını koca yaylalara bakan tarafa kurmuş, onun etrafına diğer çadırlar yerleştirilmiş. Ağaçların sardığı çimenlerin kuruduğu pınarların çekildiği güz mevsiminde Hayme Ana’nın ölümü bütün obayı yasa boğmuştur. Onun ölümü aşireti o kadar sarmıştır ki acılar biraz teskin olur ümidiyle tarihte adına ilk defa anıt mezar inşaa edilmiştir. Her yıl yayladan iniş zamanında Hayme Ana için dua ve dileklerle Söğüt’e doğru inilerek anıt mezar Çarşamba’nın müşfik ve heybetli dağlarına emanet edilmiştir.

DEVLET ANASI

Hayme Ana, cefakar, fedakar Türk anasının en büyük timsalidir. Onun tarih içinde gördüğü fonksiyon pek az anneye nasip olmuştur. Hayme Ana Kutlu Kayı boyunun lideri komutanı derleyicisi devlet kurucusu gibi pek çok özelliği şanlı kişiliği ile birleştirmiştir. O devlet evinin direğidir. Kocası Gündüz Alp’in vefatından sonra dağılma noktasına gelen Kayı boyunu Aşağı Sakarya Vadisi’ne daha sonrada Domaniç Çarşamba’ya selametle getirerek cihanın en büyük devleti olan Osmanlı İmparatorluğu’nun temelini atmıştır. Oğlu Ertuğrul Gazi’yi hep büyük olma cihana hükmetme kişiyle yetiştirmiş torunu Osman Gazi’nin elinden tutarak geleceğin devletinin nasıl kurulacağını nasıl olması gerektiğini Çarşamba Ova’sının yüksek tepelerini göstererek hayal etmiştir. Hayme Ana, Kayı boyunun diğer anaları gibi koyundan süt sağmış, yoğurt, peynir yapmış, ipi eğmiş, aba dokumuş, asla bir aristokrat gibi davranmamıştır. Obanın erkekleri onu ana bilmiş her sözünü emir belleyerek saygıda kusur etmemişlerdir. Bu davranışlar 13. YY dünyası için nadir görülen vakalardandır.
Hayme Ana önce Kayı boyunun aşiret anası, devlet anası, sonrada bütün Türklüğün kutlu anası olmuştur.

Domaniç Dağlarında sonbahar renkleri

MIZIK ÇAMI

BU yaylada, Osmanlı’nın doğuşuna tanıklık eden ve yöre halkı tarafından “kutsal” kabul edilen yaşı bin yılı geçmiş bir ulu çınar var. “Mızık Çamı” olarak tarihe geçen bu ulu çınar, 11 metrelik boyu ve ahtapotu andıran yaygın kolları ile insanları hayrete düşüren haşmetli görüntüsünün yanı sıra, oldukça ilginç kıvrımları ve doğa harikası estetik görüntülerle bezendiği şekliyle, görenlerin hayal gücünü aşıp gizemli bir yapıya ulaşıyor.

HALK SAHİP ÇIKTI

Doğa harikası bu ulu çınar, asırlardır doğaya karşı verdiği savaşımında, 1987 yılında kaderine terk edilmiş. Ancak yöre halkı ona sahip çıkmış. Artık aramızda olmayan, memleketi Domaniç olan, Bursalı doktor Avni Domaniç’in de çabaları ile yeri tespit edilmiş ve sahip çıkılmıştır. Çevresini yeniden düzenleyen, etrafını sarıp sarmalayan, yüzyıllara karşı verdiği savaşımda aldığı yaralarını saran halk, aynı zamanda onu adeta bir türbe gibi kutsallaştıran yaklaşımıyla koruyarak, kendi girişimleriyle; “Anıt Ağaç” olarak tescil ettirmeyi başarmış...

 

Yazarın Tüm Yazıları