Bursa Turizminden ve şehrin insanından hakettiği ilgiyi göremeyen YILDIRIM KÜLLİYESİ

Bursa erken dönem Osmanlı mimari eserlerini barındıran, Sultan Orhan’dan başlayarak en güzel külliyelerin yapıldığı bir şehir. Öyle ki bu külliyeler bakıldığında her yerden görülebilsin, şehri süslesin, yaptıran Sultanın şehre mührü olsun diye tepelere yapılmış. Hatta o günlerde, şehrin kuzeyinde verimli ova güneyinde ise Uludağ olduğu bilinci ile Sultan Orhan ile birlikte surlar dışına taşınan yerleşimin, şehrin doğu – batı istikametinde gelişebilmesi yolunda adımlar atılmış ve en batıda 1. Murat Hüdavendigar kendi adına külliyesini, en doğuya da Yıldırım Bayezid Külliye’sini inşa ettirmiş.

Haberin Devamı

Bursa Turizminden ve şehrin insanından hakettiği ilgiyi göremeyen YILDIRIM KÜLLİYESİ
Geçtiğimiz günlerde ziyaret ettiğim Yıldırım Külliyesi’ni mahzun, sıkıntılı, kendi halinde buldum. Bursa’da Osmanlı dönemi külliyelere yapılan en büyük kötülük etraflarının düzensiz yapılaşma ile ev ve apartmanlarla çevrilmiş olmasıdır. Yıldırım’da da bu fazlasıyla var maalesef.
Ben hep yapıların etrafında gelişigüzel yapılarak, adeta külliyeyi kamufle eden çirkin binalar yerine dönemin mimari özelliklerini yansıtan eski Bursa evleri ile çevrili olmalarını ve o eski evlerle bütünleşmelerini hayal ederim. Bursa’ya gelen turistlerin, grupların yüzde doksanının ziyaret ettiği yerler belli; belki Muradiye Külliyesi, Tophane bölgesi, Ulucami, çarşı-hanlar bölgesi ve Yeşil Türbe ile sona eren bir rota...

Haberin Devamı

BİR DE DÜZENLEME OLSA

Yıldırım Külliyesi’ni güzergahına alan kaç tane acenta veya rehber vardır? Sorsak zaman yetersizliğinden dem vurabilirler ama ondan da daha önce külliyeye ulaşan yolların dar ve park etmiş arabalarla işgal edilmiş olması, külliyede uzun süredir devam eden restorasyon ve yeterli derecede yerli yabancı ziyaretçiyi o noktaya çekecek düzenlemelerin olmaması... Halbuki bu şehir Yıldırım Bayezid’ın mirasını yiyor. Devletin sınırlarını Rumeli’de genişleten, İstanbul’u üç kez kuşatan, İstanbul boğazında Anadolu hisarını yapan, savaşlardaki başarısı ile Yıldırım lakabını alan, Emirsultan hazretlerinin kayınpederi, Niğbolu zaferi sonrası Ulucami’yi Bursa’ya kazandıran Bayezid Han’ın külliyesi daha çok ilgiyi haketmiyor mu? Yoksa 1402 yılında Timur ile giriştiği Ankara Savaşı’nı kaybettiği için ona kırgın mıyız? Timur’un yanında 7 ay 12 gün esir olarak kalan bu büyük Sultan, 43 yaşında 8 Mart 1403 yılında vefat etmiş, cenazesi oğlu Mehmed Çelebi tarafından Bursa’ya getirilerek, külliyesi içerisindeki türbesine defnedilmişti. Restore edilen türbesi ise geçtiğimiz yıl kasım ayında ziyarete açılmıştı.

YILDIRIM KÜLLİYESİNİ BURSA TURİZMİNE NASIL KAZANDIRABİLİRİZ?

Bursa Turizminden ve şehrin insanından hakettiği ilgiyi göremeyen YILDIRIM KÜLLİYESİ
Osmanlı dönemi külliyeleri konusu açıldığında en güzel örneklerden biri olarak Edirne’de ki 2. Bayezid külliyesini gösteririm. Bursa’daki külliyeler gibi çevresi çirkin yapılaşmaya maruz kalmamış, külliye yapıları birbirine yakın, bakımlı ve herşeyden önemlisi çok önemli iki müzeye ev sahipliği yapıyor. Şehre gelen ziyaretçilerin vazgeçilmez ziyaret noktalarından. Bursa’nın oğlu, İstanbul’un babası, şehirlerin sultanı sultanların şehri, serhattaki payitaht Edirne’de, 1484 yılında bizzat Sultan II. Bayezid tarafından temeli atılan Sultan II. Bayezid Külliyesi bünyesindeki Sağlık Müzesi bunlardan biri. Müze; 2004’te Avrupa Konseyi Avrupa Müze Ödülü alırken, 2016’da UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren ilk üniversite müzesi olma özelliği taşıyor. Geçtiğimiz Ekim ayında Edirne’deydim, şanslıydım çünkü külliye içinde uzun zamandır boş duran görkemli İmaret binası bir “yemek kültürü” müzesi olarak hizmete açılmıştı, ilk ziyaretçilerinden biri de bendim. Türkiye’nin ilk imaret müzesinde,15. yüzyıldaki sosyal yardımlaşmaya dikkat çekiliyor. Müzede balmumu heykeller tarafından imarette görev yapanların heykellerinin yanı sıra dönemin mutfak ürünleri ve bazı yiyecekleri yer alıyor, o döneme ait yaklaşık 200 parça mutfak eşya-gereçleri, imarette görev yapanları yansıtan balmumu heykeller, dönemin fotoğraflarının görülebildiği dijital masa bulunuyor. Geçmişteki sosyal yardımlaşmayı anlatan müzeyi dolaşırken hangi hastalıklarda hangi yemeklerin yendiğini de öğrenebiliyorsunuz.
Osmanlı tıbbının gizli hazinelerini ve tozlu raflarda kalan eski reçetelerini de gün yüzüne çıkartarak, tedavi edici özelliğinin yanı sıra önleyici sağlık hizmetleri içerisinde de büyük yeri olan şerbet ve şuruplardan; sirkencübin, loğusa şerbeti, reyhan şerbeti ve badem şurubu başta olmak üzere onlarca çeşit şerbet hazırlayan Trakya Üniversitesi, Edirne’nin kalkınmasına da destek sağlıyor.

EDİRNE ÖRNEĞİ

Haberin Devamı

Bursa Turizminden ve şehrin insanından hakettiği ilgiyi göremeyen YILDIRIM KÜLLİYESİ
1361 yılında Osmanlı Devleti’nin payitahtı olmasıyla beraber büyük bir kültürel atılım içerisine giren Edirne’de, unutulmaya yüz tutan Osmanlı şerbetini tekrar canlandırmak ve Osmanlı mutfağını tanıtmak amacıyla bölge turizmine önemli canlılık katmaya devam eden Trakya Üniversitesi, şerbet konusunda tarihi kaynaklara dayanan araştırmalar yürüterek, eski reçetelerden faydalanıp laboratuvar ortamında yeni reçeteler de geliştirmeye devam ediyor. Edirne’de Osmanlı kültürünün tanıtılması ve kaybolmuş lezzetlerin tekrar gün yüzüne çıkması yönünde başlattığı çalışmalara giderek ivme kazandıran Trakya Üniversitesi, gastronomi hocaları eşliğinde, Osmanlı şerbetlerinin Osmanlı’nın en eski ve en büyük saraylarından birine ev sahipliği yapan Edirne’de Osmanlı mutfağının sırlarına ışık tutmasını öngörüyor. Bursa’da da böyle bir şey yapılamaz mı? Yıldırım Külliyesi medresesinde, bir bölümü müze olacak yapıda, Uludağ Üniversitesi de Bursa’nın kaybolmakta olan yemekleri, dokumaları kumaşları, yaşam kültürü vs üzerine bir çalışmayı Külliye içinde halihazırda restorasyonu süren medrese yapısında tekrar yaşatıp, gelen turistlere sunma konusunda görev üstlenemez mi? Cami altında bulunan dükkanlarda özellikli, Bursa kültürüne dair el sanatlarını yaşatan ve satan dükkanlar, kitapçılar açılabilir. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de amacı şehrin sosyal hayatına katkı sunmak olan yapı topluluğunun geniş bahçesinde Yıldırım Bayezid, Bursa ve Osmanlı kültürü üzerine çeşitli etkinlikler yapılabilir. Hepsinden önce külliyeye giden yolun turist otobüslerinin rahat ulaşması için her zaman açık ve düzenli olması şart !.. Belki Uludağ Üniversitesi, belki Yıldırım Belediyesi, belki birileri sesimi duyar... Ben Yıldırım Külliyesi’nin Bursa kültürü ve turizminde hak ettiği yerde olmasını istiyorum.

Haberin Devamı

YILDIRIM BAYEZID KÜLLİYESİ HAKKINDA

Bursa Turizminden ve şehrin insanından hakettiği ilgiyi göremeyen YILDIRIM KÜLLİYESİ
Yıldırım Bayezid Külliyesi, şehrin doğusunda Bursa’nın Yıldırım semtinde bir tepenin üzerinde yer almaktadır. Külliyeden günümüze cami, medrese, darüşşifa, hamam ve türbe olmak üzere beş yapı sağlam olarak gelebilmiştir. Külliyede bulunduğu bilinen imaret ve kasır ise mevcut değildir. Yapıların, özellikle 1855 yılındaki depremde büyük zarar gördüğü bilinmektedir. Arazinin topografik yapısı nedeniyle külliyeyi oluşturan yapıların oldukça dağınık bir şekilde yerleştirildikleri dikkati çekmektedir.
Külliyenin inşa edildiği tepenin en üst noktasında, külliyenin merkezi konumundaki cami bulunur. “Tabhaneli Camiler” plan şemasında, kesme taşlarla ve muazzam mermerlerle inşa edilmiş cami, harim, orta avlu, orta avlunun iki yanında birer eyvan ile eyvanların kuzey ve güneyine yerleştirilmiş ikişer tabhane mekanından oluşmaktadır. Yapının içinde ve dışında dekoratif amaçla kullanılan mermer işçilikleri dikkat çekicidir. Kuzey cephesinde beş birimli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Caminin kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerinde yükselen minareler yıkılmış, sonradan tekrar inşa edilmiştir. Medrese, caminin yaklaşık 30 m. kuzeybatısındadır. Taş ve tuğla ile inşa edilmiş yapı, bir avlunun üç kenarına sıralanmış mekanlar ve güney cephesinden dışa taşıntı yapan dershane eyvanından oluşmaktadır. Avlunun üç kenarında revak vardır.
Ankara Savaşı’nda (1402) Timur’a yenilen ve esir düştükten sonra Akşehir’de vefat eden I. Bayezid’e ait olan türbe, külliyenin en küçük yapısıdır. Caminin yaklaşık 30 m. kuzeyinde yer alan yapı, tek kubbe ile örtülü kübik bir gövde ve kuzey cephesindeki, kubbelerle örtülü üç birimli bir revaktan oluşmaktadır. Duvarları, dönüşümlü yerleştirilmiş bir sıra kesme taş, iki sıra tuğla ile kaplıdır.
Girişindeki bordo renkli devşirme mermer sütunlar eşsizdir. Caminin, yaklaşık 100 m. güneybatısında yer alan hamam yapısı, enine sıcaklıklı ve çifte halvetli plan şemasına sahiptir. Tek kubbeli soyunmalık mekanı ile sıcaklık arasında bir kubbe ile örtülü ılıklık mekanı bulunmaktadır.
Darüşşifa, caminin, yaklaşık 300 m güneydoğusundadır. Yaklaşık 17.60 x 36.00 m. ölçülerindeki bir avlunun çevresine yerleştirilmiş mekanlardan oluşmaktadır. Avlunun iki uzun kenarına, üzeri beşik tonozla örtülü revak inşa edilmiştir. Girişin karşısında yer alan büyük mekan kubbeyle, diğer mekanlar beşik tonozla örtülüdür.Günümüzde özel bir sağlık kuruluşu tarafından işletilmektedir ve diğer külliye yapılarından aralarında bulunan yeni binalar nedeniyle çok kopuk vaziyettedir.
Yıldırım Külliyesi’nde, caminin dış cephelerinde, pencere kenarlarında ve medresenin giriş cephesinde taş üzerine oyma tekniği ile yapılmış muhteşem süslemeler görülmektedir. Sadece bu mermer işi süslemeler için bile ziyarete değer. Caminin güneydoğu ve güneybatı tabhane hücrelerindeki ocak ve dolap nişi cephelerinde, kalıplama tekniği ile yapılmış alçı süslemeler vardır. Medresenin pencere alınlıklarına ve darüşşifanın giriş eyvanındaki nişlerin içine, tuğla ve taş ile geometrik örnekli süslemeler yapılmıştır. Caminin kuzey cephesi ile tabhane mekanlarında ve medresedeki dershane eyvanının batı cephesindeki pencere alınlığında az miktarda çini süslemeye de rastlanmaktadır.

Haberin Devamı

Bursa Turizminden ve şehrin insanından hakettiği ilgiyi göremeyen YILDIRIM KÜLLİYESİ

Yazarın Tüm Yazıları