Kanat takıp uçmak istedim

Bir havalimanının sembolü hava trafik kontrol kulesidir. Yıllarca Türkiye’de havalimanı kulelerine mimari olarak gereken önem verilmedi. 3. havalimanı, bu konuda da ilke imza atıyor. İşte ödüllü, özel tasarımlı 90 metrelik bu kuleye çıkan ilk kişi oldum. İçimden “Hezarfen Ahmet Çelebi de olsa şöyle bir kanat açsak uçsak” diye geçirdim.

Haberin Devamı

“İlk ben” demeyi sevmem.Mesleki bir hastalıktır...Ama bu kez öyle olmadı. 3. havalimanının ödüllü, özel tasarımlı 90 metrelik kulesine çıkan ilk kişi oldum. Tabii çalışanlar dışında.

Henüz camlar takılmamıştı. Rüzgârın saatte 65’ten 45 kilometreye inmesi bekleniyordu. Hava trafik kontrolörlerinin çalışacağı en üst kattan dışarı baktım. İçimden “Hezarfen Ahmet Çelebi de olsa şöyle bir kanat açsak, uçsak” dedim. Ne hoş olurdu, süzülerek Karadeniz sahilindeki kumsallar üzerinde havalimanın yeni bitmiş 60 metre genişliğinde 4100 metre uzunluğundaki pistine iniverseydim.

17 KATLI LALE KULE
3. havalimanını yapan ve işletecek İGA (İstanbul Great Airport), ‘Hava Trafik Kontrol Kulesi’ için Zaha Hadid, Moshe Safdie, Grimsaw-Nordic, Massimiliano Fuksas, Pininfarina-Aecom, RMJM Architects gibi dünyanın önde gelen tasarımcılarını Aralık 2015’te davet etmiş ve ‘lale’ figüründen esinlenerek tasarladığı çalışmasıyla Pininfarina-Aecom sürecin galibi olmuştu. Yeni havalimanının Hava Trafik Kontrol Kulesi ve Teknik Binası, ‘Chicago Athenaeum: Mimarlık ve Dizayn Müzesi ve Mimari Sanat Tasarımı ve Kentsel Araştırmalar Avrupa Merkezi’ tarafından verilen 2016 Uluslararası Mimarlık Ödülü’nü kazandı.

Üç asansörlü kuleye aktif olan bir geçici asansörle çıktım. 3’üncü Havalimanı’nın CEO’su Yusuf Akçayoğlu heyecanla detayları anlattı. Bu hacimdeki bir havalimanı inşaatından sorumlu olmak için birisinin ona beddua etmiş olması gerekir diye düşündüm.

Alınmayacak ürkütücü riskleri almış. Yapının diğer bölümlerinin başına gelen yöneticiler dayanamayıp sık sık gidiyorlar ya da gönderiliyorlar. Yusuf Akçayoğlu onların riskini de alıyor. TAV Havalimanları Holding’de Sani Şener‘in yanında Ortadoğu’nun çöllerinde yıllarca çalışarak edindiği tecrübe bu hakimiyeti sağlıyor.

KULENİN TEKNİK SIRLARI
Kulede organik-eğrisel formların yapılabilmesi için cam elyaf takviyeli beton malzeme kullanılmış. İki kontrol katından oluşuyor. En üst katta hava trafik kontrolörleri (ATC), bir alt katta ise yer trafiğini yöneten kontrolörler görev yapacak. 16 kişilik ekip için çalışma imkânı sağlanacak. Kontrol katlarında yansıma ve akustik konforun dikkate alındığı ve 360 derece görüş olanağı sağlayan dıştan takılan cam cephe rüzgarlar el verdiğinde yapılıyor. Kabası biten kule hızla lale formuna doğru gidiyor. İstanbul mimari olarak hançerlenmeden önce Beyazıt Kulesi’nin sahip olduğu hakimiyet burada var.

Kulenin teknik bloğunda yemekhane, spor salonu/squash, ofisler, dinlenme odaları, seminer salonu, toplantı odaları yer alacak. Hava trafik kontrolörleri, dünyadaki en gelişmiş sistemlerini kullanacak. Ve belki de ilk defa bu kadar rahat edecekler. Dikkat kaybı, dimağ kilitlenmesi olmaması için her konfor düşünülmüş. Yeni havalimanında A-SMGCS LEVEL 4 denetleme sistemi kullanılacak. Uçaklar iniş yaptıktan sonra park pozisyonuna kadar, follow-the-green konsepti adı verilen yerdeki ışıkların yönlendirmesi ile hareket edecek. Ayrıca kontrolörler, artık tek bir ana ekrandan tüm bilgileri görebilecek. Hava Trafik Kontrolörleri, dünyanın en zor işini bu sayede dikkatleri dağılmadan, kuşkular içinde olmadan yönetecekler.

Gelelim havalimanına. Uçaklara yeraltından yakıtın pompalanacağı yakıt çiftliği dev tanklardan oluşuyor. Toplam 300 bin metreküp yakıt alacak tankların üzeri belki bir yarışma sonucu kazanacak öğrencilerin resimleri ile süslenecek.

SOĞUTMA MASLAK'A YETER
HAVALİMANININ toplam ısıtma ve soğutma sistemleri koca birkaç binada yer alıyor. Hatta öyle yüksek kapasiteleri var ki, neredeyse Maslak’taki gökdelenlerin tamamına mükemmel bir iklimlendirme yapabilir.

BÜYÜK KAMP
YAKLAŞIK 28 bin çalışanına İGA kamplarında konaklama hizmeti veriliyor. Çamaşırhaneler o kadar büyük ki, neredeyse bir kasabanın tamamına yeter.


MÜTHİŞ TÜNELLER
HAVALİMANININ altı tünellerle dolu. Bu sayede uçakların arasında vızır vızır araçlar işlemeyecek. Apron üzerindeki hareket neredeyse tümüyle yeraltına alınmış. Yukarısı uçakların. Öyle pilotlar araçlar geçsin diye durup beklemeyecekler. İnişten sonra hızla yanaşacakları köprüye ya da park alanına gidecekler. Havalimanı içinde toplam 120 kilometre servis yolu yapıldı.

KÖPRÜLER CAM OLSAYDI
BELLİ, bir cimrilik yapılmış uçaklara uzayan köprüler yani yolcuların körük dedikleri bölümler metal kaplama. İçine girince belli ki yüreğiniz çok sıkılacak. Hele bir de yolcu alımı pasaklı yapılırsa köprü içindeki yığılmalar insanın sinirlerini bozabilir. Belki üzerlerinde daha fazla reklam alanı yaratmak için yapıldı ama yanlış. Keşke cam olsaydı. Cam üzerine de reklam alınırdı. Belli ki cam ağırlıklı koca yapının önündeki köprülerde bir pintilik yapılmış, estetik bir kırılma oluşmuş. Oysa köprüler dünyada bu işi yapan en iyi firmaya verilmiş ama işe birileri burnunu sokmuş… Ukalalık yapmış…

NE ZAMAN BİTECEK
İNŞAAT hızından hiç kuşkum yok. Bagaj karuselleri bile çalışır durumda ki en önemli işlerden biri. Tam 42 kilometre uzunluğunda. Yine de 29 Ekim 2018’de temsili bir açılış yapılır. Birkaç uçak iner kalkar. Bana göre, tümüyle devreye alınması, maksimum kapasite ancak 2019 ilkbaharının sonunu bulur. Acele edince Kuzey Marmara otoyolu gibi oluyor. Hâlâ her gün bölüm bölüm kesilerek imalat hataları düzeltiliyor. Bu iş havalimanında trafiği durdurarak yapmak zor bir iş. Bir de gözler üzerinde. Havalimanına giden yollardan birindeki levhada ‘İGA Havalimanları’na gider vb. yazıyor. Aslında bir havalimanı ama 5-10’una bedel. Herhalde bu yüzden yazmışlar.

YÜZDE 74 TAMAM
İNŞAATIN gerçekten yüzde 74’ü tamamlanmış. Tabii geri kalan sanırım bir o kadar zor iş. Elektronik sistemlerin takılması testler, vs. çok zaman alabilir. Akıllı havalimanının aklının başına gelmesi gerekiyor. Ama artık kuleden bakınca anlıyorsunuz ki, İstanbul’un 3’üncü, dünyanın en büyük havalimanı işte orada...

KAPILARA GİDEN ALANLAR DAR
TERMİNALİN içini gezerken, kapılara gidilen alanların ortalarında gidiş-geliş yürüyen bantlar var. Bantlardan sonra Gate’lerin oturma alanları arasındaki bölüm dar. Bu kadar yoğun bir havalimanında oradan geçecek elektrikli araçlar, engelli sandalyeleri falan düşünüldüğünde çok da rahat olmayacak.Terminaldeki kubbeler derinliği ve ışığı artırmış ama mimari olarak sanki bir zorlama-yapıyla zıtlaşma gibi geldi bana. Yukarıdan bakıldığında daha hoş görünüyor. Kubbe tipi çıkıntılar güneşin hareketi ile sürekli bol ışığı zaman zaman kesiyor.

KUŞLAR HEP TAKİPTE
3 Mayıs 2013’den bu yana bölgedeki kuş hareketi izleniyor. Ağırlıklı martılardan oluşuyor. Yemeklerini Kemerburgaz çöplüğünde yiyorlar. Sonra su içmeye Terkos Gölü’ne gidiyorlar. Martılar, yıkanmak için denize uçuyorlar. Kemerburgaz çöplüğü neredeyse tamamen kapandı. Leylekler ise şubat-martta havalimanı üzerini kullanarak uçuyor. Kuş sürülerinin uzaklaştırma yöntemleri konusunda da en yeni nesil sistemler, önlemler 3. Havalimanı’nda uygulanacak.

Yazarın Tüm Yazıları