Yorgun kraliçe Alsancak

KENTLERİN sosyal hayatı, semtler itibariyle bir iş bölümü anlayışına göre şekillenir.

Haberin Devamı

Sosyal hayatının türlü yönleri vardır. Bazı yerler konut bölgelerdir, bazıları eğlence, yeme-içme, alışveriş noktalarıdır. Asıl olan bunların hepsinin sadece bir semte yüklenmemesidir. Ancak Alsancak tam da böylesi bir ağırlığın hamalıdır.
Sabahın erken saatlerinde her taraftan spor amaçlı gelen insanlarla ortak yaşam başlar. Gün içinde şehirin gençleri, öğrenciler kıyı bandındaki çimlerine yayılırlar. Hafta sonları yukarı mahallelerden gelenlerin piknik alanı yine bu yerlerdir. Geceleri zaten bir başka alemdir. Sabahın saat üçlerine kadar “alkol etkisiyle” bağırıp çağıran da, romantizm yaşayan da illa bu keyiflerini Alsancak’ta yaşamak isterler. Bu arada çer-çöp, çekirdek kabuğu, boş şişe ve hatta tuvalet atıkları eksik dekoru tamamlarlar. Kıyı bandındaki mekânlara baktığınızda; cafeler, müzikli restoranlar, birahaneler gecenin ilerleyen saatlerine kadar gürültülü halleriyle tıklım tıklımdır. Yanısıra, siyasi parti mitinglerinden, açık hava konserlerine, ilk akla gelen yer hep Alsancak’tır.
Oysa, sahil binaları ağırlıklı olarak meskûn mahal, yani konuttur. İnsanların huzur talep ettiği, asude ve sakin saatleri özleyerek evlerine döndüğü anlarda pandomima yeni başlamıştır. Bu arada bu binaların bazı yerleri de işyeridir. Yanısıra, ticari mallar satan mağazalar da azımsanmayacak kadar çoktur. O, eğri büğrü taşlarla kaplı daracık Kordon yolu otopark sıkıntısı sebebiyle işgal altında tek şerite mahkûmdur... Buralarda taşıttan inmek binmek bir ıstıraptır. Trafik durur, kornalar başlar. Görüldüğü üzere Alsancak “yedi kocalı Hürmüz” den farksızdır.
Gerçekte ise; tarihsel kimliği ile her daim gıpta ile bakılan, kimsenin vazgeçemediği, bir biçimde entegre olmaya çalıştığı bir “yorgun kraliçe”dir. Kraliçe İzmir’e gelen turistlerin de gözdesidir. Şimdiye kadar Alsancak ile Kordon’dan eşanlamlı gibi söz ettik. Oysa Alsancak kıyı-kenar çizgisi tahrip edilerek oluşturulmuş alandan ibaret değildir. Bu semtin hemen birkaç yüz metre gerisinde 400 dönümlük bir “Kültürpark”, nerede ise “ıssız” bir halde gözden uzak tutulur. Kültürpark bir kesimin “seçkinci blokajı” altında “Enternasyonal Fuar”ın kan kaybettiği süreçlerden sonra, halka adeta kapatılmıştır. Görünüşte “korumacı” bir anlayışa boğdurulan, Alsancak’ta oturanların bile çok nadir uğradığı bir yasak bölgedir Kültürpark. Oysa en başta gençlerin yönlendirileceği, cıvıl cıvıl bir park, cafeleri, yeme-içme mekânları, konser alanları ve benzeri kültürel aktiviteleri ile semtle ve İzmir’le bütünleştirilebilir.
Bu sayede kıyı bandını giderek artan yükünden azat etmek ve başta konutlarda yaşayanlar olmak üzere, herkes için yaşanabilir kılmak mümkün olabilecektir.

Yazarın Tüm Yazıları