Ders çıkarmalıyız

DEPREM tabii ki, büyük dramların yaşandığı bir doğal afet.

Haberin Devamı

Böylesi zamanlarda bütün gündem maddelerimiz ikinci plana düşüyor.
İlk şaşkınlığımız geçtikten sonra bir anda ve hep birlikte “insan” olduğumuzu hissediyoruz.
Bir insani sıcaklık ve empati benliğimizi sarıyor.
Depremin üzerinden bir haftadan fazla süre geçti.
Ülkenin dört bir yanından yardım heyecanı, “katkıda bulunmalıyım” çabası dinmiyor.
Siyasi rakipler, komşu ülkeler, dünyevi hesaplar, hemen hepsi erteleniyor.
Maalesef, bu iklimin hep böyle devam edemeyeceğini biliyoruz.
İnsan tuhaf yaratık.
Acılar, felaketler yaşandığında sezinleyerek hayata geçirdiği insani duruşu uzun müddet koruyamıyor, unutuyor.
Neyse, İzmir’imize büyük geçmiş olsun.
Bu depremden tüm ülke olarak, bir kez daha büyük uyarı aldık.
Kamu kaynaklarının öncelik sırası tespit edilirken, bu konu her şeyin önüne konulmalı.
Binaların yapılacağı yerlerden kentsel dönüşümlere kadar “doğru”nun ne olduğunu herkes biliyor.
Sorumlu yurttaş bilinci ve bilimsel esaslardan taviz vermeyen kamusal denetim vazgeçilmezimiz olmak durumunda.
Tekrar hemşerilerimize geçmiş olsun.

-----

Haberin Devamı

Enflasyonun ayak sesleri

DÖVİZ fiyatları alıp başını gidiyor.
Birkaç yıl öncesinde kişi başı milli gelirimiz 10 bin doları aşmıştı.
Şimdilerde Türk Lirası’nın değer kaybıyla 7 bin dolar mertebesine geriledi.
Yıllarca Yunan Adaları’nın ucuzluğundan dem vurduk.
Euro 2 lira iken, bu söylem doğruydu.
Şimdi yaklaşık 1 euro 10 TL oldu.
Bakınız, burada an itibariyle bir anormallik var.
Bugün diyelim, İsviçre’de hiçbir restoranda mesela bir “çorba”yı 10 eurodan aşağıya size içirmezler.
Aynı çorba benzer kalitedeki restoranda, Türkiye’de 1 euro karşılığı 10 Lira.
Bu fark kabul edilemez...
Tamam, bizim ülkemiz “satın alma gücü paritesine” göre zaten hep farklıydı.
Hatta milli gelirimiz bu esasa göre döviz bazında 2,5 kat mertebelerinde kişi başı 25 bin dolar olarak hesap ediliyordu.
Yani, bizde çorba 10 TL ise İsviçre’de 25 TL karşılığı olması makuldü.
Ama şimdi, o parite hepten şaştı.
Bu ülke o denli de katma değersiz bir yer değil...
Biz Bengaldeş ya da Afrika ülkesi değiliz.
Özellikle gıdaya yönelik sektörlerde “ucuzluk” sürdürülemezliğe işaret ediyor.
Neticede, bu durum iki sonuca yol açar.
Ya, döviz fiyatları bu seviyeyi korurken sert bir “enflasyon” dalgasına maruz kalacağız.
Ya da bu döviz, efendi gibi %15-20 seviyesine gerileyecek.
Bunu da şu aşamada TCMB’nin çok ciddi bir faiz artışı, o da belki, sağlayabilir.

Yazarın Tüm Yazıları