Ortopedist oldum çünkü hayat harekettir

Op.Dr.Esin Kayaoğlu Üstünova, en zor mesleklerin başında gelen hekimlikte yine zor kabul edildiği için kadınların nadir seçtiği ortopedi bölümünde uzmanlaşarak Türkiye’nin sayılı ortopedistlerinden biri oldu. Hayatın harekette olduğunu ve hastanın dinlenildiğini hissettiği anda iyileşmeye başladığını anlatan Op. Dr. Kayaoğlu Üstünova, hasta ve hekim için yeterli zaman ve mekan koşullarının tartışılmaz bir hak olduğunu savunuyor.

Haberin Devamı

Ortopedist oldum çünkü hayat harekettir

Bu özlemle geçtiğimiz yıl Bursa’da hayalindeki ofisi hizmete açan Esin Hanım ile buluştuğumuzda, branşında ilk olmanın yanı sıra tedavi yöntemlerinde de yeniliklere ve ilklere imza attığını gördük. En büyük hayali ultrasonuyla köy köy dolaşarak ülkemizde bebeklerde en yaygın rastlanan kalça çıkığı hastalığını yerinde tedavi etmek olan Op.Dr. Kayaoğlu Üstünova ile bu alanı seçme nedenlerinden ihmal edilen ayak sağlığımıza kadar sağlık dolu bir sohbet gerçekleştirdik.

 

- Türkiye’nin sayılı kadın ortopedistlerinden birisiniz? Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Neden ortopedist olmak istediniz?

Haberin Devamı

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuyum. Her zaman insanlarla sıcak temas kuracağım, hayatlarına dokunacağım, karşılıklı etkileşimle, bir değişime sebep olacağım bir meslek hayal etmiştim. Şimdi seçimimi tekrar sorguladığımda milyon yıllık, insanı bütünüyle maddesinden-ruhuna, psikolojisinden-patolojisine bilme merakı ve büyüsüne kapıldığımı görüyorum. Bu sonsuzluk içinde kendi payıma öğrenebildiklerim benim hayatımın özeti olsa gerek.

KARDEŞİ AMELİYAT OLUNCA...

Ortopedi ile tanışmam ise acilde intörnlük yaptığım dönemdir. Gözlemlediğim ortopedi uzmanları, konsültasyon isteği gelince hızlıca acile gelir ve hemen hastalarını sahiplenip yine hızlı bir şekilde tedavilerini uygularlardı. Ayrıca kardeşimin üniversitemin ortopedi servisinde ameliyat olması, bu ekip ile çalışma isteğimi daha da arttırdı. Bu süreçte ortopedistlerin yaptığı işe sahip çıkmaları bana çok yakın bir duygu geldi. Ben de meslek hayatıma bu duyguyu oturtmak istediğim için uzmanlığımı yine kendi üniversitemde Ortopedi ve Travmotoloji Ana Bilim Dalında yapmaya karar verdim.

- Kadınların ortopediyi çok nadiren seçtikleri biliniyor. Sebebi nedir?

Ortopedi ürolojiden sonra kadın doktorların en az tercih ettiği ikinci bölüm. 2010 yılında yapılan bir çalışmada tüm ortopedistlerin sadece yüzde 1.6’sının kadın olduğu ve 2006 yılı itibarı ile kadın ortopedist sayısının 31 olduğu bilgisi paylaşılmıştı. Bu oran yalnızca Türkiye’de değil, birkaç ülke dışında, tüm dünyada oldukça düşük. Ancak bunun tercih ve TUS süresince bana bir engel olarak hatırlatılması sadece puanımı yükseltti. Eğer bir kadın doktor ortopediyi seçmişse vücut yapısı olarak yapılı birini bekliyorlar. Çünkü bu branşta kol gücü gerektiği de düşünülüyor. (Gülerek) Ben kendimi yapılı görsem de yine de naif buluyorlar. Şaka bir yana, sonuçta bence bu bir teknik işi ve doğru kullanıyorsan çok büyük bir güce ihtiyaç yok! Zor bir bölüm olsa da ben kadınların özellik olarak daha dayanıklı olduğuna inanıyorum.

Haberin Devamı

HERKES İÇİN ORTOPEDİ ANSİKLOPEDİSİ HAZIRLADIK

- Ortopedi branşını bize nasıl anlatırsınız, özelliği nedir?

Aslında ortopedi kelimesinin tam karşılığı “düzgün çocuk” demektir. Yunancada “Orthos” kelimesi “doğru, düz ve deformitesiz” , “Pedias” ise çocuk demektir. Vücudun kas iskelet sisteminin yaralanma ve hastalıkları ile ilgilenen tıp dalıdır. Kas iskelet sistemi kemik, eklem, bağ, tendon (kiriş), kas ve sinirleri kapsamaktadır ve hareket etmemizi, çalışmamızı ve aktif olmamızı sağlar. Mottomuz; Hayat harekettir, hareket hayattır. Çünkü sistemde bir sıkıntı olduğunda ve en temel ihtiyacımızı yerine getiremediğimiz zaman hem fiziken hem de ruhen büyük bir eksiklik hissediyoruz. Hastaya fonksiyon kazandırabilmek çok önemli.

Haberin Devamı

- Peki biz bu konuda bilinçli miyiz, kendimize iyi bakıyor muyuz?

Başlangıçta çocuk şekil bozukluklarının tedavisi için kurulan ortopediyi önce çocuklar açısında ele alırsak, kalça çıkığı çok önemli ama ülkemizde hala çok yaygın. Aslında yeni doğanda ilk 4 ay altın dönem ve basit bir bandaj tedavisi ile tedavi olunuyor. Kaçırdığınızda ise ciddi ameliyatlar gerekiyor. Maalesef bu konuda halk olarak bilinçli değiliz. Kundaklama mesela kalçası yerinde olan çocuğun kalçasını bile çıkarabiliyor. Hafif bir çıkıklık ciddi hasarlara neden oluyor.

- Bilinçlendirme yolunda bir sosyal sorumluluk projeniz de olmuş?

Evet, kliniğimiz tarafından bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında ‘OrtoPedia’ ortopedi ansiklopedisi hazırladık. Tüm halkımızı ortopedi konusunda bilgilendirmeyi amaçlıyoruz. Bize mesaj atan herkesle ansiklopedimizi paylaşıyoruz.

Haberin Devamı

 Ortopedist oldum çünkü hayat harekettir

ASLOLAN KORUYUCU HEKİMLİK

 Günümüzde pek çok komplike durum ileri cerrahi tekniklerle başarılı bir şekilde çözümlense de, koruyucu hekimliğin, tedavi etmekten her zaman daha iyi olduğu sıkça hatırlanmalıdır. Bebeklerde görülen gelişimsel kalça displazisinde ultrason ile erken tanı ve tedavi buna çok iyi bir örnek hastalık oluşturmaktadır.

Yetişkinlerden ele alırsak hastalık ortaya çıkmadan doğru beslenme ve doğru hareket, doğru oturma ile birçok hastalık önlenebilir. Günlük yaşamımızda neredeyse hepimiz kapalı garajdan kapalı garaja, çok hareket halinde olmadan yaşıyoruz. Baktığınızda bizler aslında hastalıkların sonucunu tedavi ediyoruz ama koruyucu hekimlik de çok önemli. Aynı zamanda klinik pilates eğitimi almamın en büyük sebeplerinden biri de bu. Boyun fıtıkları, omuz hastalıkları oluşmadan günlük hayatımızda düzgün duruş ve hareketi de göstereceğim eğitimleri vermek benim için önemli.

Haberin Devamı

- Bir doktor olarak özlemini duyduğunuz şeyler nelerdi?

Tedavi anlamında her türlü imkâna sahibiz aslında ama çok kalabalık bir ülkeyiz. Doktor sayısı maalesef yetmiyor ve bu sistemde hastayla yeteri kadar iletişim kuramıyoruz. Hâlbuki insan dinlendiğini hissettiği ve hastalığını sebebini, ne tedavi yapılacağını bildiği an iyileşmeye başlıyor. Bunun için de zaman yeterli zaman gerekiyor. Bu durumdan hastalar kadar doktorlar da mağdur tabii. Hasta hekim ilişkisinin mahremiyeti, güvenilirliği için samimiyetinin oluşması için yeterli koşullara erişebilmek her iki taraf için de tartışmasız bir haktır. Bu nedenle artık kendi çatım altında hem kendimin hem hastanın hak ettiği zaman ve mekân içerisinde, onun hayatına dokunarak, ondan bir şey öğrenerek tedavi etmek istedim. 2004 yılında uzmanlığımı aldıktan sonra 13 yıl farklı yerlerde hizmet verdim. 2017 yılında ise Bursa’ya taşınarak, hep özlemini duyduğum ofisimi açtım ve “Klinik Ortopedi” adını verdim.

AYAK SAĞLIĞI İHMAL EDİLİYOR

- Sizin özellikle üzerinde durduğunuz alanlardan biri de ayak sağlığı. Özel bir sebebi var mı?

Bazı bölümlerde üst ihtisas alanı var ama ortopedi de legal bir ihtisas alanı yok. Daha çok altında çocuk ortopedisi, ayak ve ayak bileği cerrahisi, protez cerrahisi gibi alanlar var. Ben tecrübelerim sırasında ayak ve ayak bileği hastalıklarının sadece ülkemizde değil dünyada da biraz sahipsiz kaldığını gördüm. Ayakla ilgili pek çok problem kişinin günlük yaşantısında önemli sorunlara, streslere yol açabiliyor. Ben bu boşluğu doldurmak ve de kendimi de geliştirmek istedim. Ofisimizdeki hemşiremiz de podoloji eğitimi alarak podolog oldu ve henüz cerrahi gerektirmeyen hastalıkların özel tıbbi aletlerle tedavisini ve ayak bakımını yapmaya başladık.

- En sık hangi hastalıklarla karşılaşıyorsunuz?

Podolojiye başladığımızda özellikle tırnak mantarını çok gördük. Belli bir süre sonra batma yaptığı için hastaların çoğu da tırnak batması olduğunu düşünerek geliyor. Yanlış ayakkabı seçimi, yanlış tırnak kesme ve tırnağın anatomisinin neden olduğu tırnak batması da çok yaygın. Bir de halk arasında tırnak batması olduğunda tırnak çekilir gibi yanlış bir algıda var. Aslında bu yöntem kesinlikle önerilmiyor. Tırnağın doğduğu kısmının dipten kazınması ve yok edilmesi gerekiyor. Tırnak mantarında ilaç tedavisi yapılırken podoloji tedavisi de yapılırsa çok güzel sonuç alınıyor.

 ULTRASON ARTIK MUAYENE YÖNTEMİ

Topuk dikeni dediğimiz yine çok hareketsiz olmamız sebebiyle ayak altındaki liflerin iltihaplanmasıyla yaşanan topuk altındaki ağrı da çok sık görülüyor. Artık tüm dünyada neredeyse her doktor gelişen teknoloji sayesinde kendi bölümünün ultrasonunu yapabilir hale geldi. Ben de kendi alanımda ultrasonu muayene yöntemi olarak kullanan az sayıdaki ortopedi uzmanından biri olduğumu söyleyebilirim. Tanı koyarken ultrason kullanarak, PRP yapılacaksa direk hedefe enjeksiyon yapıyorum. Omuz problemlerinde de PRP çok yaygın kullanılıyor. PRP’nin Türkçe açılımı trombositten zengin plazmadır. Son evreye girmemiş, kireçlenmiş, aşınma olan eklemlere kandaki trombositleri yoğun bir şekilde veriyoruz. Trombositin içindeki büyüme hücreleri, proteinlerin iyileştirici gücünü kullanıyoruz.

- Önlem olarak hangi önerilerde bulunursunuz?

Aslında hangi doktora giderseniz hastalığınızı ve tedavinizi de bir anlamda seçiyorsunuz. Cerrahi doğru endikasyon, doğru zaman ve doğru hasta da çok güzel sonuç veriyor. Fakat bunu iyi değerlendirmek gerekiyor. Ortopedide kırıklar ve travma dışında cerrahi müdahaleden önce alternatif tedavilerini uygulamayı tercih ediyorum.

Herkese bir şikâyeti bulunmasa bile kas-iskelet sistemi ile ilgili bir analiz yaptırmasını mutlaka öneririm. Örneğin basış bozukluğu varsa nasıl bir ayakkabı kullanması gerektiğini öğrenecek, yanlış duruşlarla, hangi bölgede zayıflık, bozukluk varsa onu düzeltecek egzersizleri uzmanından alacaktır. Önleyici hekimlik dediğimiz de budur.

Ortopedist oldum çünkü hayat harekettir

 EN BÜYÜK HAYALİM

- Hayallerinize devam ediyor musunuz?

En büyük hayalim ultrasonumu sırtıma alıp, Bursa’nın dağ köylerinde ya da Türkiye’nin herhangi bir yerinde doktora ulaşamayan bebeklerin ultrasonunu yapmak. Kalça çıkığında altın tanı yöntemi ultrasondur. İkinci ayda yapılırsa tanı konur ve erken tedavi ile başarı elde edilir. Doktora gidemeyen bebek için ihtiyacı varsa hemen orada basit bir bandaj tedavisini uygulamak hayatı için çok büyük önem taşıyor. Bence her ortopedistin ülkesine karşı boynunun borcu olmalı. Gerçekten hayata geçirmeyi çok istiyorum, ancak henüz bununla ilgili prosedürleri, ilgili izinleri aşamadık. Bir sivil toplum kuruluşuyla da hayata geçirebiliriz.

Yazarın Tüm Yazıları