Edebiyat, söz kudreti dil bilinci ister

Kitap-lık dergisinin editörü Murat Yalçın, okurluğunu daha iddialı bulsa da aynı zamanda edebiyat dünyasının önemli öykü yazarlarından. Edebiyatla ilgili yazılı her şeyin mutlaka yaratıcılık istediğini söyleyen Yalçın ile okur ve yazarlık arasındaki sıkı bağları konuştuk. Yalçın sohbetimizde yazdıran şeyin hafıza olduğunu anlatırken, “Ancak yazarın bir hikâyesinin olması illa iyi bir roman çıkarmaz. Edebiyat söz kudreti, dil bilinci ister. Yazar, yazdığı dilin sesini iyi bilmeli ki kendi sesini bulabilsin. Yoksa ödül de alsa arkasında hiçbir iz kalmaz,” sözleriyle dilin gücüne dikkat çekti.

Haberin Devamı

Edebiyat, söz kudreti dil bilinci ister

Murat Yalçın - Sibel Bağcı Uzun

Editör-yazar Murat Yalçın ile jürisi olduğu, Osmangazi Belediyesi tarafından bu yıl 19’uncusu düzenlenen Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Yarışması basın toplantısı sonrasında bir araya geldik. Edebiyatta yarışmalardan dergilerin önemine, editörlükten kendi yazın hayatına kadar uzanan keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Hayatı da düşle gerçeklik arasında bir sayfanın içerisindeymiş gibi yaşadığını anlatan Yalçın, sayfaları güzel doldurmak gerektiğinin altını çizdi.
- Edebiyatta dergilerin önemi ve yeri nedir?
Edebiyat dergileri edebiyatın taşıyıcı kolonlarıdır. Genç yazarlar da günümüz edebiyatçıları da her zaman dergilerde kendini bulur. Dergiler yaşayan edebiyatın nabzıdır. Sanatın kitleyle buluşma aşamasında çeşitli güçlükler belirir. Edebiyat dergisini de bu anlamda yürütmek zordur. Çünkü bir yandan edebiyatımızda yer etmiş usta yazarlarla ilişkileri sürdürmek bir yandan da edebiyat dünyasının usulünü adabını bilmeyen gençlere yol göstermek gerekir. Bu anlamda gürültünün fazla çıktığı ama çok keyifli, heyecanlı edebiyat ortamlarıdır. Kitap-lık 27’inci yılında, uzun soluklu sayılı dergilerden biri artık. Ama dergiler eskisi gibi edebiyat mahfili değil tabii. Eski usul yüz yüze edebiyat ortamları kalmadı çünkü. Daha çok yazışarak, maillerle iletişim kuruluyor.

Haberin Devamı

ÖNCE SABIR ÖĞRENİLMELİDİR

- Kitap-lık’a gelen yazıları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu işi yapan editörlerin yıllar içinde edindikleri kişisel tecrübeleri vardır. Editör, yayınlanabilir ürünleri ayırdıktan sonra bir de kendi dergisine uygun olanları seçer. Sürekli bir kritik halini yaşar. Seçmek de yetmez, bir de sayfa sınırı dolayısıyla yayın için sıra gözetmek, fırsat kollamak gerekir. Bu biraz sabır işidir. Dolayısıyla genç edebiyatçının ilk öğrenmesi gereken şey kelimeleri bir araya getirmekten önce sabırdır.
- Edebiyat dergisi editörlüğünün işlevi nasıl olmalı?
Dergi editörü kendi gündemini oluşturabilmeli, doğru bir biçimde yansıtmalı. Edebiyat ortamında henüz su yüzüne çıkmamış sorunları önceden keşfetme, hatta ortamı besleyen kişi olarak, başkalarının göremediği gelişmeleri, eğilimleri daha önce görme şansı vardır. Dolayısıyla bir konuyu dergisinde dosya yapmasıyla o konunun tartışılmasını sağlayabilir. Bir taraftan da o dilin yaşandığı, üretildiği ortamla birlikte akademik ortamlarla da ilişki kurmalı, bir araya getirmelidir. Yeni anlayışlar, arayışlar, çığır açma girişimleri de olur zaman zaman. Gençler yeni şeyler yapmak isterler; onları fark edebilmek, onlara inanmak, seslerini duyurmak gerekir. Edebiyatın kültürel, sosyal yönünün yayın boyutuyla sürdürülmesinde editörün çok işlevsel bir rolü vardır esasında, saymakla bitmez.

Haberin Devamı

Edebiyat, söz kudreti dil bilinci ister

NİCELİKSEL BÜYÜKLÜK

- Son dönemde çıkan dergilerin edebiyata nitelik açısından katkısı oldu mu?
Uzun süredir tartışılan bir konu bu. Dergi editörleriyle çeşitli ortamlarda bir araya geliyoruz. Onlar edebiyatın dar geçitlerine, kapılarına sığmayan kitlelerle bir köprü vazifesi gördüklerini düşünüyorlar. Oradan daha nitelikli olanlar kendi yollarını bulabilirler denilse de çok geniş, filtresiz bir ağ orası. Bunun edebiyat için avantajlı olduğunu ileri sürüyorlar. Açıkçası ben bunun savunma mekanizmasıyla söylendiğini düşünüyorum. Çünkü niceliksel ölçütler niteliği dönüştürmeye, dahası edebiyatı belirlemeye başlıyor. Sıkı, iyi edebiyat dediğimiz edebiyatı gevşettiğini, seyrelttiğini düşünüyorum. “Hiç yoktan iyidir. Hiçbir şey okumuyorsa bari onu okusun!” demek işin bahanesidir.
- Sosyal medya ya da dijital platformların etkisi ne yönde?
Kişisel olarak dışlayıcı değilim, kitleler tarafından karşılık buluyorsa kimse itiraz edemez. Tabii biz sosyal medyada ya da dijital mecralarda yayınlanan bir hikâyeyi alıp dergimizde basmıyoruz. Hız çağındayız. Kitap-lık gibi iki ay süreli dergiler genç okura yavaş, fazla dingin geliyor. Üstelik gerçek edebiyat okuru olmayanlar bir metin beş yüz kelimeyi geçtiğinde sabırsızlanır, okumaktan vazgeçer!

Haberin Devamı

Edebiyat, söz kudreti dil bilinci isterOKURLUĞUN BİR SONUCU

- Yaratıcı yazarlık atölyelerinin yeni yazarlar çıkmasında faydası var mı?
Sanat yetenektir. Atölyelere bir yazarın keşfedileceği yer diye bakmamalı. Zaten var olan yazarlık yeteneğini geliştirdiğini, kişileri yüreklendirdiğini, edebiyat heveslilerinin yalnızlığını giderdiğini düşünüyorum. Aynı zamanda ortak bir okuma yazma kültürünün zenginleşmesini sağlıyor. Ben daha çok edebiyat bilgisini, ilgisini, görgüsünü besleyen yararlı yerler olarak görüyorum. Zamanın, paranın bu denli değerli olduğu bir zamanda harcanan zamanı, ödenen ücreti yabana atmamalı. Ama işte yazarlık da başka bir şey! Yazarlık, bunların hiçbiri olmasa da, hiç kimse yayınlamasa da süren bir iş, bir yaşama biçimi.
- Yaratıcı okurluk atölyeleri de var aynı zamanda?
Evet, “yaratıcı yazarlık” başlığının içeriği boşalınca yeni başlıklar üretiliyor, “yaratıcı okurluk” da bunlardan biri. Yaratıcı okur, zaten iyi yazar diye düşünülüyor. Doğru, iyi okurluğun bir sonucudur yazarlık. Hepsi aynı kapıya çıkıyor anlayacağınız.

Haberin Devamı

ELEŞTİRMENLİK İYİ BİRİKİM İSTER

- Ya eleştirmen olmak?
Eleştirmenlik en zoru. Birikim isteyen bir uğraş. Genç biri iyi şiirlerle, yetenekleriyle çıkabilir ama bir eleştirmenin ortaya çıkması çok daha çileli bir yoldur. Arkasında okuduğu, iyi bildiği bir kütüphane gerektirir. Bir edebiyat bilgisi, formasyonu, disiplini olmalı. Metot, yöntem, yordam, analiz, gözlem, kritik işidir eleştirmenlik. Yazarlık varsa yaratıcılık da vardır. Sezgisel bir yanı, birçok yönüyle de bilimsel bir yanı var eleştirinin. Edebi metinde yazarla okurun göremediği, farkında olmadığı özellikleri yakalar, çıkarır, öne sürer. Edebiyat tarihini bilen, oluşan kanonları izleyen bir kritikçidir sonuçta.

Haberin Devamı

YAZDIRAN ŞEY HAFIZADIR

- “Şiirimiz gayya kuyusunda, öykümüz gözlerden ırak” sözlerinizden yola çıkarak biraz şiir ve öykücülüğümüz üzerine konuşalım mı?
Şiir dar bir alanda kalmıştır her zaman, öykü de öyle. Okuru daha azdır ama iyi edebiyat okuruna sahiptir. Şiir, öykü, deneme, eleştiri türleri daha çok dergilerde yaşar. Bazılarının sık sık, “Böyle yazarsanız tabii ki kimse okumaz,” dediğini duyarız. Oysa hiç öyle değil. Dünyanın, yaşamın gittiği bir yer var. Bundan bağımsız bir iş değil edebiyat. Yayınevlerini ayakta tutan romandır. Kitlesel bir tür olduğu için romana her zaman müsamaha gösterilir, yeri gelir edebi kriterler de göz ardı edilir.
- Yazılan romanları nasıl buluyorsunuz?
Anı-Roman, Biyografi-Roman vs diyorlar söz gelimi, bana tuhaf geliyor. Her anlatının içinde anı vardır, her roman biyografiktir. Yazdıran şey hafızadır zaten. Öte yandan yazarın bir hikâyesinin, mevzusunun, ilginç bir hayatının olması illa bir roman çıkarmaz. Edebiyat nereden bakılsa bir dil, bir biçim işidir. Söz kudreti, dil bilinci ister. Yazar Türkçenin sesini iyi bilmeli ki kendi sesini bulabilsin. Yoksa ödül de alsa, romancı olarak tanınsa da arkasında hiçbir iz kalmaz.

Edebiyat, söz kudreti dil bilinci ister

ÖDÜLLER YÜREKLENDİRİR

- Edebiyat ödülleri, yarışmalar da çok tartışılıyor. Jüri olarak da yer alan biri olarak neler söylemek istersiniz?
Pek çok görüş var, hepsinin hatırlı payları var. Ama sonuçta bir edebiyat ortamının oluşmasına katkı sağlayan, referans oluşturan, güncel edebiyatın değerlerini öne çıkaran bir işlevi vardır ödüllerin. Bazı ödüller ortadan kalktığında hep, “Keşke olsaydı da tartışsaydık,” denilir. Çünkü ödül mekanizması olmadığında bir tartışma zemini de ortadan kalkmış oluyor. Edebiyatın halkla ilişkilerini düzenler ödüller. Bir de gençleri yüreklendirir, ustaları onurlandırır. Yazarlar, sanatçılar, edebiyatçılar sık sık yerlerinden kuşkuya düşen kişilerdir. Yahya Kemal de ömrünün sonlarında bir röportajında, “Memleketin edebiyatında bir yerimiz olacak mı acaba?” demiştir. Ha, yeri gelir bunu bir kompliman avı olarak da görebiliriz, hakkının bir defa daha teslim edilmesini bekler sanatçı. Onur ödülleri de böyle bir şeydir. Bir gence ödül vermek de, “Evet, senin de bu mecliste yerin var,” diyerek buyur etmek, kolundan tutup bir köşeye oturtmaktır.

Edebiyat, söz kudreti dil bilinci isterOKURLUĞUMDA DAHA İDDİALIYIM

- Sizin yazın hayatınızda etkilendiğiniz yazarlar oldu mu?
Etkiyi nasıl dönüştürüyorum, kendimde neye dönüşüyor, beni nasıl etkiliyor, benden ne çıkıyor, ona bakarım. Yirmili yaşlarımdayken daha çok tedirginliklerim vardı. Sözünden çıkmadığım yazarları iki omzumun başında hissediyordum. Son on beş yıldır biraz daha uzaktan, göz ucuyla seyrediyorlar sanki. Giderek daha yalnızım. Profesyonel bir yazar değilim, her anlamda amatörüm. Kendi içimde ne kadar iddialı olsam da bir karşılığı olmayabilir ama okurluğumda az çok iddialıyım. Bugün benim okurluğumun düzeyini ölçebilirsiniz ama yazdıklarımın yarın nerde olacağını ben de bilemem. Zamanın süzgeçleri işlemeden kimse bilemez gerçek yerini.
- “Öykülerim bir düşle gerçeklik arasında gider gelir”, diyorsunuz?
Bir roman okurken de orda anlatılanları yaşarız. Günlük sıradan yaşantımızla okuduklarımızın hayalimizde tuttuğu yer birdir. Çünkü şu an yapıp ettiklerimiz de üstünden zaman geçtiğinde ya unutulup gider ya da bir düş, bir anı olarak kalır. Bir kitabı da okuyup kapattığımızda o da bir rüya, hatta yaşadığımız bir şeymiş gibi kalıyor. Okurken de yaşıyoruz çünkü. Söz gelimi yarın sabah da burası, bu Sümbüllü Bahçe Konağı’ndaki görüşme, şu yemek masası, buradaki insanlar çevrilmiş bir sayfa olarak kalacak anılarımızda. Tanpınar’ın “Bursa’da Zaman” şiiri gibi her yaşantı... Demek hep bir sayfanın içindeyiz, hayat bu. Öyle bitirelim isterseniz; önemli olan sayfaları güzel doldurabilmek...

Yazarın Tüm Yazıları