Maden kazaları konusunda Bilim Akademisi’ne kulak verelim

Amasra’da bundan iki hafta önce 41 maden işçisinin ölümüyle sonuçlanan maden kazası, bundan önceki benzer kazalarda yaşanan tartışmaları bir kez daha kamuoyunun gündemine taşıdı.

Haberin Devamı

Benzer kazaların Batı ülkelerinde neden daha az meydana geldiği, Türkiye’de maden kazalarında işçi ölümlerinin sayıca neden çok daha yüksek olduğu, Türkiye’nin bu alandaki küresel istatistiklerde neden yukarılarda yer aldığı soruları bir kez daha önümüze çıktı.

 Bu sorulara yanıt ararken  herhalde öncelikle kulak vermemiz gereken kurumlardan biri, Türkiye’de bilimsel liyakat, özgürlük ve dürüstlük ilkelerini bağımsız bir sivil toplum kuruluşu olarak savunmak üzere kurulmuş olan Bilim Akademisi olmalıdır.

 Bilim Akademisi Yönetim Kurulu, Amasra kazası konusunda yayımladığı duyuruda, önce 13 Mayıs 2014 tarihinde Soma Maden Ocakları’nda yaşanan faciada vurguladığı görüşünü tekrarladı, bir daha böyle durumlarla karşılaşmamak için “aklın ve bilimin önderliğine ihtiyacımız olduğunu” belirtti.

Haberin Devamı

TEMEL NEDEN: ÖNLEME FAALİYETLERİ ÖNCEDEN TASARLANMAMIŞ

Bilim Akademisi, kazanın önlenememesinin nedenleri konusunda şu değerlendirmeleri yaptı:

 “Bilim Akademisi olarak önerimiz, bu alanda yapılan bilimsel çalışma ve analizlerin bütüncül bir bakış açısıyla ele alınarak, sonuç getirecek adımların acilen atılmasıdır. Bilindiği üzere maden işletmeciliği gibi sosyoteknik sistemlerde yaşanan kazaları analiz etmek, sistem güvenlik yapısının tam olarak anlaşılmasını gerektirir. Bu kapsamda literatürde kaza analizi için önerilen çeşitli yöntemler arasında ‘Sistem Teorisine Dayalı Nedensel Analiz’ öne çıkmaktadır.

Soma ve Amasra facialarının önlenememesinin temel sebebi olarak, kaza kontrol hiyerarşisinin farklı seviyelerinde devreye girebilecek önleme ve azaltma faaliyetlerinin tasarlanmaması ve acil olarak devreye alınmaması ön plana çıkmaktadır.

21. yüzyılda ülkemizde yaşanan bu elim olayların sadece bir “kaza” olarak geçiştirilmemesi, “kader” gibi kavramlarla normalleştirilmemesi ve acilen üzerine gidilmesi talebimizi yeniliyoruz. Yaşananlar, bilime ve hukuka verilen önemin giderek azalması ve gün geçtikçe her sektörden emekçinin hayatının değersizleştirilmesinin bir sonucudur.”

SÜREKLİ DENETLEME ŞART

Haberin Devamı

Bilim Akademisi’nin duyurusunda üzerinde durulan bir nokta da şu. Soma faciasının ardından Türkiye, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 176 sayılı Madenlerde Güvenlik ve Sağlık Sözleşmesi’ni onaylamış, ardından bu sözleşmeyi iç hukuka aktaran yasal değişiklikler de gerçekleştirilmiş. Mevzuatta bütün düzenlemelerin ILO standartlarına göre yapılması, Amasra’da karşı karşıya kalınan tabloyu engelleyememiştir.

Duyuruda bu tür düzenlemelerin, kazaların önlenmesi açısından önemi büyük olsa da “bunların tek başına yeterli olmadığı” belirtiliyor, özellikle “Denetim”in önemine vurgu yapılarak şöyle deniliyor:

 İş kazalarının önlenmesinde sorunların çok boyutlu bir bakış açısıyla ele alınması, mevzuattaki düzenlemelerin fiilen uygulanmasını güvence altına alacak mekanizmalar üzerinde çalışılması gereklidir.

Haberin Devamı

Zorunlu önlemlerin alınıp alınmadığının sürekli denetlenmesi, caydırıcı maddi ve hürriyeti bağlayıcı cezalar ile bu önlemlerin alınmasının özendirilmesi söz konusu olmadıkça istenen sonuçların alınması mümkün görünmemektedir.

Bilim Akademisi olarak bilimin ışığında tüm vatandaşlarımız için can güvenliğini sağlayan düzenlemelerin ivedi olarak hayata geçirilmesini, insan hakları ve hukukun, bilim ve teknolojinin gereklerinin akılla, dürüstlükle, şeffaflık ve titizlikle uygulanmasını talep ediyoruz.”

Bilim Akademisi’nin bilimsel bakışı esas alarak altını çizdiği bu mesajlara kulak vermemiz gerekiyor.

FAKIBABA’DAN AÇIKLAMA: ‘BOĞAZIMA KİMSE SARILMADI’

Haberin Devamı

Geçen cuma günü bu köşede yayımlanan “Bir hastanede yerde 27 adet uzun namlulu mermi kovanı bulunması bize ne anlatır?” başlıklı yazımız 14 Haziran 2018 tarihinde Şanlıurfa Suruç’ta meydana gelen olaylarla ilgili olarak hazırlanan iddianameyi konu alıyordu.

İddianamenin en çarpıcı noktalarından biri, dönemin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın da bu hadiseler sırasında saldırıya uğradığı yolundaki bir ifadeye yer vermesiydi. Buna göre, Suruç çarşısında çıkan olaylarda ölen ve yaralananların Devlet Hastanesi’ne getirilmesi üzerine, o tarihte bakan olan Fakıbaba da hastaneye intikal etmişti.

İddianamede yer alan bir hekim tanığın ifadesine atfen, Yıldız ailesinin yakınları tarafından hastaneye düzenlenen baskında saldırganlardan birinin Fakıbaba’ya da saldırarak “boğazını sıktığı” bilgisi yer alıyordu. Bu aktarıma göre, Fakıbaba da “Siz ne yapıyorsunuz, ben sizin için buradayım” demişti.

Haberin Devamı

Yazımda iddianameden yaptığım bu alıntı üzerine dün Fakıbaba’dan bir telefon aldım. Fakıbaba, iddianamedeki bu ifadelerle ilgili şunları söyledi:

“Allah da bilir, ben doğruyu söyleyen bir insanım. Boğazıma sarılma gibi bir olay olmadı. Ben olayları duyunca durumu yatıştırmak üzere hastaneye gittim. Vali Bey ve Emniyet Müdürü de oradaydılar. Hastanenin önünde büyük bir kalabalık vardı. Evet, ters ters bakışlar vardı, çünkü bir yakınlarını kaybetmişlerdi. Ancak beni hedef alan bir saldırı olmadı. Zaten olsaydı ben de buna misliyle karşılık verirdim.”

Fakıbaba, bununla birlikte duruma yardımcı olmak, ortalığı sakinleştirmek için Yıldız ailesinin bir mensubunu yanına alarak Şanlıurfa’ya götürdüğünü de anlatıyor. Ancak Suruç’tan hareket ettikten bir dakika kadar sonra “silah sesleri duyduğunu” kaydediyor.

Bu arada Fakıbaba, bu hadiselerle ilgili dikkat çekici bir açıklamayı da önceki akşam katıldığı Halk TV’deki programda yapmış ve geçen yıl Şanlıurfa’da devlet misafirhanesinde kaldığı sırada 10-15 kişinin kendisini darp etmek için buraya baskın düzenlediklerini söylemiştir.

Bu hadise Fakıbaba’nın 13 Kasım 2021 tarihinde Şanlıurfa’daki bir yerel TV kanalında 2018 yılında Suruç çarşısında yaşanan olaylarla ilgili “Helallik diliyorum, bu olaya terör demiştim ama terör olmadığını anladım” şeklindeki açıklamasının hemen ertesinde meydana gelmiştir. O gece Fakıbaba’nın kaldığı Şanlıurfa’daki GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’nün (GAPTEM) misafirhanesine silahlı 10-15 kişi tarafından baskın düzenlenmiştir. Fakıbaba, odasından dışarı çıkmayarak kendisini korumuştur.

Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı bu olayla ilgili olarak da soruşturma açmış bulunuyor. Suruç Devlet Hastanesi’ne düzenlenen baskın hakkındaki dava önümüzdeki dönemde başlarken, GAPTEM misafirhanesindeki hadiseyle ilgili soruşturmanın akıbeti bu davayla bağlantılı bir başka hassas dosyayı oluşturacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları