İsrail ile her şey yoluna girmişken sandıkta Netanyahu sürprizi...

Geçen hafta Ankara’nın önemli bir konuğu vardı: İsrail Savunma Bakanı Benjamin Gantz... İsrail’in eski Genelkurmay Başkanı olan Gantz, kariyeri kendisininkine benzer bir çizgi izleyen Türk mevkidaşı Hulusi Akar’la görüştü, ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildi.

Haberin Devamı

Ziyaret karşılıklı olarak sıcak mesajlara sahne olurken, Gantz, çalışmaların artırılması için prosedürleri başlatmak üzere ekibine talimat verdiğini açıkladı.

Ayrıntı verilmese de yapılan açıklamalar, Türkiye ile İsrail arasında girilmiş olan hızlı normalleşme dönemiyle birlikte, diğer alanların yanı sıra savunma alanında da yoğun bir işbirliğinin kapısının aralandığına işaret ediyordu.

İlginç nokta, Gantz’ın 1 Kasım’da yani geçen salı günü İsrail’de yapılacak olan genel seçime rağmen bu ziyareti gerçekleştirmesiydi. Yani seçimden tam dört gün önce Türkiye’deydi. Seçim çalışmaları Ankara ziyaretinin önüne geçmemişti.

Gantz’ın mensubu olduğu “Ulusal Birlik” bloku seçimde oyların yüzde 9.02’sini aldı. Böylelikle, bu blok 120 sandalyeli İsrail Meclisi Knessett’e 12 milletvekili sokmayı garantilemiş görünüyor.

Haberin Devamı

Ama Gantz için kötü haber, Savunma Bakanı olarak görev aldığı koalisyonun dayandığı ittifakın, sandıkta çok az bir farkla Netanyahu’nun başını çektiği ittifakın gerisinde kalmasıdır.

Büyük bir sürpriz olmazsa yeni koalisyon hükümetini sağcı Likud partisi lideri Benjamin Netanyahu’nun kurması bekleniyor. Ancak Netanyahu’nun başını çektiği ittifakın çok az bir farkla güvenoyu alabilecek görünmesi, kendisinin ittifak içindeki aşırı sağ partilerin etkisine daha açık hale geleceğini, her halükârda İsrail’i yönetmesinin pek kolay olmayacağını gösteriyor.

ERDOĞAN İLE NETANYAHU ARASINDAKİ GERİLİM

Seçimin sonucu Türkiye’yi çok yakından ilgilendiriyor. Çünkü Netanyahu’nun kazanması en azından bu aşamada Türkiye ile İsrail arasındaki normalleşme sürecinin akıbeti üzerinde ciddi soru işaretlerinin doğmasına yol açmış bulunuyor.

Bunun nedeni, iki ülke arasında başlayan yumuşama döneminin büyük ölçüde eski başbakan Netanyahu’nun geçen yıl iktidardan çekilmesinin önünü açtığı bir süreç olmasıyla ilgilidir.

Netanyahu’nun başbakanlıktan ayrılması öncesinde Türkiye-İsrail ilişkileri pek çok alanda dibe vurmuş durumdaydı. Kendisinin 1996-99 arasındaki ilk dönemi hariç, 2009-2021 yılları arasında 12 yıl kesintisiz süren başbakanlığı sırasında Türkiye ile İsrail ilişkileri hep fırtınalı bir atmosferde seyretti. Netanyahu, 2009 yılı ocak ayında Erdoğan’ın Davos’taki “One Minute” çıkışının yol açtığı krizden iki ay kadar sonra başbakanlığı üstlenmiş, bir yıl sonra da Mavi Marmara saldırısı yaşanmıştı.

Haberin Devamı

Erdoğan ile Netanyahu’nun yıldızları hiçbir zaman barışmadı. Her ikisi de kamuoyuna açık beyanlarında birbirleri hakkında son derece ağır sözler sarf ettiler. Son olarak 2018’de Türkiye’nin Tel Aviv’deki büyükelçisini de geri çekmesi ve İsrail’den de aynı hareketi istemesiyle ilişkiler tam bir soğukluğun içine girmişti.

Türkiye 2020 yılından itibaren bölge ülkeleriyle ilişkilerini düzeltme yönünde adımlar atmaya başlayınca, bu açılımın İsrail’e de uzanıp uzanmayacağı merak konusuydu. Ancak İsrail cephesinde elle tutulur bir gelişme sağlanamadı. Nedenini de Erdoğan, 25 Aralık 2020 tarihindeki bir açıklamasında şöyle ifade etti:

“Burada en tepe noktadaki kişilerle bazı sıkıntılar yaşıyoruz bazı ülkelerle olduğu gibi. Zaten en tepe noktada bu türlü şeyler, sıkıntılar olmamış olsa, İsrail ile münasebetler çok daha farklı olabilirdi.”

Haberin Devamı

Erdoğan’a göre ilişkilerin düzelmemesinin temel nedeni İsrail’in en tepe noktasındaki kişi, isimlendirirsek Benjamin Netanyahu idi...

CUMHURBAŞKANI HERZOG FAKTÖRÜ

Erdoğan’ın İsrail ile yeni bir başlangıca hazır olduğunu hissettirmesinin ardından ilk fırsat 23 Mart 2021 tarihinde yapılan seçimden sonra ortaya çıktı. Uzun yıllardan sonra ilk kez Netanyahu karşıtı partilerin oluşturduğu bir ittifakın hükümeti kurma ihtimali belirdi. Lapid-Bennett koalisyonu 13 Haziran 2021 tarihinde kıl payıyla güvenoyu alabildi.

Bu sırada kilit bir gelişme daha meydana geldi ve sonradan Türkiye ile yakınlaşmanın itici gücü olarak devreye girecek olan Isaac Herzog 7 Temmuz 2021 tarihinde İsrail’in yeni cumhurbaşkanı seçildi.

Haberin Devamı

Sıra normalleşmenin altyapısının hazırlanmasına gelmişti.

 

BAŞ DÖNDÜRÜCÜ NORMALLEŞME TRAFİĞİ

2021 yılının ikinci yarısındaki nabız yoklamalarının ve karşılıklı olarak verilen ılımlı mesajların ardından ilişkilerdeki kilitlenmeyi çözen adımı İsrail Cumhurbaşkanı Herzog geçen mart ayındaki Türkiye ziyareti ile yaptı. Son derece sıcak mesajların verildiği bu ziyaret, normalleşmenin başlatılabilmesini kolaylaştıran bir atmosfer yarattı.

Bu arada geçen haziran ayı başında İran gizli servisinin İstanbul’da İsrailli vatandaşlara dönük terör eylemleri hazırlığının deşifre edilip faillerin yakalanmasında MOSSAD ile MİT ve Türk emniyeti arasında gerçekleştirilen işbirliği İsrail tarafında büyük bir memnuniyete yol açtı.

Haberin Devamı

Bakan düzeyindeki ziyaretlerde kısa zamanda bir patlama yaşandı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun mayıs ayındaki İsrail ziyaretini, İsrailli mevkidaşı Yair Lapid bir ay sonra haziran ayında iade etti. Lapid, bu ziyareti sırasında 23 Haziran’da Çavuşoğlu’nun yanında “Türk istihbaratı yakın zamanda İstanbul’da bir İran komplosunu ortaya çıkarmıştır” açıklamasını yaptı.

Tam bu sırada koalisyon Knessett’te güvenoyu eşiğinin altına düşünce 30 Haziran’da erken seçim kararı alındı ve Dışişleri Bakanı Lapid seçime giden koalisyon hükümetinin başbakanlığını üstlendi. Lapid, geçen ay New York’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir araya geldi. Bu arada İsrail Ekonomi ve Sanayi Bakanı Orna Barbivay, geçen hafta başında Türkiye’ye geldi. Ve son olarak geçen perşembe günü Savunma Bakanı Gantz Ankara’daydı.

Burada altı çizilmesi gereken nokta, geçen haziran ayı sonunda seçim kararı alınmasına karşılık koalisyon hükümetinin Türkiye ile ilişkilerin normalleştirilmesi politikasını bu gelişmeden etkilenmeden ve süratli bir tempoda yürütmüş olmasıdır. Bu çerçevede diplomatik temsil düzeyinin büyükelçiler düzeyine çıkartılması kararlaştırılmış ve atamalar da yapılmıştır.

Bu hareketliliğin ivmesi ilişkilerde ciddi bir sıçramanın gerçekleştirilebileceğine işaret ediyordu.

Derken, geçen salı günü seçim sandığında Netanyahu’nun silüeti belirdi.

 

ERDOĞAN’DAN NETANYAHU’YA GİDEN MESAJ

Önümüzdeki kritik soru şudur: Netanyahu, beklendiği gibi yeni koalisyon hükümetini kurmayı başarırsa, Türkiye ile yürümekte olan açılım politikasını kendisinden önceki hükümetin bıraktığı yerden aynen alıp sürdürecek midir? Yoksa Erdoğan ile geçmişte yaşadığı gerilimli ilişkinin izleri üzerinden mi hareket edecektir?

Bu soruya yanıt ararken, yakınlaşmanın hem Türkiye hem de İsrail açısından baskın siyasi ve ekonomik çıkarların, güvenlik mülahazalarının, bölgedeki jeopolitik realitelerin de bir sonucu olduğunu göz önünde bulundurmamız gerekir.

Önceki hükümet, Türkiye ile yakın işbirliğinin İsrail’in yüksek çıkarlarına katkı sağlayacağı değerlendirmesini yaparak normalleşmeyi başlatmıştır. Türkiye de aynı bakışla hareket etmektedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki akşam ATV - A Haber ortak yayınında Netanyahu’nun seçimi kazanmasıyla ilgili bir soru üzerine şu açıklamayı yapmıştır:

Şu an itibarıyla tabii Herzog sabırlı yaklaşım içerisinde. Daha tabii seçim sonuçları net değil ama seçim sonuçları ne olursa olsun İsrail’le ilişkilerimizi karşılıklı hassasiyetlerimize saygı ve ortak çıkarlarımız temelinde sürdürülebilir bir zeminde yürütmeyi arzu ediyoruz. Normalleşme sürecinde İsrailli yetkililerle görüşmelerimiz oldu... Karşılıklı temaslarla süreci devam ettirerek ilişkileri tüm alanlarda ilerletme ümidimizi koruyoruz. Değerlere saygı gösterildiği sürece kazan-kazan diplomasisiyle inanıyorum ki sadece Türkiye ve İsrail değil, tüm bölge kazançlı çıkacaktır.”

Erdoğan’ın bu sözleri, Netanyahu’nun hükümeti kurması halinde kendisinin geçmişe takılmadan ilişkilerde son aylarda kaydedilen zemini koruyup normalleşme sürecini ileri götürme arzusunda olduğunu gösteriyor.

Bu aşamada bundan sonrasını görebilmek için önce Netanyahu’nun Türkiye karşısında nasıl bir irade sergileyeceğini beklememiz gerekiyor.

Yazarın Tüm Yazıları