Eski deniz kuvvet komutanları koruma önlemleri için hukuk mücadelesi başlatınca

Geçen nisan ayında Montrö Sözleşmesi ve “Sarıklı Amiral” hakkında 104 emekli amiralin imzaladığı “duyuru”nun iktidar kanadında yol açtığı tepkilerle birlikte bir dizi hukuki ve idari tasarruf da gündeme gelmişti. İdari düzeyde en çok dikkat çeken tasarruflar, bu duyuruya katılmış olan üç eski deniz kuvvetleri komutanının özel korumalarını ve kaldıkları korumalı lojmanları konu alıyordu.

Haberin Devamı

Söz konusu duyuru 3 Nisan 2021 Cumartesi akşamı geç saatlerde basına verilirken, bunu izleyen haftanın ilk mesai günü olan 5 Nisan Pazartesi Ankara’da İçişleri Bakanlığı’nın başkanlığındaki Merkez Koruma Komisyonu üç emekli kuvvet komutanının özel koruma statülerinde değişikliğe gitti.

Bu uygulama, 2009-2011 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevinde bulunan Oramiral Uğur Yiğit, 2011-2013 döneminde kendisinin halefi olarak bu görevi sürdüren Oramiral Murat Bilgel ve 2013-2017 döneminin komutanı Oramiral Bülent Bostanoğlu’nu hedef alıyordu. Oramiral Bostanoğlu, FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 tarihindeki kalkışmasında Deniz Kuvvetleri Komutanı olarak görevdeydi. Bostanoğlu, o gece darbeye karşı tavır almış, ardından bir yıl daha bu görevde kalmıştı.

Haberin Devamı

Peki Ankara’da alınan bu karar eski kuvvet komutanlarını nasıl etkiledi?

KORUMALAR ÇEKİLDİ, LOJMANLAR BOŞALTILDI

Merkez Koruma Komisyonu, İçişleri Bakanlığı temsilcisinin başkanlığında Adalet Bakanlığı, Genelkurmay, Jandarma Komutanlığı, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü gibi devlet birimlerinin temsilcilerinden oluşuyor. İşte bu komisyon, duyurunun yayımlanmasının ardından geçen 5 Nisan’da toplandı.

Komisyonun gündeminde, amiraller duyurusuna katılan eski deniz kuvvetleri komutanlarının özel koruma statülerinin değerlendirilmesi vardı. Yapılan bu değerlendirmede özel komutanlar hakkında verilmiş olan özel koruma kararlarının derecesi düşürülerek, önlem düzeyi “çağrılı koruma” statüsüne indirildi.

Bu karar düzenli olarak emekli komutanları izlemekte olan koruma ekiplerinin çekilmesi sonucunu doğurdu. Yeni statüde komutanların herhangi bir faaliyetlerinde ya da tehdit algılamaları halinde ancak talepte bulundukları takdirde kendilerine koruma tahsis edilebilecekti.

Komutanların özel koruma statüsünün değişmesi korumalı lojman imkânlarını da etkiledi. Bir gün sonra 6 Nisan günü bu kez Milli Savunma Bakanlığı, komisyonun bu kararına dayanarak, emekli kuvvet komutanlarına İstanbul’da kaldıkları özel korumalı lojmanları boşaltmalarını tebliğ etti. Yiğit ve Bilgel konutlarını nisan ayı içinde boşaltırken, Bostanoğlu Milli Savunma Bakanlığı ile yargıya intikal eden bir itiraz süreci sonunda mayıs ayında terk etti kaldığı lojmanı.

Haberin Devamı

Ardından üç emekli oramiralin bu kararların iptali için hukuk zemininde başlattıkları bir mücadele dönemi başladı.

KARMAŞIK VE UZUN BİR SÜREÇ

Tam dokuz aya yaklaşmakta olan, her birinin ayrı ayrı yürüttüğü bu hukuk serüveni coğrafi olarak A) Özel koruma kararları için Ankara’daki idare mahkemeleri ve istinaf aşamasında buradaki bölge idare mahkemelerinde, B) Korumalı lojman kararları hakkında ise İstanbul’daki idare mahkemeleri ve yine buradaki istinaf mahkemelerinde sürüyor. Ayrıca, her iki tasarruf için hem açılan ana davalar, hem de bu davalar kapsamında “yürütmeyi durdurma” başvuruları üzerine verilen muhtelif kararlar söz konusu. Çıkan kararlara yapılan itirazlarla birlikte uzayıp giden bir süreçten söz ediyoruz.

Haberin Devamı

Bunlara ek olarak, önümüzdeki günlerde beklenen yeni kararlar da var. Hepsini bir köşe yazısının sınırları içinde anlatabilmek mümkün değil. Benim bir gazeteci olarak yapabileceğim, bütün bu karmaşık süreçte ortaya çıkmakta olan ana yönelişlere dikkat çekmek olabilir.

MAHKEME ESASTAN BOSTANOĞLU’NU HAKLI BULDU

Önce Bülent Bostanoğlu’nun yakın zamanda kazandığı iki önemli davayla başlayalım. Bunlardan birincisi, Ankara 9’uncu İdare Mahkemesi’nin 22 Ekim 2020 tarihli esastan verdiği karar. Mahkeme, Merkez Koruma Komisyonu’nun Bostanoğlu hakkındaki özel koruma tedbirini çağrılıya dönüştüren kararını “iptal” etti.

Oybirliği ile alınan bu kararda, Bostanoğlu’nun özel koruma kararının en son 17 Eylül 2020 tarihinde uzatıldığı, mevzuata göre bu kararların iki yılda bir gözden geçirildiği hatırlatılıyor. Bu arada, kararda “Davalı İdare”nin (İçişleri) gerekçe olarak Bostanoğlu’nun “terör örgütlerince tehdit edildiğine dair 2021 yılı itibarıyla güncel bilgi ve belgenin bulunmadığı” görüşünü belirttiği kaydediliyor.

Haberin Devamı

İdare mahkemesi, komisyon kararını değiştirirken, Bostanoğlu’nun “Daha önce yürüttüğü görev ve statüsü gözetilmeden işlem tesis edildiği sonucuna” varıyor. Mahkeme, komisyon kararında “hukuka uyarlık görülmediğini” belirtiyor. Bu karar İçişleri tarafından istinafa götürülmüştür.

YÜRÜTMEYİ DURDURMA ÜZERİNE KORUMA TİMİ TAHSİS EDİLDİ

Bir de yürütmeyi durdurma talepleri üzerine alınan bir dizi karşılıklı karardan sonra en son Ankara 3. İdare Mahkemesi’nin 10 Kasım 2021 tarihinde Bostanoğlu lehine oybirliğiyle verdiği bir “yürütmeyi durdurma” kararı var. Bu kararda, yine Bostanoğlu’nun daha önce yürüttüğü görev ve statüsü gözetilmeden işlem tesis edildiği belirtiliyor ve “Özel koruma tedbirinin çağrı üzerine koruma tedbirine dönüştürülmesi davacının güvenliğini doğrudan etkileyebileceğinden, dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararlara sebep olabileceği de açıktır” deniliyor.

Haberin Devamı

Ardından İzmir’de bulunan Bostanoğlu’na 9 Aralık tarihinde yeniden koruma timi tahsis edilmiştir. Statüsünün yeniden özel koruma düzeyine çıkartıldığı, koruma timinin göreve başlamasından kısa bir süre sonra 14 Aralık tarihinde İstanbul Valiliği tarafından Bostanoğlu’na resmen tebliğ edilmiştir.

Bu arada korumalı lojmanın boşaltılmasıyla ilgili gelişmeler de uzun bir süreç izlemiştir. Bu süreçte son olarak İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin geçen 12 Kasım’da verdiği karar önemli. Bu kararda, Ankara 9. İdare Mahkemesi’nin 22 Ekim tarihli esastan verdiği karara atıf yapılarak, “davacının ifa ettiği görevler nedeniyle terör örgütlerinin açık hedefi haline geldiği, davacının ve ailesinin korunmasının askeri tesis içerisindeki lojmanlarda daha sağlıklı yapılabileceği” belirtiliyor. Mahkeme, lojmandan tahliye kararını oybirliği ile iptal ediyor. Milli Savunma Bakanlığı da bu kararı istinafa götürmüştür.

ORAMİRAL YİĞİT’İN LEHİNE ÇIKAN KARARLAR

Bu arada Oramiral Yiğit cephesindeki durum çok özet olarak şöyle aktarılabilir. Ankara 15. İdare Mahkemesi, 18 Kasım tarihinde esastan aldığı kararla Ankara’daki komisyonun özel koruma tedbirini çağrı tedbirine dönüştürme işleminin iptaline hükmetmiştir.

Bu arada istinaf aşamasında Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi, 8 Aralık tarihinde yürütmenin durdurulmasına karar vermiş bulunuyor.

Ayrıca, lojman tahliyesi konusunda karşılıklı olarak gidip gelen bir dizi karardan sonra yürütmeyi durdurma kararına idarenin itirazı 27 Eylül tarihinde reddedilmiştir. Her üç amiralin de avukatlığını üstlenmiş olan Hüseyin Ersöz, dün İçişleri Bakanlığı’na yaptığı bir başvuruyla komisyon kararı esastan iptal edildiği gerekçesiyle Yiğit için tahliye öncesi ikamet ettiği konutun yeniden tahsisinin sağlanmasını talep etmiştir.

Oramiral Murat Bilgel’in cephesinde ise değindiğimiz bütün bu süreçler biraz daha geriden geliyor.

Ancak buraya kadar aktardığımız tablo Ankara’da üç emekli kuvvet komutanı hakkında alınan idari kararların -hukuki süreçler tam olarak sonuçlanmamakla birlikte- şu ana kadar önemli ölçüde yargıdan dönmekte olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki dönemde başlayacak “Amiraller davası” gibi, söz konusu idari davaların seyri de kamuoyu açısından yakından izlemeye değer bir nitelik taşıyor.

Yazarın Tüm Yazıları