Küçük bir ayrıntıdan Özcan Deniz tahlili

Sevgilisiyle birlikte Kıbrıs’a gitmişlerdi. Dönüşte Özcan Deniz business’ta, Samar Dadgar ise ekonomide uçmuş. Ben olsam, sevgilim, nişanlım, müstakbel eşim dediğim biri arkada tek başına uçarken ölürdüm de onu yalnız bırakmazdım. Çok küçük bir ayrıntı ama insanın “hayattaki kalibre”sini ortaya koyan bir turnusol gibi.

Haberin Devamı

Feyza Aktan ile olaylı bir boşanma ve velayet süreci yaşıyor Özcan Deniz.
Kadına şiddetten çocuğa kötü davranmaya kadar yok yok bu suçlamalarda. Tenis maçı izler gibi kafamızı bir o tarafa, bir bu tarafa çeviriyoruz iddialar karşısında.
En son Feyza Aktan’ın çocuğu da alıp Antalya’ya yerleştiği haberini aldık. “Çocuğunu görecekse gelsin, burada görsün” diyor Aktan.
Velayet gereği böyle bir hakkı var tabii. Çocuğuyla birlikte Türkiye’nin istediği şehrinde yaşamayı seçebilir.
Hatta isterse yurtdışında bile.
Özcan Deniz açısından bakıldığında bir zorluk mu, evet zorluk.
Ama haftada bir uçağa atlayıp Antalya’ya gitmek de Özcan Deniz imkânlarına sahip biri için çok da zor olmasa gerek...
İsterse bir ev de orada açabilir.
Ne ki?
Millet evladı için nelere katlanıyor.
Bütün bu inatlaşma/restleşme silsilesinde Özcan Deniz’i fena halde taca düşürecek bir olay yaşandı önceki gün.
Feyza Aktan ile kan davasına eşzamanlı olarak, İranlı modacı Samar Dadgar ile evliliğe yürüyen bir ilişkisi var Özcan Deniz’in.
Sevgilisiyle birlikte Kıbrıs’a gitmişlerdi. Özcan Deniz’in orada bayram konseri vardı.
Olay Türkiye’ye dönüşte cereyan etti. “2. Sayfa”nın haberine göre, Özcan ile Samar uçakta ayrı düştü.
Haber doğruysa ki yalanlanmadı, Özcan Deniz business’ta uçarken Samar Dadgar ekonomide uçtu.
Yapılan yorumlarda Özcan’ı cimrilikle suçlayan var.
Bence mesele kesinlikle cimrilik-bonkörlük meselesi, üç-beş kuruş değil.
Elbette ki birlikte uçmak istemişlerdir ama bayram yoğunluğundan dolayı uçak müsait değildir.
Fakat burada başka bir nüans var. Mesela Özcan Deniz’in yerinde olsanız siz ne yapardınız?
Ben olsam, baktım ki sevgilimi business class’a, yanıma alamıyorum, gider ekonomide ben onun yanında uçardım.
Sevgilim, nişanlım, müstakbel eşim dediğim biri arkada tek başına uçarken...
Ölürdüm de onu yalnız bırakmazdım.
“Lüküs kamara”da tek başıma sefahati kendime yakıştıramazdım.
Çok kolay: Sevgilinizin yanındaki yolcuya... “Biz birlikte uçmak istiyoruz. Size business’taki yerimi versem, ben sizin yerinize oturabilir miyim?” diye sorarsınız, olur biter. Emin olun o yolcu da business uçmak için bayıla bayıla bu teklifi kabul eder.
“Altı üstü 1-1.5 saatlik uçuş, Özcan Deniz ile Samar Dadgar ayrı ayrı gitseler ne olacak ki?” diyen var.
Cevabım şu: Bu bir karakter ve centilmenlik meselesi.
Madem uçuş kısa...
O zaman Özcan Deniz ekonomide uçaymış, incileri mi dökülürmüş?
Aslında bunun centilmenliği, kadını-erkeği de yok.
Bırak sevgiliyi...
Birlikte seyahate çıktığım arkadaşıma bile yapmam. “İyi zamanda, kötü zamanda anca beraber kanca beraber” zihniyeti benimki.
Buna uymayan da ister arkadaş olsun, ister sevgili olsun, puan kırarım.
Çok küçük bir ayrıntı ama...
İnsanın “hayattaki kalibre”sini ortaya koyan bir turnusol gibi.
Özcan Deniz’den de puan kırdım haliyle. Âşık olduğu kadına böyle yaklaşan bir adam...
Ayrıldığı, kavgalı olduğu eski eşine neler yapmaz diye düşündüm. Ve geriye dönüp baktığımda ibrem yeniden Feyza Aktan’dan yana kaydı.
Allah vere de Özcan Deniz’in oğluyla görüşeceği İstanbul-Antalya uçuşlarında...
Çocuk ekonomi sınıfa düşmese...savsa

Haberin Devamı

Hıdırellez duası

Haberin Devamı

Bir arkadaşım gönderdi, “Bunu mutlaka oku” diye. Neymiş diye okudum, farkında olmadan duayı da etmiş bulundum.
Baktım, sadece Hıdırellez’de değil, geri kalan 364 gün de temenni edilebilir şeyler aslında.
Hâlâ okumaya devam ediyorsanız, arkadaşımın bana yaptığı emrivakinin aynısını ben de size yapayım:
“Evime, mutfağıma, gelirime...
Tıkanmış, yavaşlamış, durmuş işlerime Hızır’ın eli değsin.
Bedenime, sağlığıma kavuşmanın mutluluğu gelsin. Dünyaya, memleketime, hayatıma barış, sevgi, huzur ve bereket gelsin...”

Yazarın Tüm Yazıları