Afgan endişesi, Suriyeli endişesinden daha mı büyük?

Suriyelilere ilk başta gösterilen muameleyle şimdi Afganlar karşısında yaşananlar biraz daha farklı sanki. Suriyeliler çoluk çocuk sınırı ilk geçmeye başladıklarında rejimin bombalarından kaçan mazlumlar olarak algılanıyorlardı. Afganlara ise daha ilk andan itibaren “Ülkesine dönsün, savaşsın” tavrı sergileniyor.

Haberin Devamı

Plajda, kafede, sosyal medyada herkes bunu konuşuyor. Gazeteler, televizyonlar...

Biz konuşmasak bile Avusturya Başbakanı Kurz gibilerin beyanlarıyla gelip tekrar gündemimize giriyor.

Nilgün Belgün gibi bir sanatçının “Sınırları kapatın” çağrısı geniş karşılık buluyor.

Sosyal medyada “Ülkemde mülteci istemiyorum” başlıkları açılıyor.

Caddebostan, Yeşilköy sahilinden “yabancı istilası” fotoğrafları paylaşılıyor.

Paralel olarak toplumda sığınmacı karşıtlığı da yükseliyor.

Üstelik Suriyelilere ilk başta gösterilen muameleyle şimdi Afganlar karşısında yaşananlar biraz daha farklı sanki.

Suriyeliler çoluk çocuk sınırı ilk geçmeye başladıklarında rejimin bombalarından kaçan mazlumlar olarak algılanıyorlardı.

Endişeler, sayıları astronomik olarak katlanıp milyonları bulunca başladı. Afganlara ise daha ilk andan itibaren “Ülkesine dönsün, savaşsın” tavrı sergileniyor.

Haberin Devamı

Ülkeye giriş yapan kafilelerin fotoğraflarında genç erkeklerin çoğunlukta olması da bunda etken tabii.

Suriyeliler ilk geldiklerinde geçici olduklarını sanmıştık.

Sonra anladık ki bir insanın bir kere göç ettiği yerden, bir daha geri dönmesi zor.

Tıpkı Almanya’ya geçici işçi olarak giden Türkler gibi...

O yüzden “Afganlar da bir daha ülkelerine dönmeyecek” kaygısı bu kez en baştan sardı toplumu.

“Afganofobiya”, Suriyeli endişesinden çok daha hızlı yayılıyor gibi.

Her ciddi meselede olduğu gibi bunu da ancak bütün toplum bir araya gelirsek göğüsleyebiliriz. Ama yetmez.

Ülkemize sığınanların da bize yardımcı olması şart.

Kapısını çaldıkları toplumun gündelik kurallarına, yaşam tarzına karşı saygılı, anlayışlı olmaları gerek.

Mesela... Hava sıcak, elbette hakkın, sen de herkes gibi denize girip serinleyeceksin.

Ama etraftaki insanları bu kadar sinir ediyorsa, sen de bu konuda hassas davran...

Denizin içine de nargileni kurmayıver, eksik kalsın kardeşim.

ŞOPLU MAARİF TAKVİMİ

Kısa, teknik, net ve etkili uzman görüşü

Gülben Ergen güzel bir pozunu paylaştı, Semiha Yankı altına yorum yazıp “Heyy ne oluyor yani? Hayır bilelim, nasıl güzelleşiliyor bu kadar? Sırrı ne?” diye sordu.

Haberin Devamı

Ünlü fotoğraf sanatçısı Erol Atar da bir yorum yazıp Semiha Yankı’yı yanıtladı: “Fotoşop”...

Kısa, teknik, net ve etkili uzman görüşü. Üste söze pay bırakmıyor.

Ünlüler artık fotoşop yaparken iki kere dikkatli olmak zorunda, çünkü sadece amatör değil, profesyonel gözler de üzerlerinde. 

Açıkhava tımarhanesinde bugün

En son “Şeytan görsün yüzünü” demiş. Serdar Ortaç’ın eski eşi Chloe Loughnan hakkında görüş değiştirdiği kadar pek az insan tişört değiştirmiştir bu ülkede.

Bergüzar Korel ve Halit Ergenç’in çocuklarının medyada ya da sosyal medyada yer almaması konusundaki hassasiyetleri malum.

Medya mensupları da saygı gösteriyor, çekmiyor.

Gazeteciler çekmiyor ama bu kez de civardaki halk çekip çekip gönderiyormuş haber sitelerine...

Haberin Devamı

“Gelin faydalı bir iş var, sahilde mıntıka temizliği yapacağız” desen bir kişi bulamazsın.

Günlerdir koronadan kaybettiği abisinin acısını yaşarken izliyoruz Alişan’ı.

Önce hastane/yoğun bakım süreci, sonra cenaze, şimdi artık mezarlık...

Çok merak ediyorum, Alişan’a başsağlığı dileyen, mesaj/yorum yazanların kaçı aşısını yaptırmadı?

Yazarın Tüm Yazıları