Yine de inadına barış

Barış çığlıkları savaş naralarının gölgesinde kalabiliyor…

Haberin Devamı

Kan gövdeyi götürürken, akan kan için gerekçeler havada uçuşurken tek yol barış diyenlere “romantik” etiketi de yapıştırılabiliyor…

 

Hatta barış talebi o kanlı mücadeleyi sekteye uğratan bir günah keçisi haline bile gelebiliyor.

 

Her ne olursa en kötü barış en muhteşem savaşınızdan iyidir ama! 

 

Zaman zaman sessizleşseler de böyle düşünenlerin, böyle hissedenlerin sayısı sanılandan fazladır diye ümit ediyoruz.

 

O yüzden de her şeye rağmen inadına barış diyoruz.  

 

Böyle kanlı geçen bir yılı barıştan yana ortak bir yazıyla noktalayalım dedik.  Sağolsunlar arkadaşlarım da katkı koydular:  

 

Sevgili Hasibe dedi ki:  

 

Haberin Devamı

Savaş çamur değil, kan bile değil. Suyla, sabunla, ürettiğimiz milyon tane bahaneyle temizleyemeyeceğiniz çok daha ağır bir kirlilik hali.

 

Yok edildi sanılan her şeyin zerrelere bölünüp yeniden birleşmesi. Bize hiçbir yerde güvende olamayacağımızı hatırlatan ağır bir kokuya dönüşmesi…

 

 O koku eninde sonunda bulacak bizi. Nefes almak için elimizi burnumuzdan çektiğimizde, herkesle ortak olduğumuz bir atmosferde yaşadığımızı yeniden idrak edeceğiz.

 

Kendi payımıza düşen havayı soluduğumuzu söylesek de ötekinin burnumuzun dibine gelmesini engelleyemeyeceğiz.

 

Uzakta olmak korumayacak yazık ki. Rüzgâr nasıl eserse o yöne kayacak, yavaş ya da hızlı hareket edecek ama bizi mutlaka bulacak.

 

Önce hafiften duyacağız.  Başkalarının çürümüş etinin, yanmış evinin, yol ortasında alınamadığı için bırakılmış cesedinin kokusunu.

 

Haberin Devamı

Eninde sonunda burnunuzun direği kırılacak, nefesimiz kesilecek.

 

Pencereyi kapatmak, gözümüzü kapatmak, kapımızı kapatmak yetmeyecek. Koku gömüldüğü yerden bile çıkıp takip edecek bizi.

 

Aldığımız her nefes zehir olmuşken, ölmediğimiz her günü şans da sayamayacağız.

 

Sevgili Ahmet’in mesajı da şöyleydi:

 

Savaş öldürür. İnsanları, kumruları, ayva ve zeytini…

 

Evleri öldürür, evlerin içindeki kokuları, kokudaki hafızayı, hatırladığımız anları da       -mesela annemizin ayak izi kalmaz halının üzerinde ya da pervaza düşen ikindi ışığı tam orada bir kaç saniye durmaz artık.  

 

Lakin hikâyeler evrenin yapı taşları olduğu için onlara kurşun işlemez.

 

Geriye savaşı çıkaranların, körükleyenlerin, ondan ekmek yiyenlerin kötü hikâyeleri kalır ve mutlaka birileri bunları yazar, anlatır.

 

Onlar hep böyle hatırlanır.

 

Haberin Devamı

Sevgili Necatinin bakışı daha genişti:  

 

Silahlı gücü elinde bulunduran taraflar; sivil halkın, çocukların ölümüne sebebiyet verdiği zaman bu artık terördür. Gerçi savaşın kendisi kocaman bir terör.

 

Gün oldu devran döndü savaşlar bitti, ezilen halk kurtuldu diyelim. Ezilen halkı silahlı bir güç kurtardı. Yani silah yerinde duruyor.

 

Silahlar var oldukça her çözüm geçici çözüm. Sınırlar var oldukça, her ırk birbirine karışıp kaynaşmadıkça her çözüm geçici çözüm.

 

Bunlar ütopik geliyorsa kimse zahmet edip başka çözüm yolları aramasın.

 

İşte böyle dedi dostlar. 

 

30 yıl olmuş.  Onbinler kaybetmişiz.  Gazilerimizin hali perişan… Bölgenin durumu malum… 

 

Haberin Devamı

Hala daha savaş dilinden medet umuyorsak vay halimize! 

 

Hala daha haber bültenlerinde savaş görsellerini bilgisayar oyunu gibi gösteriyorsak vay halimize!

 

Hala daha etkisiz hale getirilen terörist sayısıyla avunuyorsak vay halimize!  

 

Çocuklar ölüyor. 

 

Kutsal olan, 2016 2015’e benzemesin diye barışiçin mücadele etmek.

Yazarın Tüm Yazıları