Bu bir iğneyi kendime batırma yazısıdır

İrem Derici, Derya Uluğ, Enis Arıkan, Buray gibi ünlü isimler hafta içi bir kutlamaya katıldı. Mekanların kapanması gereken saat geride kaldı ama eğlence devam etti.

Haberin Devamı


Sokağa çıkma yasağı başladı ama eğlence sürdü.
Gecenin sonunda polisler geldi ve ceza kesip ekibi dağıttı.
Peki gecenin manşeti ne oldu?
İrem Derici’nin “cezamız neyse öderiz abi” sözleri...
Peki gecenin eleştirileri nasıl oldu?
◊ Size yazıklar olsun!
◊ O ceza zaten senin mekanda bıraktığın bahşiş...
◊ Böyle kural tanımazlık mı olur...
Peki ben neden yazmak için 2-3 gün bekledim?
◊ Çünkü çok sıkıldım hep eleştirmekten.
◊ Bıktım aynı isimlerin hedef olmasından.
◊ Yıldım bir gün “Her yer açılsın, yeter” diyenlerin ertesi gün yasağı 1 saat bile esnetenlere hakaretler yağdırmasından.
İğneyi başkasına değil de kendimize batıralım mı?
◊ Hangimiz 1.5 sene boyunca tek bir kural ihlali yapmadık?
◊ Söyleyin, hangimiz yasaklardan bunalmadık?
◊ Saat 19.00 dendi, 20.00’de çıktık kafeden.
◊ Saat 21.00 dendi, 22.00’de restoranı terk ettik.
◊ “Gel al yasak” dendi, gidip kahve sırası bekledik, o kafenin sandalyesinde oturduk.
Yani böyle ufak tefek ihlalleri yaptık yahu hepimiz.
Bunun günahı yok biliyor musunuz?
Pandemi dönemi mağdurlarının mektubu okunmaz.
Mesela İrem Derici ve arkadaşlarının ‘ihlal’ yaptığı geceye bakalım.
O gece sizce sadece onlar mı dışarıdaydı? Hayır!
Emin olun bir yandaki mekanda, az ötedeki kafede, biraz gerideki restoranda da benzer işler oluyordu.

Haberin Devamı

Meydan okuma değil Hıncal Abi

Hıncal Uluç dünkü yazısında “İrem Derici bu hareketiyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya meydan okudu” demiş.
Yok be Hıncal Abi, ne meydan okuması...
Bu hareket aylar önce yapılsaydı sana hak verirdim belki ama artık işler değişti.
Kolay değil, 15 aydır ‘yasaklarla’ yaşıyoruz. Bu saatten sonra benzer ihlalleri çok göreceğiz.
Hatta ihlallerin hoş karşılandığını görüp “Demek artık gerçekten normalleşiyoruz, işler değişiyor” diyeceğiz.
Ayrıca kızcağız yaptığının farkında zaten. Çünkü sosyal medyasından düzenledikleri yemeğin detaylarını dakika dakika paylaştı.
Yani...
“Bir kural ihlal hakkım varsa, onu şu an kullanıyorum” dedi.
Çıkışta ise “ödeyeceğiz cezamızı yapacak bir şey yok” diye açıklama yaptı.
Asıl meydan okuyanlar kim biliyor musun Hıncal Abi...
◊ “Ne cezası kardeşim, ödemem!” diyenler.
◊ “Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Bana kimse ceza yazamaz” diyenler.
◊ Polisin verdiği makbuzu kameralar karşısında yırtanlar.
Asıl meydan okuyan onlar...

Haberin Devamı

Yaş, para, şöhret!

Yaşın kaç olursa olsun, ilgiden sokakta yürüyemeyecek kadar ünlü ol, paranın sınırı olmasın, servet içinde yüz...
Ne olursan ol geçmişin bırakmıyor peşini.
O yaşadıkların 20 sene sonra da, 40 sene sonra da hep kalıyor aklında.
Olur olmadık yerde ağlatıyor insanı.
Mehmet Ali Erbil’in, Jülide Ateş ile olan programını seyrettim.
İçim parçalandı.
Öyle bir kere de izlemedim...
Tekrar tekrar seyrettim bazı kısımlarını.
Erbil’in, annesi ve üvey babasıyla ilgili anlattığı anı öyle samimiydi ki...
“Annemi sevemedim” dedi Mehmet Ali Erbil.
Bakın ‘sevmedim’ değil, sev(e)medim...
Nasıl büyük dağlar var
değil mi “sevmedim” ile “sev(e)medim” arasında.
Sevmedim...
◊ Kulağa vurup geri döner.
◊ “E sevseydin be adam” dedirtir.
◊ “Vicdan yok sende” mırıldanmalarına neden olur.
Ama sev(e)medim...
◊ Yürek sızlatır.
◊ Bir kulaktan girip öbür kulaktan çıkmaz.
◊ Arkasında derin bir hikaye olduğunun ispatıdır.
◊ Hiç kapanmayacak bir yaran vardır.
◊ Ömrünün sonuna kadar koca bir ‘keşke’ ile yaşayacağının kanıtıdır.
“Yapmadım” değil “yapamadım” gibidir.
“Olmadı” değil “olduramadım” gibidir.
Pişmanlıktır pişmanlık.
Özlemişiz Mehmet Ali Erbil samimiyetini.

Haberin Devamı

Her mekanda varlar

Hani bazı tipler vardır...
◊ Gittiği her mekanda kendini göstermeye çabalayan...
◊ Yüksek sesle konuşan...
◊ Sürekli paradan, ihalelerden, inşaattan bahseden...
◊ Olmadık yerde takım elbise giyen...
◊ Elinden purosunu düşürmeyen...
Mekanlar uzun zamandır kapalı olunca evlerinde çok sıkılan bu tiplerin sahalara dönüşü muhteşem olmuş.
Şimdi her yerdeler!
Kendileri farkında değil ama...
◊ Rahatsızlık veriyorlar.
◊ Kulak tırmalıyorlar.
◊ Mekan çalışanlarına çile çektiriyorlar.
Yapacak bir şey yok...
O kadar çok evde kaldık ki
bu tiplere bile ‘eyvallah’...

Bu nasıl olabilir?

Haftanın en ilginç haberi Hindistan’dan geldi.
Bir düğünde gelin kalp krizi geçirince aile kendi arasında hızlı bir toplantı yapmış ve damat, baldızıyla evlenmiş!
Üstelik gelinin cenazesini oracıkta bir odaya kapatıp düğüne devam etmişler.
En iddialı yönetmenler bile böyle bir sahneyi çekecek olsalar “Yok artık!” derler.
Hintli yetkililere sesleniyorum...
◊ Bu işin altından başka bir skandal çıkacak, detaylıca araştırın.
◊ O gelin doğal yollarla ölmemiş olabilir, soruşturun.
◊ Baldız ile damat uzun süredir bir ilişki yaşıyor olabilir, irdeleyin.
◊ Aile bu pis bu durumdan haberdar olabilir, inceleyin.

Yazarın Tüm Yazıları