Ahhhh Irmak ahhhh

Trafikte tartıştığı adama tüküren Irmak Arıcı bir açıklama yaptı. Ama ‘beklenen’ açıklamanın aksine ‘beklenmeyen’ bir açıklama oldu. Eli o açıklamayı yapmaya bile zor gitmiş olacak ki, ufacık puntolarla yazmış açıklamasını.

Haberin Devamı

Özetle şunları diyor;
“Kötü kalplerinize merhamet, kirlenmiş zihinlerinize rahmet diliyorum. Bekçilik yapmayın, icraat yapın. Yanar döner olmayın, dik duranlara saygılı olun.”
Bu ‘manifesto’ya göre biz, kötü kalpli, kirlenmiş zihinli ve yanar döner olduk.
Peki...
Canın sağ olsun Irmak ama, tüküren sensin, kötü kalpli olan biz öyle mi?
Trafikte terör estiren sensin, kirlenmiş zihin bizler öyle mi?
Kameralar önünde başka, özel hayatında bambaşka bir Irmak olan sensin, yanar döner olan bizler öyle mi?
Ya geçiniz Irmak Hanım...
◊ Mis gibi ağustos ayımızı mahvettiniz.
◊ Hafta sonuna umutla, neşeyle girenlerin keyfini kaçırdınız.
◊ Akşama güzel bir sofra kuralım diyenlerin midesini kaldırdınız.
O yüzden geçiniz...

Duymak istemiyorum

Nasıl ki pandemi, tam kapanma, karantina, Covid gibi kelimeleri unutmak istiyorsam...
◊ Berdan Mardini’nin karışık aşk hayatını...
◊ Gülşah Saraçoğlu’nun bilmem kaçıncı kez barıştığı eski sevgilisiyle olan ilişkisini...
◊ Kendine Gökçe Kırgız ismini ‘yükleyen’ sahte Gökçe’yi...
◊ Halil Sezai’nin ‘S’sini...
Falan bu süreçten sonra duymak istemiyorum.

Haberin Devamı

“Sanatçıyım, kelepçe takmayın”

Oyuncu Ayşegül Çınar vakası var hayatımızda maalesef.
Önce uyuşturucu ile yakalandı, sonra sevgilisiyle gittikleri mekanda olay çıkardı.
Gündem olma konusu sürekli ‘ofsayt’ yani.
Bu oyuncu arkadaşımız hafta içi hakim karşısındaydı.
Suçlamaları reddederken kurduğu bir cümle dehşete düşürdü beni.
Çınar, o olaylı gecede, kendisini gözaltına alan polislere “Dışarıda basın var lütfen kelepçe takmayın, ben sanatçıyım” demiş.
Ne güzel hayat değil mi...
◊ Sen ortalığı birbirine kat... “Ben oyuncuyum” de.
◊ Uyuşturucuyla yakalan... “Kelepçe takmayın, sanatçıyım” de.
◊ İnsanları tehdit et... “Sanat yapıyorum” de.
Sanatçılık böyle bir şey değil.
Sanatçılık, yapılan hatalar sonrası sığınılacak bir liman değil.
Bak bu işi doğru düzgün yapan yüzlerce, binlerce insan var.
Sen kimi örnek aldın ki hiç anlamıyorum.

Massimo yakışıklı falan değil!

Bir Michele Morrone fırtınası yaşanıyor.
Adını “365 Gün” adlı film ile duyurdu İtalyan aktör.
Filmde oynadığı Massimo karakteri çok konuşuldu.
Kendisinin Türkiye’deki hayranları öyle fazla ki, ona “Et Adam” diye lakap bile takmışlar.
Et adam nedir, kime denir?
Michele’in alametifarikası nedir?
Hiç bilmiyorum.
◊ Oynadığı “365 Gün” filmi son derece sıkıcı ve anlamsızdı...
◊ Yakışıklılık deseniz abartıldığı kadar asla değil (kıskançlık olarak algılanmasın lütfen).
◊ Oyunculuğu çok iyi falan derseniz, e o da yok.
Ben anlamadım bu işi.
Lütfen hanımlar abartmayalım, İtalyan aktörü gözümüzde fazla büyütmeyelim.
Bugün var yarın yok onlar.
Kendi ülkemizdeki yakışıklılara sahip çıkalım.
Zaten Michele’in Türkiye’ye gelişinde de reklam kokusu var.
Son çıkan haberlere göre ‘meme ucu estetiği’ için gelmiş İtalyan aktör.
Bugün yarın bir doktor çıkar, “Estetik operasyonunu ben yaptım, Michele’in meme uçlarını ben küçülttüm” derse hiç şaşırmayın.

Haberin Devamı

Ahhhh Irmak ahhhh

Özür gibi özür

Nesrin Cavadzade hafta içi Nişantaşı’ndaydı. İddiaya göre kameralardan kaçan oyuncu, kendisini çeken magazincilere bağırıp “çekmeyin beni” dedi. Olay sonrası ilk fırsatta magazin muhabirlerinin sorularını yanıtlayıp;
“Bağırmam söz konusu bile olamaz. Çok üzüldüm çıkan haberlere, sizlere çok saygı duyuyorum” diye gönül aldı Cavadzade.
Eğer bağırdıysa bile şu tatlı açıklama, bu özür gibi özür her şeyi unutturur zaten.
Olması gereken tavır budur işte.
Ayrıca insanların ‘beni bugün çekmeyin’ gibi ricalarının yerine getirilmesi gerektiğini düşünenlerdenim.

Yazarın Tüm Yazıları